Uzun Yaşamanın Sırrı Uluköy’de mi Saklıydı?

Uluköy’de 90 yılı aşan ömürlerin sırrı neydi? Yoğurtlu çorba mı, höllük mü, yoksa tarlada geçen sade bir hayat mı? Bu köşe yazısı, köy yaşamının uzun ömür üzerindeki mucizevi etkilerini sorguluyor.

Uzun Yaşamanın Sırrı Uluköy’de mi Saklıydı?

YUSUF İNAN YAZDI...

Uzun Yaşamanın Sırrı Uluköy’de mi Saklıydı?

Köy hayatı, modern tıbbın çözemediği bir sır gibi önümüzde duruyor. Belki de doktorların, laboratuvarların, son teknoloji cihazların çözemediği uzun ömrün sırrı; bir tas yoğurtlu çorbada, tırpanla biçilen otlarda, höllükte uyutulan bebeklerde gizliydi.

Bir köy düşünün… Uluköy. Amasya’nın, Erbaa’nın, Taşova’nın kucağında bir yoksulluk vadisi gibi. 1930’ların, 40’ların sefaletini iliklerine kadar yaşamış ama bugün hâlâ 90-95 yaşındaki çınarlarıyla dimdik ayakta kalabilmiş bir yer. İnsan sormadan edemiyor: Nedir bu köyün sırrı?

Sabah Çorbayla Başlayan Bir Ömür

Sabah güneş doğarken tarlaya gidenlerin sabah kahvaltısı, yoğurtlu çorba olurdu. Tok tutar, enerji verirdi. Yanına bir parça Uluköy böreği. Bakır sinide pişirilmiş, mis gibi tereyağı kokan…

O sofralarda öyle her gün kuş sütü eksik olmazdı zannetmeyin. Unu kendi tarlasından delikli köy ekmeği, pancar, soğan, domates. Bazen çökelek, bazen koca kazanlarda kaynayan keşkek.

Ama hep doğal. Hep emekle yoğrulmuş. Tereyağı, evin önündeki ahırda yatan inek ve mandanın sütünden. Yumurta, bahçede özgürce gezinen tavuğun altından. Uluköy Üzüm Pekmezi, çocukların çıplak ayakla çiğnediği üzümlerden!

Tarlada, Dağda, Hayatta Olmak

Sabahın kör karanlığında sırtında bir çocuk, kucağında bir başka çocuk, yanında ikisi daha, iki çocuk da merkebin üstünde…

100 yıl yaşayan o kadınların hikayesi böyle başlar, böyle devam eder ve böyle son bulurdu.

Sırtında bebek, elinde orak, heybesinde küpün içinde yoğurtlu çorba.

O kadınlar, onların kocaları bu şartlarda yaşar ama yıkılmazdı.

Hastane bilmez, şikayet etmezdi. Ter içinde, çamur içinde çalışırdı ama pes etmezdi. Çünkü hayat, çalışmaktan ibaretti.

Delikli ekmek, yoğurtlu çorba, bulgur pilavı, yağ olarak iç yağı… Her biri doğanın içinde var edilmişti. Sonra moda oldu, margarin girdi mutfağa, naylon ayakkabılar girdi köy sokaklarına… Ve sonra bir bir azaldı Uluköy’ün direnci.

Köyde Bir Televizyon, Bir Dallas Gecesi

O yıllarda köyde birkaç  televizyon vardı. Herkes onun etrafında toplanırdı. Karlı ekranda Dallas izlenirdi. Düşünün, bir dizi köyde hayatı durdururdu. Ama sabah tekrar tarlalar beklerdi. Çünkü yaşam, televizyonun içinde değil, kazma küreğin, terin, tozun içinde akardı.

Neden 95 Yaş? Neden Şimdi 55?

Bugün Uluköy’ün çocukları, torunları  modern şehirlerde yaşıyor ama 45’inde, 55’inde göçüp gidiyor. Oysa anaları babaları 95’i, 100’ü devirmişti. Neden?

Belki Gripin yüzünden değil, İğneci Mıstık’ın vurduğu Penisilindendi. Belki de şimdiki antibiyotiklerden daha şifalıydı o ellerin vurduğu iğneler. Belki de havadandı. Belki de höllüktü onları bağışıklık savaşçısı yapan. Veya sadece yedikleri, içtikleri, çalıştıkları ve inandıklarıydı.

Bilim, Kulak Kirine Bakar, Biz Köyün Hikayesine

Bugün bilim kulak kirinden kanser teşhisi koyabiliyor. Ama köy insanı teşhisi tereyağlı çorbada buluyordu. Bilim, metabolizmayı kulak kirinden okuyabilir ama Uluköy insanı yaşadığı hayatı yudum yudum doğadan alıyordu.

Onların yaşamı doğal bir arşivdi. Metabolizmaları çorbayla, nohutla, yoğurtla, terle yazılmıştı. Modern tıbbın ulaşamadığı yere onların iç yağı, çökelekli gözlemesi, Uluköy böreği ve pekmezi ulaşmıştı belki de.

Sonuç mu?

Uluköy'ün sırrı; temiz toprakta, temiz sofrada, alın terinde gizliydi. Uzun yaşam ne pahalı ilaçlarda ne de son model cihazlarda. Belki de o börekle yoğrulan, tırpanla kesilen, topluca televizyon izlenen, yoklukla bereketlenen köy günlerinde gizliydi.

YUSUF İNAN / YURTTA SULH CİHANDA SULH

Twitter : @Yusufinan2023
Instagram : yusufinan2023
Instagram : fondinan2016
Email : [email protected] 

Web: www.yerelgundem.com