Dokuz Yıldır Bayram Yapmıyoruz: Sessizliğe Terk Edilen Bir Mağduriyet

Gazeteci Ruşen Çakır, KHK mağdurlarının yıllardır süren yalnızlığı ve kamuoyundaki duyarsızlığı gündeme taşıdı. Fethullahçılıkla ilişkilendirilmiş geçmişin, bugünkü hak savunuculuğunu nasıl gölgelediğini tartıştı.

Dokuz Yıldır Bayram Yapmıyoruz: Sessizliğe Terk Edilen Bir Mağduriyet

KHK’lıların Yalnızlığı: Ruşen Çakır’dan Dikkat Çeken Tespitler

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

“Dokuz Yıldır Bayram Yapmıyoruz”: Sessizliğe Terk Edilen Bir Mağduriyet

Gazeteci Ruşen Çakır, Medyascope platformunda yaptığı son yayınında, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilen binlerce kişinin yaşadığı derin yalnızlığa dikkat çekti. Sosyolog ve KHK’lı akademisyen Fatma Zehra Fidan’ın “Biz dokuz yıldır bayram yapmıyoruz” sözlerini hatırlatan Çakır, bu sözlerin mağduriyetin boyutunu anlamak açısından sembolik bir anlam taşıdığını belirtti.

İnfaz Düzenlemesinde Dışarıda Kaldılar

Çakır’a göre KHK’lılar, toplumun büyük bir kısmı tarafından görünmez hale getirilmiş durumda. Son infaz düzenlemelerinde bile beklentileri karşılanmayan bu kesimin, cezaevinde olanları, iş bulamayanları, sosyal hakları ellerinden alınanları ve hatta intihara sürüklenenleriyle birlikte bir toplumsal trajedinin merkezinde durduğunu belirtti.

“Fethullahçılık Gölgesi” Desteklerin Önünü Kesti

Çakır, KHK ile ihraç edilenlerin önemli bir kısmının geçmişte Fethullah Gülen yapılanmasıyla ilişkili olduğuna dikkat çekerek, bu durumun hem kamuoyunun hem de muhalif çevrelerin desteğini büyük ölçüde engellediğini vurguladı. Özellikle bu grubun geçmişte farklı kesimleri “kullanıp atan” bir yapıyla ilişkilendirilmiş olması, bugün yaşanan mağduriyetlere dair destek çağrılarına karşı temkinli bir tutum geliştirilmesine neden oluyor.

Yurtdışındaki Faaliyetler Mağduriyeti Derinleştirdi

Yurt dışında FETÖ bağlantılı grupların yürüttüğü kampanyaların da iç kamuoyundaki mağduriyet algısını olumsuz etkilediğini söyleyen Çakır, bu faaliyetlerin hak savunuculuğundan çok, siyasi bir meydan okumaya dönüştüğünü ve içerideki KHK’lılar için çözüm üretmekten çok uzak olduğunu ifade etti. “Türkiye’deki mağdurlar, yurtdışındaki lider kadronun varlık sebebi haline geldi” diyen Çakır, bu yapının KHK’lıların yaşadığı travmaları bir tür ‘sermaye’ye dönüştürdüğünü savundu.

“İki İktidar Arasında Kalan İnsanlar”

Ruşen Çakır’a göre KHK mağdurlarının önemli bir bölümü, bir yanda devletin uyguladığı “sivil ölüm”, diğer yanda FETÖ yapılanmasının hâlâ varlığını sürdürme çabası arasında sıkışıp kaldı. Çakır, hak savunuculuğunun ancak her iki iktidar biçimine de mesafeli olunarak gerçek bir anlam kazanabileceğini vurguladı.

Gergerlioğlu’nun Mücadelesi: “Tek Kişilik Bir Ordu”

Çakır, bu süreçte öne çıkan isimlerden biri olarak HEDEP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu işaret etti. Kendisinin de KHK’lı olduğunu hatırlatan Çakır, Gergerlioğlu’nun hak savunuculuğundaki ısrarcı tavrını “tek kişilik bir ordu” olarak nitelendirdi. Cezaevlerini ziyaret eden, davaları takip eden ve mağdurların sesini duyurmaya çalışan Gergerlioğlu’nun çabalarının “Türkiye adına onur verici” olduğunu söyledi.

Çözüm: Toplumsal Rehabilitasyon ve Devletin Yüzleşmesi

Son olarak, bu insanların yeniden topluma kazandırılması gerektiğini belirten Ruşen Çakır, sadece hukuki değil, psikolojik olarak da desteklenmeleri gerektiğini vurguladı. Çakır, “Türkiye güçlü bir ülke olacaksa, kendi vatandaşlarını tekrar topluma kazandırmak zorunda” diyerek, bu travmanın sadece teknik bir mesele değil, aynı zamanda etik bir sorumluluk olduğunun altını çizdi.


www.yerelgundem.com