Mehmet Şimşek Duyarsa Ne Der? Özel Hastaneler Devleti Mi Soyuyor?
Devleti Soyanlar ve Bebeklerin Canına Kastedenler Adaletle Yüzleşmeli
YUSUF İNAN YAZDI...
Mehmet Şimşek Duyarsa Ne Der? Özel Hastaneler Devleti Mi Soyuyor?
Son günlerde Türkiye’nin gündemini sarsan "Yenidoğan Çetesi" skandalı sadece 10 bebeğin trajik ölümüne neden olan bir olay olarak kalmadı, aynı zamanda devletin ciddi bir nitelikli dolandırıcılıkla nasıl soyulduğunu da gözler önüne serdi. Bebeklerin ölüm sebeplerinin ardında yatan asıl gerçek: Devletin kasasından usulsüz şekilde çıkarılan milyonlarca lira. Peki, bu devasa dolandırıcılıkla ilgili yeterince sorgulama yapıldı mı?
Özel hastaneler üzerinden devletin soyulduğu bu çarpıcı olayda, Sağlık Bakanlığı’nın ve İl Sağlık Müdürlüklerinin bu soygun çetesi hakkında ne yaptığını sorgulamak elzem. Maalesef, Türkiye’de 572 özel hastane varken, sadece bir çetenin tesadüfen yakalanması bile akıllara birçok soru işaretini getiriyor. Diğer hastanelerde neler olup bitiyor? Daha kaç çete devletin parasını hortumluyor, bebeklerin canını alıyor? Bu sorular hala cevapsız.
Bebeklerin hayatları üzerinden dönen bu kirli düzenlemenin sadece bir olayla sınırlı olmadığı aşikar. İki yıl boyunca devletin izlediği bu skandal, sadece özel hastaneleri değil, aynı zamanda sağlık sistemindeki derin sorunları da ortaya koyuyor. Sağlık Bakanlığı’nın denetim mekanizmalarının bu denli zayıf olması, devletin nasıl kolayca soyulabildiğini gösteriyor. Nitelikli dolandırıcılık sadece birkaç hastanede mi? Kesinlikle hayır.
Halkın haklı tepkisi ve gazetecilerin bu olayın üstüne gitmesi önemli, ancak her şeyi gazetecilerden beklemek çözüm değil. Devletin kurumları nerede? Adalet Bakanı neden sadece gözaltı rakamlarıyla kamuoyunu oyalıyor? Ak Parti, bu tür skandalları göz ardı ederse, halkın güvenini kaybetmeye mahkum olur. İktidarda kalmak isteyen bir yönetimin yapması gereken, yolsuzlukların üstüne gitmek, devleti soyanları adalete teslim etmek olmalı.
Devleti Soyanlar ve Bebeklerin Canına Kastedenler Adaletle Yüzleşmeli
Sağlık sektöründeki bu yolsuzluk sadece bir buzdağının görünen kısmı olabilir. İl Sağlık Müdürlükleri, Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı arasında nasıl bir koordinasyon eksikliği var ki, bu kadar büyük bir skandal yıllarca sürebildi? Türkiye’nin dört bir yanında yüzlerce şikayet, yolsuzluk ihbarı duyuluyor, ancak bunlara dair etkin bir müdahale yok. Bu sistemin çöküşünü sadece sağlıkta değil, yargıda da görmek mümkün.
İzmir’den gelen haberler, adliyelerdeki hakim ve savcıların terör örgütlerine milyon dolarlık rant aktardığını gösteriyor. Eğer devlet bu tür skandalları görmezden gelirse, Ak Parti ve Başkan Erdoğan’ı zor günler bekliyor. Başkan Erdoğan’ın arkasındaki halk desteğini eriten bu ihanet şebekeleri, devletin kalbinde bir yolsuzluk ağı kurmuş durumda. Hem sağlıkta hem de yargıda bu ihanetin izleri var.
Halk Hareketi Tehlikesi ve İktidarın Yanılgısı
Sağlık Bakanlığı’nın yeni doğan bebeklerin ölümüne göz yumarken, Adalet Bakanlığı ve HSK’nın FETÖ terör örgütüne milyonlarca dolar aktarılmasını izliyor olması korkutucu. Bu süreçte halkın güveni sarsılıyor, öfke birikiyor. Başkan Erdoğan, bürokrasideki bu yolsuzluk ağını temizlemezse, ülkenin geleceği tehlikeye girebilir.
Sonuç olarak, bu skandallar sadece sağlık sisteminin değil, yargının ve devletin genel işleyişinin derin bir kriz içinde olduğunu gösteriyor. Sağlıkta yaşanan bu çöküş, adaletsizlikle birleştiğinde toplumda daha büyük çatlaklara yol açabilir. Bebeklerin ölümüne yol açan bu kirli çete sadece bir örnek; Türkiye’nin dört bir yanındaki yolsuzluk ve ihanet şebekeleri, devletin içini kemiriyor. Bu noktada, adaletin yerini bulması ve halkın yeniden güveninin kazanılması için hızlı ve etkili adımlar atılmalı. Aksi takdirde, Türkiye daha büyük toplumsal ve siyasi krizlere sürüklenecektir.
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
E-Mail: [email protected]
What's Your Reaction?