Ülkücü Şehit Yusuf İmamoğlu, Şehadetinin Yıl Dönümünde Rahmetle Anılıyor

8 Haziran 1970'te İstanbul Üniversitesi'nde karşıt görüşlülerce vurularak şehit edilen Yusuf İmamoğlu, ülkücü hareketin hafızasında bir simge olarak anılıyor.

Ülkücü Şehit Yusuf İmamoğlu, Şehadetinin Yıl Dönümünde Rahmetle Anılıyor

Ülkücü Şehit Yusuf İmamoğlu, Şehadetinin Yıl Dönümünde Rahmetle Anılıyor

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Üniversite bahçesinde vuruldu, 23 dakikalık sessizlikle toprağa düştü

Türk siyasi tarihinde derin izler bırakan isimlerden biri olan Yusuf İmamoğlu, ölümünün yıl dönümünde ülkücü camia tarafından dualarla ve özlemle anılıyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü son sınıf öğrencisi olan İmamoğlu, 8 Haziran 1970 günü fakülte binasında, karnelerini imzalatmak üzere öğrenciler adına hocalarla görüşmek için girmiş olduğu okulda silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetmişti.

Olay günü karşıt görüşlü grupların hâkimiyetinde olan fakülteye girmekte zorlanan ülkücü öğrencilerin yardım çağrısına karşılık veren Yusuf İmamoğlu, arkadaşlarının belgelerini hocalara imzalatıp binadan çıktığı sırada kurşunların hedefi oldu. Basın yayın organlarında saldırgan grubun Vural Yıldırımoğlu, Yusuf Kayabaşı, Ali Menekşe, Feridun Şakar ve Vahram Apik isimli militanlardan oluştuğu iddia edilmişti.

Yaralı halde 23 dakika boyunca yerde bekletilen İmamoğlu’na ilk yardım sağlanmadı, ambulanslar içeri sokulmadı. Olay sonrası saldırganlar marşlar eşliğinde okuldan uzaklaşırken, polis olay yerine ancak 1.5 saat sonra ulaşabildi.

Yalnızca 35 kuruş cebinde, aç bir şekilde veda etti

Yapılan otopsi sonucunda Yusuf İmamoğlu’nun 36 saattir yemek yemediği ve cebinden yalnızca 35 kuruş çıktığı ortaya çıkmıştı. Bu trajik detay, dönemin ülkücü gençliği arasında derin bir üzüntü ve öfkeye neden olmuş, İmamoğlu’nun şehadeti simgesel bir dönüm noktası haline gelmişti.

Yusuf İmamoğlu, Bulgaristan göçmeni bir ailenin evladıydı. Annesi ve babası ayrı yaşayan genç, İstanbul’daki öğrenimini maddi zorluklar içinde sürdürüyordu. Fakülte önünde can verirken geride sadece bir ideal ve sadakatle bağlı olduğu ülküsü kalmıştı.

Ülkücü hareketin simge ismi, edebiyatın da ilham kaynağı oldu

Yusuf İmamoğlu’nun şehadeti, sadece politik bir olay değil; aynı zamanda birçok esere ilham veren bir kahramanlık anlatısına dönüştü. Ozan Arif’in “Unutamam” şiirinde, Mustafa Öztürk’ün “Leke” adlı şiirinde ve Selcan Taşçı’nın “Bedel” romanında onun hikâyesine yer verildi. Emine Işınsu’nun 1975 yılında kaleme aldığı “Göçmen Yusuf” adlı tiyatro eseri ise onun trajedisini sahnelere taşıdı.

Onunla birlikte yürüyen, aynı mücadeleye omuz veren yol arkadaşlarının anlattıkları da hafızalardan silinmedi. Yusuf’un mavi gözlü, karizmatik ve lider ruhlu bir genç olduğu, idealleri uğruna canını hiçe saydığı vurgulanırken; ölümünden sonra ülkücü hareketin birçok mensubu için “örnek” ve “idol” haline geldiği ifade edildi.

Cenazesi bir sessiz çığlıktı

Yusuf İmamoğlu’nun cenazesi, binlerce kişinin katıldığı bir törenle memleketi Bursa’ya gönderildi ve Emir Sultan Mezarlığı’na defnedildi. Tören sırasında yaşanan duygusal anlar, ülkücü hareketin tarihinde unutulmaz bir yer edindi. Onun şehadeti, sadece bireysel bir kayıp değil; aynı zamanda ideolojik bir direnişin simgesi oldu.

Geriye “Bu dünya eğilmeye değmeyecek bir handır” diyen bir genç adamın gökyüzüne yazılmış destanı kaldı. Onu vuran eller yıllar sonra tarihin kara sayfalarında yer bulurken, Yusuf İmamoğlu adı her 8 Haziran’da dualarla ve saygıyla anılıyor.

www.yerelgundem.com