Türk Milleti, yargı üzerinden hesaplaşmanın bedelini ödüyor!
Hukuk ihlalleri, Şah-ı Nakşibendi hazretlerinin ve Said-i Nursi'nin ruhunu incitmez mi?
YUSUF İNAN YAZDI...
Türk Milleti, yargı üzerinden hesaplaşmanın bedelini ödüyor!
Daha önce de yazmıştım. Herşey 28 Şubat ile başladı demiştim. Bismillah kelimesinden irtica üretilen günlerin canlı tanığıyım.
Bugün yaşadığımız sorunlar, 28 Şubatçı generallerin hatası nedeniyledir.Onların ektikleri kin ve nefret tohumları, yargı üzerinden başlayan savaş, boyut değiştirerek devam ediyor.
Askeri okul mülakatlarında "ablanla, annenle plaja gider misin, ablanı erkek arkadaşıyla öpüşürken görsen ne yaparsın" soruları ve o dönemin bilinçaltına yerleştirdiği "düşmanlık" tohumları, intikam olarak geri döndü.
Ak Parti ile güç kazanan F.G ekibi "karıncayı incitmeyeceğiz" diye yola çıkarken, 28 Şubatçı generallerden daha büyük bir kin ve nefreti yeşerttiler.
Türkçe Olimpiyatları ve okullar üzerinden çıktıkları yoldan, patikaya saptılar. 85 Milyon Türk Milleti'ni "terör bataklığına" sokarak ülkeyi terk ettiler.
F.G'nin hak, hukuk tanımayan haşhaşileri, hariciler İslam'ın tüm güzelliklerini yok ettiler.
İslam'ın sevgi diline tuz ve biber bastılar.
KARAR TV ekranlarında yayınlanan Yüzleşme programına katılan Tarık Çelenk, Kızıl Goncalar dizisi üzerinden başlayan tartışmalar hakkında 'Toplumun siyasallaşmamış ve doğruları söyleyen din adamlarına ihtiyacı var, tarikatların en büyük sorunu özeleştiri yapamıyor olmalarıdır' ifadelerini kullandı.
Ahmet Taşgetiren, Tarık Çelenk ve Yusuf Ziya Cömert bu konuyu tartıştı. Bu ekip İslami kesimin önemli gazeteci ve yazarları.
Ne kadar üzüdür ki, yaşanan gerçek sorunun farkında değiller...
Ortada bir kavanoz bal var. Kapağı açıp da yemeyi akıl edemiyorlar. Cam kavanozu yalayarak bal yediklerini sanıyorlar.
Ne demek din adamlarının gerçeği söylemesi?
Din adamı nasıl yalan söyler? Müslüman nasıl yalan söyler? Tarikat ve Cemaat liderleri nasıl doğru konuşmaz?
Böyle bir şey olabilir mi?
Gazeteci İsmail Saymaz'a bilgi veren Yargıtay Üyesine göre yargıdaki cemaat ve tarikat örgütlenmesi şu şekilde;
Biri, Nakşibendiliğin İskenderpaşa kolu tarafından kurulan Hak-Yol Vakfı'nın yurtlarından yetişenler. Diğeri, Menzilciler. Ardından 'Okuyucu' ve 'Yazıcı' diye bilinen Nurcu cemaatler geliyor. Yargıtay üyesine göre Hak-Yol yargıda egemenliğini ilan etti. HSK ve Danıştay'ı kontrol ediyor. Adalet Bakanlığı ve Yargıtay'da hayli etkin. Üye sayılarının bin civarında olduğu tahmin ediliyor.
İsmail Saymaz: Yargıtay üyesi "Yargıda her tarikatın WhatsApp grubu var, haremlik-selamlık toplantı yapılıyor" diyor.
Gerçekten yargıda böyle bir yapılanma varsa, herkes sevinmeli değil mi?
Allah'tan çok korkan, kadın erkek bir arada bulunmaktan çekinen, kılı kırk yaran bir yargı camiasından adaletsizlik ve hukuksuzluk beklenir mi?
Böyle bir yargı camiasının bulunduğu mahkemelerde, Hz. Ömer'in adaleti tecelli eder!
Olması gereken bu!
Olan, adliyelerden semaya yükselen adalet çığlıkları!
Ömrü memleket mahkemelerinde, zindanlarda geçen Said Nursi'nin nur yüzlü şakirdlerinin olduğu adliyelerden semaya yükselen adalet çığlıkları, büyük mutasavvıf evliya, Şah-ı Nakşibendi hazretlerinin ve Said-i Nursi'nin ruhunu incitmez mi?
Adliyelerde etkin olduğu söylenen Cemaat ve Tarikatlarda kul hakkı biinci yok mu?
Varsa, adliyelerden semaya yükselen adalet çığlıkları neden sürekli artıyor!
Ya İsmail Saymaz'ın haberi hatalı, ya da yargıdaki cemaat ve tarikat mensupları Hz. Muhammed'in çizgisinde değil!
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
E-Mail: [email protected]