Nitelikli Bir Darbe: Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Yönelik Operasyonlar
Erdoğan daha güçlü bir demokrasi ve yargı reformu inşa etmek zorunda.
YUSUF İNAN YAZDI...
Nitelikli Bir Darbe: Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Yönelik Operasyonlar
Türk siyasi hayatında sular hiç durulmuyor. Her dönemde yeni bir fırtına kopuyor, yeni bir saldırı dalgası yükseliyor. Bugün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti, 17-25 Aralık sürecinden daha karmaşık ve derin bir operasyonla karşı karşıya. Bu kez mesele sadece siyaset değil; nitelikli bir darbe girişimi söz konusu. Öyle bir darbe ki, hedefte ne sadece Erdoğan var, ne de yalnızca Ak Parti. Hedef, Türkiye’nin siyasi geleceği ve halkın iradesi.
Gazeteci Ahmet Hakan’ın “Erdoğan’ın uçağına binmem” tartışmasıyla başlayan polemik, Fatih Altaylı ve Ertuğrul Özkök gibi medya devlerinin de katılımıyla genişledi. Ancak bu tartışmaların ötesinde, Erdoğan’ın ve Ak Parti’nin yaşadığı baskılar çok daha derin. Hürriyet’in duayen isimlerinden Ertuğrul Özkök, Messina Boğazı’ndan geçerken dile getirdiği bir cümle ile Erdoğan’ı işaret etti: “Eğer burada bir Erdoğan olsaydı, şimdi bu boğazın üzerinde bir köprünün altından geçiyorduk…”
Bu sözler, aslında Erdoğan’ın Türkiye’ye kazandırdığı mega projelerin bir sembolü. Köprüler, yollar, havalimanları... Bu imaj, Erdoğan’ın yıllardır halkın gözünde kurduğu gücün simgesi oldu. Ancak Özkök’ün yazısında dikkat çektiği bir diğer nokta, bu gücün yalnızca altyapı projeleriyle değil, daha güçlü bir demokrasi ve yargı reformuyla desteklenmesi gerektiğiydi. İşte tam da burada, Erdoğan’a karşı nitelikli bir darbe planlanıyor.
Ertuğrul Özkök’ün sözleri birçok kişinin dikkatini çekse de, daha derin bir meseleye parmak basıyor: Erdoğan’ı ve Ak Parti’yi zayıflatmak isteyen güçler, sadece ekonomik ya da siyasi operasyonlarla yetinmiyor. Bugün yaşanan süreç, 17-25 Aralık operasyonlarından, hatta 15 Temmuz hain darbe girişiminden daha ince planlanmış bir saldırıdır.
FETÖ/PDY adı altında yürütülen operasyonlarla Ak Parti’nin kurucu isimlerine bile suçlamalar yöneltildi. Gizli tanıkların ifadeleri, delilsiz iddialar, kamuoyunda oluşturulan şüphe bulutları… Tüm bunlar, Ak Parti’yi bölme, içindeki sadık kadroları zayıflatma ve Erdoğan’ın etrafındaki gücü kırma girişimlerinin bir parçası. 24 Haziran 2018 seçimlerinden bu yana, Ak Parti’nin yaşadığı erime ve 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde İstanbul’un kaybedilmesi, bu operasyonların en somut sonucudur.
Ancak mesele sadece seçim sonuçları değil. Bu süreç, Erdoğan’ı ve Ak Parti’yi itibarsızlaştırarak, halk nezdinde güven kaybına uğratma amacını taşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağına binen gazeteciler, bu nitelikli darbe girişimlerinin farkında olmasına rağmen, nedense bu konuda kalem oynatmaktan kaçınıyorlar. Oysa gerçekleri görmemek mümkün mü? FETÖ/PDY ile hiçbir ilgisi olmayan binlerce insana suçlamalar yöneltildiği, Ak Parti kurucularının bile mağdur edildiği bir süreç yaşanıyor. Peki, bu nitelikli darbe neden görülmüyor, yazılmıyor?
Nitekim Ertuğrul Özkök bile Messina Boğazı’ndan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güçlü yönlerine dikkat çekerek, daha güçlü bir demokrasi ve yargı reformu ile 2028’e ulaşmanın en stratejik yol olduğunu belirtiyor. Erdoğan’ın bugüne kadar yaptığı büyük projelerin, güçlü bir reformla taçlandırılması gerektiğini vurguluyor. Çünkü gerçek nitelikli darbenin farkında; Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’da karşılaştıkları saldırının daha ileri bir versiyonunu yaşıyor.
Operasyonlar bitmedi. Şimdi sırada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti kurmaylarının FETÖ/PDY suçlamasıyla yargı önüne çıkarılması var. Zamanında bu süreci dile getirenler, karalama kampanyalarına maruz kaldı. Ancak bugün, bu senaryolar artık açıkça konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti’ye karşı yapılan bu nitelikli darbe girişiminin üçüncü safhası yürürlüğe girmek üzere.
Çözüm ne? Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu nitelikli darbeyi ancak güçlü bir yargı reformuyla boşa çıkarabilir. FETÖ/PDY adı altında yapılan operasyonların arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkması ve mağdur edilen insanların haklarının iade edilmesi, Erdoğan’ın en büyük hamlesi olabilir. Tıpkı köprüler ve yollar gibi, Türkiye’yi yeniden inşa edecek bir reform hareketi, hem Ak Parti’yi hem de Erdoğan’ı 2028’e güçlü bir şekilde taşıyabilir.
Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu bu nitelikli darbe, yalnızca siyasi bir mesele değildir. Halkın iradesine, adalet duygusuna ve ülkenin geleceğine yönelik yapılan bir saldırıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kez daha halkın desteğiyle bu sürecin üstesinden gelebilir. Ama bunun için, sadece köprüler ve yollar değil, daha güçlü bir demokrasi ve yargı reformu inşa etmek zorunda. Türkiye’nin geleceği, adaletin yeniden tesis edilmesiyle aydınlanacaktır.
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
E-Mail: [email protected]