Sinemadan Hayata Uzanan Bir Veda: Sırrı Süreyya Önder’in Kızı, Babasının Ardından Yazdı

Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir, babasının ardından kaleme aldığı yazıyla bir sinema serüvenini, baba-kız ilişkisini ve yürek burkan bir vedayı anlatıyor.

Sinemadan Hayata Uzanan Bir Veda: Sırrı Süreyya Önder’in Kızı, Babasının Ardından Yazdı

Sinemadan Hayata Uzanan Bir Veda: Sırrı Süreyya Önder’in Kızı, Babasının Ardından Yazdı

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

T24’te Başlayan Bir Yazı Serisi, Bir Vedaya Dönüştü

Sırrı Süreyya Önder’in T24’te sinema üzerine kaleme aldığı yazılar, zamanla birer taziye mektubuna dönüştü. Her yazısında dostlarının sanatına, hayatlarına ve ölümlerine tanıklık eden Önder, bu yazılar aracılığıyla bir nevi yaşamın ve ölümün edebî kaydını tuttu. Şimdi ise kızı Ceren Önder Kandemir, aynı satırlardan babasına veda ediyor.

Sanat, Özlem ve Taziye Arasında Kurulan Bir Köprü

Sırrı Süreyya Önder, ilk yazısını 2024 yılında T24’te yayımladı. Bu yazı Berkun Oya’nın sinemasına duyduğu hayranlıkla şekillendi. Ardından Yılmaz Erdoğan’ın Ekşi Elmalar filmi ve Cem Yılmaz’ın 2 Arada’sı geldi. Bu seçimler, Önder’in hem sinema sevgisini hem de kişisel hatıralarını içeriyordu.

Yılmaz Güney’in Umut’u, Zeki Demirkubuz’un Yeraltı filmi, Ghobadi’nin Sarhoş Atlar’ı, Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı, Uğur Yücel’in Yazı Tura’sı ve Kahtalı Mıçe’nin anıları gibi seçkilerde Önder’in hayata bakışı, dostlarına duyduğu sadakat ve onların ardından tuttuğu yas öne çıkıyordu. Son yazısı, yakın dostu Volkan Konak için yazılmıştı.

Bir Yazı Geleneği: Gözyaşı, Kahve ve Kahkaha

Kızı Ceren Önder Kandemir’in anlattığına göre, bu yazı süreci sadece kamusal değil, aynı zamanda özel bir ritüeldi. Her yeni yazı önce evde okunur, yazı okunurken ağlanır, ardından da “haydi bir kahve yapın bana” denilirdi. Bu ritüel, bir edebiyat geleneğine dönüştü. Gözyaşının yerini kahve alır, sonra da YouTube’dan rastgele bir videoyla kahkahalar paylaşılırdı. Bu, bir yazarın ev içi prova sahnesiydi.

Deterjanlardan Film Setlerine: Beynelmilel’in Doğuşu

2004 yılında, 42 yaşındaki Sırrı Süreyya Önder, deterjan ticaretinden sinema dünyasına geçiş yaptı. Kızı Ceren henüz 12 yaşındayken, bu karar onların hayatını tamamen değiştirdi. Ev ekonomisi toparlanmışken, Önder “Ben işi bırakıp kitap yazacağım” dedi. Kızı hiç tereddütsüz onay verdi: “Yaz.” Bu karardan sonra Önder, kızıyla birlikte yeni bir hayale yelken açtı.

Kitabın bir bölümü olan Beynelmilel, zamanla bir filme dönüştü. Barış Pirhasan, Meral Okay ve BKM’nin katkılarıyla hayata geçirilen proje, Önder’in senaryo yazımından yönetmenliğe uzanan serüveninde bir dönüm noktası oldu. Ceren de sette hem çıraklık yaptı hem de babasının hayaline tanıklık etti.

Gala, Gurur ve Sinema Salonlarında Gizli Seyir

Film tamamlandığında gala günü geldi. Önder, ilk kez yeni ve janti bir takım elbise giydi; kızı Ceren de ona uyumlu yeşil babetlerini. Film salonda kahkahalar ve hıçkırıklarla izlendi. Her duygu anında Sırrı Süreyya, kızına dönüp ağlayıp ağlamadığını kontrol etti. Ağladığından emin olduğunda ise klasik cümle geldi: “Haydi bir kahve yap bana.”

Film vizyona girdikten sonra da Taksim’deki seanslara gizlice girip, seyircilerin tepkilerini gözlemlediler. Bu, sinema ile halk arasındaki ilişkiyi birinci elden yaşama çabasıydı.

Vedanın İçinde Saklı Bir Mizah ve Umut

Yazının sonunda Ceren, babasının ölümle kurduğu mesafeli ve ironik ilişkiyi anlatıyor. Niyâzî-i Mısrî dizeleriyle başlayan yazı, Önder’in ölümle flört eden mizacını yansıtırken; çocuklukta “ölürsem keman çal mezarımda” diyen bir babanın hatırasıyla duygusallaşıyor.

Ancak son söz, bir sinema repliğiyle geliyor. Beynelmilel’den alınan bu replik, hem aşkın hem hayalin hem de sade bir hayatın özeti gibi:
“Nasıl desem; desem sana dert, demesem bana dert. Keşke biz seninle aynı evde olsaydık, o zaman ben sana sabahlara kadar kayıt yapardım. İşte sen de bana kitap okurdun. Öyle bilinçlenirdik.”

www.yerelgundem.com


Kaynak: Ceren Önder Kandemir / T24