Bir yaşıma daha girdim... Sağır dilsiz garson ne ayol... Bu Gökçeklerin işine akıl yetmiyor

Bu Gökçeklerin işine akıl yetmiyor

Bir yaşıma daha girdim... Sağır dilsiz garson ne ayol... Bu Gökçeklerin işine akıl yetmiyor

Bir yaşıma daha girdim... Sağır dilsiz garson ne ayol... Bu Gökçeklerin işine akıl yetmiyor

Hürrem Elmasçı yazdı…

Mecliste CHP’li Ali Mahir Başarır ile Osman Gökçek arasında yaşanan gerginlik üzerine başladığım görüşmeler nerelere vardı bir bilseniz… Eminim anlam vermekte en az benim kadar zorlanacaksınız.

Önce şu gerginlikten bahsedeyim; DEM Partililer Meclis’te Hakkari Belediyesi'ne kayyım atanmasına tepki gösterdi, kürsü işgali eylemi yaptılar.. Bunun üzerine AK Parti’den bazı isimler devreye girdi, pankartlar yırtıldı, oydu buydu derken bir arbede çıktı, o esnada AK Parti Ankara Milletvekili Osman Gökçek, DEM Partili Ferit Şenyaşar'a tekme attı.

Bunları yazarken bile tuhaf oluyorum ya, neyse… Efendim sonra CHP’li Ali Mahir Başarır, AK Parti'ye tepki gösterdi "Dün Meclis'te istemediğimiz olaylar oldu. DEM Grubu, Hakkari’de yaşanan olayla ilgili tepkisini ortaya koydu. Demokratik tepkilere güç kullanırsak, yumruklar konuşursa, kadın milletvekillerine vurulursa bu olur mu?" dedi. Mesele iyice dallandı budaklandı. "Burası Beyaz TV değil, burası babanın Twitter sayfası değil, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Kemal Kılıçdaroğlu, babanı paspas yapmıştı. Söyleye söyleye Osman'ı arsız ettik. Şu mermere söylesek lafları çatlar, Osmancım artık sana dokunmayacağız çünkü sen arsız oldun. Osman’ı savunursanız vurgun yersiniz, onun seviyesi dibin altında. Osman’ı savunmayın, onun savunulacak tarafı yok. Bir daha böyle şeyler kullanamaz" gibi laflar etti.

Bunca sözün üzerine Osman Gökçek de Başarır'a, "Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 'satılmış ordu' diyen biri bana terbiye öğretemez" dedi. CHP sıralarından kendisine tepki veren vekillere de "Gel, gel, gel stajyer kabadayı" diye seslendi…

Gün geçmiyor ki mecliste bir kaos daha yaşanmasın…

Velhasıl bu olaylar üzerine birkaç telefon görüşmesi yaptım, tansiyon ne durumda, hala yüksek mi, neler konuşuluyor kulislerde diye… Diyorum ya konu bambaşka bir yere çıktı…

Gökçekleri biliyorsunuz hepiniz, en azından baba ya da oğul Gökçek’i tanırsınız.

İbrahim Melih Gökçek, Ankara eski Büyükşehir Belediye Başkanı, AK Parti’nin sosyal medyadaki ‘büyük harf’ tutkunluğu ile nam salmıştı. Benim torundan öğrenmiştim, meğer sosyal medyada büyük harf kullanmak ‘bağırma’ anlamına geliyormuş… İlahi…

Melih Gökçek’in oğlu da babasının izinden gitti ve o da son genel seçimde AK Parti’den Ankara milletvekili olarak meclise girdi, siyaset hayatında bir basamak daha yükseldi.

Baba - oğul siyaset dışında medya ile de yakından ilgililer, Beyaz TV onların.. Hatta yönetimin başında oğul Gökçek var. Tüm operasyon onun bilgisi dahilinde ilerliyor.

Lakin, Osman Gökçek’e dair son duyduklarım beni epey bir şaşırttı çocuklar, toplanın hemen anlatıyorum:

GÖRKEMLİ OFİS

Oğul Gökçek’in Ankara’da kurduğu bir federasyon var, Türkiye Gençlik Kulübü Federasyonu.

Osman Gökçek burayı politikaya ısınma turları atarken kurmuştu, o dönem babası daha Ankara Büyükşehir Belediye Başkanıydı.

‘Türkiye’nin ilk gençlik kulübü federasyonu’ olarak lanse edilen yerin Keçiören’de binası var… Hatırladığım kadarıyla Mamak, Sincan ve Yenimahalle’de de şubeleri var, hepsi merkez ile koordineli çalışıyor.

Osman Gökçek’in Dikmen Vadisi’nde ise görkemli bir odası olduğunu ben yeni öğrendim açıkçası… Elbette odası olacaktır, o ayrı canım, ama bu oda öyle özel bir oda ki, kulislerde altı çizilerek anlatılıyor, siz düşünün…

İşin en tuhaf yanı da burada; uzun uzun labirenti andıran koridorlardan geçilip sonunda varılan bu odada papyonlu, jilet gibi giyimli bir garson olduğunu öğrendim. Evet, ilk bakışta bu da garip değil, bir yardımcı olması normal diyeceksiniz, haklısınız, lakin anlatacaklarım bitmedi…

“DUYMADI, BİLMİYOR…”

Bu garsonun hem sağır hem de dilsiz olduğu söyleniyor…

‘’Ay yok artık” diye öyle bir haykırdım ki ilk duyduğumda ben bile inanamadım şaşkınlığıma…

Sağır, zira odada konuşulanların duyulmaması ancak böyle garanti edilebilirdi, dilsiz zira bir şey okur ya da görürse anlatması ancak böyle engellenebilirdi diyenlerse hayli fazla….

Çocuklar, ben tam olarak doğru anladığıma emin olmak için tekrar tekrar sordum, hem sağır hem dilsiz bir garsonun olup olmadığını…

Evet, var diyorlar…

Ayol dedim, dilsiz uşaktır o, ceket asılan mobilya var ya, olsa olsa odur dedim, yok abla dediler, kanlı-canlı insan…

İyi de, bu kadar detaylı önlem aldıracak kadar mühim neler konuşuluyor, kimler geliyor, kimler ağırlanıyor orada o zaman… İnsan düşünmeden edemiyor değil mi…

Velhasıl ne baba Gökçek’in ne de oğul Gökçek’in işlerine akıl sır erdirilmiyor, dün de böyleydi, bugün de böyle…

Ankara’da sular hiç durulmuyor, sürprizler hiç bitmiyor der dururum size hep, bakın ne ala bir örnek oldu bu da…

Siz beni takip etmeye devam edin, kim bilir kuşlarımdan neler gelecek daha bu kulaklara…


Hürrem Elmasçı


Odatv.com