AKP’de İç Kriz, Askerî Darbe İddiası ve Yeni Anayasa Tartışmaları: Türkiye Nereye Gidiyor?
Türkiye'de askeri darbe iddiaları, AKP içindeki çatlaklar ve yeni anayasa süreciyle birlikte büyük bir siyasi hesaplaşmaya işaret ediyor.

AKP’de İç Kriz, Askerî Darbe İddiası ve Yeni Anayasa Tartışmaları: Türkiye Nereye Gidiyor?
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Yeni Şafak’ın Darbe Uyarısı: Gerçek Tehlike mi, Algı Operasyonu mu?
Türkiye’de son günlerde siyaset kulisleri bir kez daha hararetlendi. Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan'ın “Alarm zilleri çalıyor, askerî darbe olabilir” çıkışı hem iktidar çevrelerinde hem muhalefet cephesinde dikkatleri üzerine çekti. Kaplan, bu uyarısını bir hafta içinde iki kez tekrar etti. Yazılarında, “fiili ve zihni darbe” olasılığına işaret ederek, önlem alınması çağrısı yaptı. Ancak bu uyarı, kamuoyunda bir askerî darbe olasılığından çok, iktidar içindeki çatlakların örtbas edilme çabası olarak değerlendirildi.
Emekli Amiral Türker Ertürk’e göre bu söylemler, klasik anlamda bir askerî darbeden ziyade, Osmanlı dönemine benzer "iç darbe" ihtimalini işaret ediyor. Yani Erdoğan sonrası döneme dair iktidar bloğu içindeki güç savaşları, bu tür yazılarla örtük biçimde servis ediliyor. Ertürk, Yeni Şafak gibi iktidara yakın bir medya organında çıkan bu tür yazıların, doğrudan Erdoğan’a mesaj içerdiğini ve saray içindeki klikler arasında hesaplaşmanın habercisi olabileceğini vurguladı.
AKP'de Derin Çatlaklar: Mehmet Şimşek ve Yeni Ekonomi Savaşı
İktidar çevresinde yaşanan son gelişmelerden biri de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e yönelik artan eleştiriler. Yeni Şafak’ın “Ekonomide Rasyonel Çöküş” başlıklı yazısı, Şimşek’in politikalarının iktidarın bir kesiminde rahatsızlık yarattığını gözler önüne serdi. Yazıda, Şimşek’in ekonomi yönetimi alaya alınırken, Türkiye’nin iflas etmiş bir ekonomiyle karşı karşıya kaldığı vurgulandı. Bu dil, iktidar medyasında nadir görülen türden açık bir saldırıydı.
Ertürk’e göre bu tür yazılar, Erdoğan'ın “sadık çekirdeği” olarak tanımlanan İslamcı kanadın, Batı’yla yakınlaşan Şimşek ve ekibine karşı duyduğu rahatsızlığın dışa vurumu. Bir yandan Mehmet Şimşek gibi isimlerin Batı’dan borç bulma çabaları sürerken, diğer yandan sarayın içinde Erdoğan sonrasına hazırlık yapan gruplar arasında derin bir mücadele yaşanıyor.
Yeni Anayasa Planı ve Kürt Açılımı: Koltuğu Koruma Hamlesi mi?
Gündemdeki bir diğer kritik başlık ise “yeni anayasa” ve “ikinci çözüm süreci” iddiaları. İktidarın, DEM Parti ile temasta olduğu ve özellikle Öcalan'ın ev hapsine çıkarılması, kayyum atanan belediyelere geri dönüş gibi taleplerin masada olduğu ileri sürülüyor. Hatta bazı gazetecilere göre, bu süreçte HÜDA PAR’ın anayasanın ilk dört maddesinin değişmesi gerektiği yönündeki çıkışları, ittifakın gerçek yönünü deşifre ediyor.
Ertürk’e göre bu planlar, Erdoğan’ın koltuğunu korumaya yönelik manevralar. Ekonomik ve siyasi olarak çıkmazda olan iktidarın, Batı’dan destek almak ve muhalefeti bölmek için açılım kartını yeniden masaya koyduğu ifade ediliyor. Ancak bu süreç, hem içeride milliyetçi-muhafazakâr tabanda hem de muhalefet cephesinde büyük tepkilere yol açmış durumda.
CHP'de Sular Durulmuyor: Kayyum İddiaları, Kılıçdaroğlu Geri Mi Dönüyor?
CHP cephesinde de ciddi bir kriz yaşanıyor. 30 Haziran'da görülecek kurultay davası öncesinde, Kemal Kılıçdaroğlu'nun, genel başkanlığa dönmesi için zemin hazırlandığı iddiaları gündemde. Gazeteci Nevşin Mengü, savcının Kılıçdaroğlu ile görüşerek “Kurultay şaibeli değildir” demesini istediğini, ancak Kılıçdaroğlu’nun bunu kabul etmediğini öne sürdü. Bu iddia, partide yeni bir kayyum tartışmasını alevlendirdi.
CHP'nin içindeki klik çatışması, iktidarın elini güçlendiriyor. Türker Ertürk, bu karmaşanın Erdoğan’a can simidi olabileceğini ve iktidarın “muhalefeti zayıflatma” hedefi doğrultusunda yeni adımlar atabileceğini söylüyor. CHP içindeki “iki kaptan” krizi ve “aday belirleme” tartışmaları, partinin iktidar alternatifi olma potansiyelini zedeliyor.
Türkiye Nereye Gidiyor?
Tüm bu gelişmeler, Türkiye'nin hem iç hem dış politikada son derece kritik bir döneme girdiğini gösteriyor. Askerî darbe tartışmaları, yeni anayasa hamleleri, iktidar içindeki ayrışmalar ve CHP’deki iç savaş görüntüsü, ülkenin demokratik geleceğini tehdit eder nitelikte. Üstelik bu karmaşanın ortasında ekonomideki yapısal kriz ve dış politikadaki yalnızlık da derinleşiyor.
Türkiye'nin bu sarmaldan çıkışı için sadece muhalefetin değil, tüm toplum kesimlerinin aktif yurttaşlık bilinciyle hareket etmesi şart. Aksi halde, “saray içi darbelerle” şekillenen bir rejim, ülkenin kaderini belirlemeye devam edebilir.