AK Parti Yönünü Mü Kaybetti? Hukuk, İnfaz Düzenlemesi ve DEM Parti Tartışmaları
AK Parti’nin infaz düzenlemesi, hukuk devleti ilkeleri ve DEM Parti ile ilişkileri üzerinden yaşadığı siyasi yön kaybı tartışılıyor. Parti tabanının tepkisi, eski kadroların önemi ve adalet sistemiyle ekonomik istikrar arasındaki bağ ele alınıyor.

YUSUF İNAN YAZDI...
AK Parti Yönünü Mü Kaybetti? Hukuk, İnfaz Düzenlemesi ve DEM Parti Tartışmaları
Türkiye siyasetinde son dönemde yaşanan gelişmeler, iktidar partisi AK Parti'nin özellikle hukuk ve adalet politikalarında belirsiz bir çizgi izlediğine işaret ediyor. 2000’li yılların başında demokratikleşme, insan hakları ve Avrupa Birliği normlarına uyum konusunda önemli adımlar atan AK Parti, bugün bu ilkelerden uzak bir görüntü veriyor.
Son olarak infaz düzenlemesi konusunda yaşanan tartışmalar, hem kamuoyunda hem de partinin kendi tabanında kafa karışıklığı yaratmış durumda. AK Parti'nin, bir dönem "devletin bekası" adına sert eleştiriler yönelttiği DEM Parti ile yürüttüğü görüşmeler bu tartışmayı daha da büyüttü.
Peki, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, neden bu noktaya geldi? Bu süreçte hukukun, ittifakların ve halkın beklentilerinin rolü ne? Ve en kritik soru: AK Parti gerçekten kendi siyasi geleceğini tehlikeye mi atıyor?
DEM Parti ile Görüşmeler: Siyasi Gerekçe mi, Zorunlu Adım mı?
DEM Parti, 2023 seçimlerinden sonra Meclis'te etkili bir siyasi aktör haline geldi. HDP’nin devamı niteliğinde olan parti, Kürt seçmenin temsilcisi konumunda. Ancak bu siyasi geçmişi nedeniyle, AK Parti tabanında ve milliyetçi çevrelerde ciddi bir güvensizlik söz konusu.
AK Parti ile DEM Parti arasında infaz düzenlemesi konusunda yapılan son görüşmeler, bu güvensizliği daha da artırdı. DEM Parti, hasta mahkumlar başta olmak üzere birçok cezaevi düzenlemesinin bir an önce yasalaşmasını talep ederken, AK Parti bu talepleri "riskli" bularak düzenlemeyi sonbahara erteledi.
Burada asıl mesele, AK Parti’nin kendi kararlarını alırken artık MHP ile kurduğu ittifakın sınırlarını gözetmek zorunda kalması. Bir yandan toplumsal beklentiler, bir yandan da ittifakın dengeleri AK Parti'yi adım atmakta zorlayan bir pozisyona sürüklüyor.
Demokrasi ve Hukuk Talebi: Sahici mi, Stratejik mi?
Demokrasi, hukuk ve özgürlük talepleri sadece muhalefetin savunduğu ilkeler değil. Aslında bu kavramlar, AK Parti’nin de 2002’de iktidara gelirken topluma vaat ettiği temel taşlardı. Bugün yaşanan ise bir çelişkidir: AK Parti kendi geçmişte savunduğu ilkelere muhalefetten geldiği için direnç gösteriyor izlenimi veriyor.
Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları uygulansa, cezaevleri üzerindeki yük ciddi şekilde azalacak. Bu kararların uygulanmaması, Türkiye’de yalnızca hukuk sistemine değil, aynı zamanda iç huzura da zarar veriyor. Toplumda derinleşen adalet duygusu eksikliği, ekonomik sorunları da tetikliyor. Çünkü güven duyulmayan bir yargı ortamında ekonomi de nefes alamıyor.
AK Parti Kuruluş Ayarlarına Dönebilir mi?
AK Parti’nin eski kadroları, özellikle ekonomi ve hukuk alanında büyük birikime sahipti. Ali Babacan, Mehmet Şimşek gibi isimler yönetimdeyken Türkiye’ye güven vardı, ekonomi öngörülebilirdi, yatırımcılar risk almaktan çekinmiyordu. Bugün bu isimler partiden ayrılsa da, aynı tecrübe AK Parti’nin elinde hâlâ kullanılabilecek bir potansiyel olarak duruyor.
Parti yeniden bu kadroları göreve getirerek, hukuk ve ekonomi alanlarında fabrika ayarlarına dönebilir. Böyle bir adım, DEM Parti gibi aktörlerin siyasi gücünü de sınırlayabilir. Zira hukuk sistemi güçlü bir ülkede, terör örgütlerinin veya aşırı uçların siyasi manevra alanı da daralır. Halk kutuplaşma yerine çözüm odaklı siyasete yönelebilir.
Tabanın Tepkisi ve Seçim Gerçekliği
Bugün AK Parti tabanında ciddi bir rahatsızlık gözlemleniyor. Emekliler geçim derdinde, gençler umutsuz, iş dünyası istikrarsızlık içinde. Aynı zamanda AK Parti’nin kuruluşunda yer alan birçok isim yargılanıyor, dışlanıyor ya da sessizliğe mahkûm bırakılıyor. Taban bu tabloyu görüyor ve soruyor: “Nerede bizim eski AK Parti?”
Bu sorunun cevabı bulunamazsa, iktidarını sürdüren parti görünüşte güçlü olsa bile seçimlerde zorlanabilir. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde yaşanan kayıplar, tabandaki memnuniyetsizliğin açık göstergesi oldu. CHP’nin başını çektiği muhalefet, artık daha dinamik, genç ve sokakla temas halinde.
Sonuç: AK Parti Kendi Değerlerine Dönmezse Kaybeder
AK Parti bugün çok kritik bir eşikte. Hukuk ve demokrasi gibi evrensel değerleri, rakip partilerin gündeminde olduğu için değil, toplumsal barış ve kalkınma için sahiplenmelidir. Bu ilkeler bir lütuf değil, bir zorunluluktur.
Eğer AK Parti yeniden kendi projelerine, kendi kadrolarına ve kuruluş felsefesine dönerse, halkla arasındaki bağ yeniden kurulabilir. Aksi durumda, hem DEM Parti gibi siyasi aktörlerin önünü açmış olur, hem de kendi içinden çıkan bir adalet talebine kulak tıkamış olur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte olduğu gibi bugün de bu değişimi başlatacak güçtedir. Ancak bu kez değişim, yeni bir anayasa ya da ittifak değil; hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmekle başlamalıdır.
YUSUF İNAN / YURTTA SULH CİHANDA SULH
Twitter : @Yusufinan2023
Instagram : yusufinan2023
Instagram : fondinan2016
Email : [email protected]
Web: www.yerelgundem.com