‘Yüksek kârlı fon vaadiyle dolandırıcılık’ davası hakkında neler biliniyor?

Fatih Terim ifadesinde nİddia edilen dolandırıcılık çarkı nasıl işledi?e dedi?

‘Yüksek kârlı fon vaadiyle dolandırıcılık’ davası hakkında neler biliniyor?

‘Yüksek kârlı fon vaadiyle dolandırıcılık’ davası hakkında neler biliniyor?

Davacıları arasında bazı sporcu ve iş insanlarının da bulunduğu, ‘yüksek kârlı fon vaadiyle’ dolandırıcılık davasının ilk duruşması geçtiğimiz günlerde görüldü.

İlk duruşmada yaşananlar, davanın iddianamesi ve konuyla ilgili kişilerin açıklamalarıyla, dolandırıcılık iddiasına ilişkin detaylar kamuoyunun gündemine taşındı.

Eski Denizbank Levent Büyükdere şube müdürü Seçil Erzan’ın şüpheli olarak yargılandığı davanın bir sonraki duruşması 12 Ocak’ta görülecek.

BBC Türkçe, dava ile ilgili merak edilenleri araştırdı.

İddia edilen dolandırıcılık çarkı nasıl işledi?

Davanın iddianamesinde yer alan bilgilere ve Seçil Erzan’ın ifadelerine göre, Erzan yaklaşık 10 yıl Çorlu’da Denizbank Şube müdürü olarak çalıştıktan sonra 2011 yılında aynı bankanın İstanbul Bahçeşehir şube müdürlüğüne, kısa süre sonra da Florya şube müdürlüğüne atandı.

Erzan’ın bu dönemde, Galatasaray Futbol Kulübü’ne ait Metin Oktay Tesisleri'nin Florya’da olması nedeniyle Galatasaraylı sporcularla yakın ilişki kurduğu anlaşılıyor.

Aktarıma göre Erzan, 2011’de borsada büyük zararlar yaşadı ve bunu kapatmak için tanıdıklarından yatırım vaadiyle para almaya başladı.

İfadelerinde 2021 yılından itibaren çıkmaza girdiğini, 2023’te ise olayların ters gittiğini aktarıyor Erzan.

Bunun üzerine Erzan, bazı kişilerden, "onlara bankada gizli bir fon bulunduğunu, yüksek getiri getirdiğini, Galatasaray eski teknik direktörü Fatih Terim ve Denizbank CEO’su Hakan Ateş’in de bu fonun içinde olduğunu" belirterek yüksek miktarlarda para almaya başladığını söylüyor.

Ancak gerçekte böyle bir fon yoktu.

Aktardığına göre Erzan birinin borcunu başka birinden aldığı parayla kapatma üzerinden çalışan "bir sistem" kurdu.

İddiaya göre paralar çantalar içinde elden teslim ediliyordu.

Belge isteyenlere ise hazırladığı, bazılarının üzerinde Denizbank kaşesi ve ıslak imzasının da bulunduğu belgeler sunduğu öne sürülüyor.

Erzan ifadesinde, kurduğu "sistemi" şu cümlelerle özetliyor:

“Fon vaat ettiğim insanlara yüksek getirisi olan bir fon olduğunu, Hakan Ateş, Fatih Terim gibi insanların bu fona yatırım yaptıklarını, bu fonun 30-45 günlük vadeleri olduğunu, vade bitiminde yüzde 20, yüze 30, yüzde 40’lara varan paralar kazanılacağını vaat ettim.

"Öyle sıkışmıştım ki çok fazla faiz parası dağıttığım için insanlardan fon vaadi ile para alıp benden istedikleri fazla faizleri ödemeye çalıştım.”

Erzan, ifadelerinde kişilerden aldığı para miktarlarıyla ilgili de açıklamalar yaptı.

Örneğin Arda Turan’dan toplamda 13 milyon 900 bin dolar aldığını, 6 milyon 400 bin doları geri ödediğini, gerisini ödeyemediğini söylüyor.

Emre Belözoğlu’ndan ise toplam 4 milyon 200 bin dolar para aldığını ancak hiç geri ödeme yapmadığını belirtiyor.

Erzan bu süreçte, sıkıştığını görerek kendisinden zorla senet alanlar olduğunu, bu kişilerin sık sık kendisini tehdit ettiğini de iddia etti.

Erzan bir süre sonra ödemeleri yapamayınca bu sistem ortaya çıktı ve hakkında suç duyurusunda bulunulunca soruşturma süreci başladı.

Erzan bu kapsamda 11 Nisan 2023’te Çorlu’da gözaltına alındı.

Seçil Erzan’ın ifadelerinde dikkat çeken ayrıntılar neler?

Erzan’ın verdiği farklı ifadelerde özellikle yaşananlardan bankanın haberi olup olmadığı konusunda farklı yaklaşımlar sergiledi.

11 Nisan’daki ifadesinde, sorumluluğu "üzerine alan" ve bankayı suçlamayan açıklamalar yaptı.

Örneğin “kandırdığını” söylediği Bülent Çeviker’den para aldıktan sonra kendisine belge verdiğini söyleyip, “Bana inanmaları için bir belge istiyorlardı; ben de bu belgeleri banka ile tamamen alakasız bir şekilde kendim hazırladım, üzerindeki kaşeleri ben bastım ve imzaladım” dedi.

Erzan, bu ifadesinde “Çok pişmanım, insanları kandırdığım için çok üzgünüm. İnsanlardan para alıp sanki geri çok büyük bedeller ile ödeyeceğimi vaat ederek onları kandırdım” dedi.

5 Mayıs’taki ifadesinde ise Erzan bankayı suçlayan bir ifade verdi. Gözaltına alınmadan kısa süre önce banka tarafından yapılan şirket içi sorguyla ilgili bankayı suçladı.

Erzan, "8 Nisan Cumartesi günü bankanın bir bölge müdürünün, yanında korumalar ile Çorlu’da kendisini görmeye geldiğini, 9 Nisan’da Zincirlikuyu’daki Denizbank Genel Müdürlüğü’ne götürüldüğünü, koluna serumlar takılarak kendisine bu işi banka dışında yaptığının söylettirildiğini" belirtti.

Erzan buradaki üst düzey banka yöneticilerinin, "Bu olay zimmet değil" diyerek baskı kurduklarını öne sürdü.

Ayrıca "gözaltına alınmadan hemen önce bankanın kendisine bir telefon verdiğini, diğer telefonunu ise kırıp içindeki yazışmaları silmesini istediğini" iddia etti.

Erzan "bankanın bir şey bilmediğini söyleyerek kendisini kurtarmaya çalıştığını da" öne sürdü:

“Mağdurlara verdiğim tüm evrakları bankada sistemde düzenledim. Banka başından itibaren durumdan haberdardır. En azından haberdar olmalıydılar.”

Ajansların aktardığı ifadesine göre Erzan, 20 Kasım'daki duruşmada ise bankayı suçlayan bir dil kullanmadı.

Dava dosyasında Denizbank Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 26 Mayıs’ta hazırladığı bir bilgi notu bulunuyor.

Bu notta, banka yetkililerinin 9 ve 10 Nisan’da Denizbank Genel Müdürlük binasında yapılan görüşmelerin bazı haberlerde gerçeğe aykırı yansıtıldığı belirtiliyor.

Raporda, bu iki günlük süreçte yaşananlara dair detaylar yer alıyor.

"Serum konusuyla" ilgili “Seçil Erzan kendisini yorgun ve bitkin hissettiğini söylediğinden, Erzan'ın isteği doğrultusunda bankamız kliniğinde görevli hemşire toplantı odasına davet edilerek hemşire tarafından Erzan'a vitamin takviyeli serum verilmiş (…)” ifadesi yer alıyor.

Yeni cep telefonu verilmesiyle ilgiliyse “Bu görüşme sırasında Seçil Erzan, cep telefonunu aldığı tehditler yüzünden kapatması ve kullanmaması sebebiyle, kendisine ulaşılabilmesi için bir mobil cihaz talep etmiş ve (…) numaralı hat kendisine testim edilmiştir” deniyor.

Davadaki şüpheliler ve müştekiler kimler?

Davada Seçil Erzan’ın 66 yıldan 216 yıla kadar hapsi isteniyor.

Erzan dışında davada altı şüpheli bulunuyor.

Bu kişiler Ali Yörük, Asiye Öztürk, Atilla Yörük, Hüseyin Eligül, Kerem Can ve Nazlı Can.

Öztürk, eski Denizbank Levent Büyükdere Şube Başkan Yardımcısı.

Bu kişilere aralarında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılığın bulunduğu suçlamalar yöneltiliyor.

Müştekiler arasında ünlü sporcular ve iş insanları da bulunuyor.

Emre Belözoğlu, Nestor Fernando Muslera, Arda Turan bu kişiler arasında yer alıyor.

BBC Türkçe’ye konuşan davacı iş insanı İsmail İbrahim Çağlar’ın avukatı Metin Sinan Aslan, "medyada olayın futbolcular üzerinden magazinleştirildiğini ancak müştekiler arasında sporcu olmayanların çoğunlukta olduğunu" söylüyor.

Bankanın sorumluluğu var mı?

Aslan, davanın basit bir "ponzi davası" olarak görülemeyeceğini, ayrıca ortadaki durumdan bankanın sorumlu olduğunu savunuyor.

Aslan, "davacıların Erzan'a güvenmesinin asıl nedeninin bu kişinin bankadaki yöneticiliğiyle ilgili olduğunu, ayrıca birçok olayda belge sunduğunu bunun da insanların güvenmesine sebebiyet verdiğini" belirtiyor.

Kendi müvekkilinin yaşadığı olayda verilen belgede hem müdürün hem müdür yardımcısının imzasının, banka antetinin, bir kare kodunun ve bir ISIN kodunun bulunduğunu vurguluyor.

İddianameden, birçok müştekinin Seçil Erzan dışında Denizbank’tan da şikayetçi oldukları anlaşılıyor.

Denizbank Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan ön inceleme raporunda ise bankanın bir kusurunun olmadığı savunuluyor.

Raporda işlemlerde her bir olay için değerlendirmeler bulunuyor.

Örneğin müşteki Bülent Çeviker ile ilgili değerlendirmede, “İşlemler tamamen müşteriler ve itimatların tam olduğu Seçil Erzan arasındaki çok yakın şahsi ilişkilere dayanılarak ve paralar bankamız sistemi dışında müşterilerce kasten çıkarılarak yapılmıştır” deniliyor.

Bir başka müşteki olan Volkan Bahçekapılı ile ilgili değerlendirmede ise şu ifadelere yer veriliyor:

“Bahçekapılı, Seçil Erzan’ın 46 gün vadede dolar bazında yüzde 253 getiri vaadine inanmış olsa bile, yatırım yapma düşüncesinde olduğu paraları kendi hesabından çıkarması ve buna karşılık Seçil Erzan’ın kendisine verdiğini iddia ettiği dokümanlardan şüphelenmemesi, Seçil Erzan’a verilmek üzere elden ve üçüncü kişi hesabı üzerinden para verme iradesi ortalama zekaya sahip herhangi bir kişiden beklenmeyecek bir davranıştır.”

Bu arada Denizbank, 28 Kasım'da yayımladığı yazılı açıklamada, "mağdur olduğunu iddia eden kişi ve avukatları tarafından Denizbank hakkında doğrular saklanarak tek taraflı, aslı olmayan çok sayıda beyanat verildiğini" savundu ve kuruma yönelik birçok iddia ile eleştiri karşısındaki yaklaşımını uzun bir metinle paylaştı.

Bankacılık zimmeti soruşturmasıyla ilgili tartışma nedir?

İddianameye göre Erzan’ın belgedeki eylemlerine ilişkin olarak bankacılık zimmeti suçundan soruşturma başlatıldı ve mahkeme bankacılık zimmeti suçunun oluşabilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'ndan (BDDK) rapor istedi.

BDDK ise ihbar şartının yerine getirilmediğini belirtince takipsizlik kararı verilerek soruşturmaya nitelikli dolandırıcılık suçundan devam edildi.

BBC Türkçe’ye konuşan, avukat Metin Sinan Aslan, buna karşı kendilerinin ve birçok müşteki avukatının dava açtığını söylüyor.

Aslan, zimmet davasının açılması durumunda hem cezaların ağırlaşacağını hem de banka yönetiminin de yargılanabileceğini belirtiyor.

Fatih Terim ifadesinde ne dedi?

Seçil Erzan ifadesinde Fatih Terim’le ilgili olarak ise “2012’den itibaren Terim’in tüm bankacılık işleriyle ilgilendiğini, onunla ilgili çok sayıda finansal işlem yaptığını, ancak hukuka aykırı bir işlem yapmadığını, fon adı altında Terim’den para almadığını” söyledi.

Terim ise dosyaya giren savcılık ifadesinde, söz konusu ‘fonla’ ilgisinin olmadığını belirtti:

“Şöyle ki bu fon için kimse benden bu zamana kadar herhangi bir para istemedi. Bu fon ile alakalı Seçil Erzan'a hiç para vermedim.”

İfadesinde, yaşanan olayları duyunca bankaya sinirlendiğini ve bankadaki tüm parasının eşinin başka bir bankadaki hesabına aktarılmasını istediğini belirten Terim, “Bana mesaj yoluyla gönderilen ve biraz önce yukarıda bahsettiğim 219 bin 300 dolar, 47 bin 400 lira (mevduat) paranın eşimin hesabına geldiğini tespit ettim fakat 3 milyon dolar halen gönderilmedi” dedi.

“Bankanın, bu zamana kadar gerçekleştirdiği işlemlerin hesap dökümünü kendisine verdiğinde muhasebe ekibiyle birlikte ayrıntılı bir inceleme yapıp buna ilişkin tüm detayları ayrıca dosyaya sunacağını" söyleyen Terim, ifadesi alındığı tarihte "Fakat hali hazırda bu zamana kadar özellikle bankacılık işlerimi yürüten Seçil Erzan, Rüya Hanım ve başkaca tespit edilecek benim bankacılık işlemlerimde usulsüzlük yapan Denizbank çalışanlarından şikayetçiyim" dedi.

Başka soruşturmalar bulunuyor mu?

İddianamenin not bölümüne bakıldığında, konuyla ilgili farklı soruşturmaların da yürüdüğü görülüyor.

Not bölümünde, dosya kapsamında henüz delilleri tam olarak toplanamayan bir kısım müşteki ve müşteki şüpheliler hakkında ayrıca yürütülen soruşturma dosyalarının bulunduğu da aktarılıyor.

"Erzan'ın Çorlu'daki evinde alıkoyup İstanbul'a getirdiğini iddia ettiği Hakan Ateş, Cenk İzgi, Ali Murat Dizdar, Şermin Tekin, Tanju Kaya hakkında kişi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ayrıca soruşturma yürütüldüğü" belirtiliyor.

Erzan ile birlikte nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinden şüphelenilen Ali Yörük, Aslı Yörük ve Atilla Yörük hakkında 5549 sayılı kanuna muhalefetten (suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi) ayrıca soruşturma yürütülüyor.

İkinci duruşmada ne bekleniyor?

Sanıkların dinlendiği 20 Kasım’daki duruşmada iki tutuklu sanık serbest bırakıldı.

Davanın bir sonraki duruşması 12 Ocak’ta görülecek.

Avukat Metin Sinan Aslan, ikinci duruşmanın çok önemli olduğunu, aralarında sporcuların da olduğu birçok davacının bu duruşmada dinleneceğini belirtiyor.

BBC TÜRKÇE