Erbakan-Erdoğan ilişkisi: Milli Gazete sır defteri açtı
Ekrem Şama da bugünkü köşe yazısında Erbakan ve Erdoğan ilişkisini kaleme aldı.
Erbakan-Erdoğan ilişkisi: Milli Gazete sır defteri açtı
Erdoğan’ın Necmettin Erbakan’ı tutuklatmak istediğine dair tartışmalar devam ederken siyasette birçok isimden konuya ilişkin açıklama geldi. Son olarak Milli Gazete yazarı, Ekrem Şama da bugünkü köşe yazısında Erbakan ve Erdoğan ilişkisini kaleme aldı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Necmettin Erbakan'ı 2006 yılında hapsettirmek istediğini savunmuştu. Erbakan'ın damadı ve Yeniden Refah Partisi'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Altınöz olayı doğrulayarak, "Evet, doğru. Temel Bey'in anlatmış olduğu olay 2006 yılında gerçekleşti. Erbakan Hoca'mızın konutunda İçişleri Bakanlığı'nın görevlendirdiği koruma polisleri varken başka bir polis ekibi gelerek Erbakan Hoca'mızı götürmeye çalıştı" dedi.
Karamollaoğu’nun bu sözlerine siyasette birçok isimden açıklamalar geldi. Son olarak Milli Gazete yazarı, Ekrem Şama da bugünkü köşe yazısında Erbakan ve Erdoğan ilişkisini kaleme aldı.
Şama’nın, ‘Erdoğan’ın Erbakan ile ilişkileri ve çelişkileri’ başlıklı yazısı şöyle:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Erbakan Hoca’mızın 13.üncü vefat yıl dönümünde şu mesajı yayınladı:
“Hayatını ülkesine ve milletine adayan; ilim, devlet ve siyaset adamı, Eski Başbakanımız Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’mızı ahirete irtihalinin yıl dönümünde rahmetle yâd ediyorum. Rabbim mekânını cennet, makamını âli eylesin.”
Sayın Erdoğan’ı siyasi hayata başlangıcından beri en yakın tanıyanlardan ve beraber olanlardan birisiyiz. Kendisinin Erbakan Hoca’mız hakkında söylem ve eylemlerinden bir demet derlemek istiyoruz:
MSP’li yılların başlarında meşhur Sivas mitingine katılanlara amigoluk yapıyordu. Sloganlar şöyle idi:
“Vur de vuralım, öl de ölelim!” ve “İşte ordu işte komutan!”
1978 MSP kongresinde Hoca’mıza muhalefet eden Korkut Özal lehine çalışma yapmış ve desteklemişti.
1985 yılından itibaren 10 yıl sürecek olan RP İstanbul İl Başkanlığı sırasında, her konuşmasında Erbakan Hoca’mıza methiyeler düzerdi. Kendisine şaka yollu da olsa “Geleceğin Millî Görüş Genel Başkanı siz olmalısınız” takılmalarına şiddetle tepki gösterip; “Haşa, ben Erbakan Hoca’mızın kara tırnağı bile olamam” cevabını verirdi. Ya da bize o cümlesini işittirirdi.
1997 yılı 28 Şubat olayından hemen günler sonra, Erbakan Hoca’mızı “dik duramamakla itham edip” eleştirmeye başladı.
Okuduğu şiirden dolayı hakkında dava açılınca Erbakan Hoca’mızı kendisine sahip çıkmamakla itham edip, onu İstanbul Belediye binasına sokup sokmamak seçeneklerini yandaşları ile müzakereye açtı.
Hapisten tahliye edildiğinde de “artık Erbakan ile asla beraber yürümeyeceğini” ilan etti.
Erbakan’ın “ümmetin liderlik makamını işgal edip bir arpa boyu yol alamamakla itham ederek, “Beni 30 yıl aldattı” diye konuştu.
Erbakan Hoca’mızın bizzat kendisini Fatih’te bir eve çağırarak, ayrılık fikrinden vazgeçmesi için yaptığı nasihatleri geri çevirdi.
Yine Erbakan Hoca’mızın gönderdiği “bu ayrılıkçı tutumundan vazgeçmesini, fitneye sebep olmamasını, hayra hizmet ediyorum zannederek şerre hizmet etme ve iki cihanda kendini mahvetme tehlikesi ile karşı karşıya gelebileceğini, şeri delilleri ile hatırlatan dahili ve İslam dünyasından seçme ilim adamı ve heyetlerden oluşan nasihatçilere hep olumsuz cevaplar vererek başından savmıştı.
AKP kurulup ilk seçimlere girerken, “Erbakan Hoca’mızın emri ile bu partiyi kurduk” iftirasını ortaya atan ve Millî Görüşçülerin kafasını bulandıran ekip onun talimatıyla bunu yapmıştı.
Başbakanlık görevini aldığı günlerde cunta liderleri dahil, eski cumhurbaşkanları, başbakanlar ve üst düzey yetkililerle “tecrübelerinden faydalanmak” amacıyla görüşmeler yaptığı halde, Eski lideri ve eski başbakan olan Erbakan Hoca’mızla görüşmeye tenezzül etmedi.
ABD’de yaptığı görüşmelerle BOP Eşbaşkanlığı görevini aldıktan sonra, cenazesine kadar yaklaşık 10 yıl, Erbakan Hoca’mız ile asla görüşmedi. Aynı karede fotoğrafları dahi yok. Sadece Merhume Nermin Hanımefendi’nin vefatında 15 dakikalık taziye ziyareti gerçekleştirdi. Orada da sadece cenaze konuşuldu. Hoca’mızın vefatından önce hastanede kaldığı, durumunun gittikçe ağırlaştığı günlerde de, sağlık durumunu yakından takip etmesine rağmen ziyaretine gelmedi.
Erbakan Hoca’mıza haksız olarak açılan davalar sonunda, apar topar hapse attırmak için evini polislere kuşattırdığı da yeni açıklandı.
Vefatından sonra, Sayın Erdoğan’ın her vesile ile Erbakan’ın ne kadar değerli bir lider olduğunu, konuşmaya başladığına şahit olduk.
Her seçimden önce Erbakan Hoca’mızın mezarını ziyaret ettiğini biliyoruz.
Ve en baştaki taziye mesajında “Başbakanımız” ve “Rahmetle yâd ediyoruz” kelimeleri ona verdiği değeri ortaya koyuyor gibi gözükmektedir.
Birbiriyle çelişkili bu durumları bir arkadaşımla konuşuyorduk. Dedi ki:
“Demek ki o makamlara gelip gerçekle yüzleşince Erbakan Hoca’mızın değerini anlamış. Ondan dolayı onu metheder duruma gelmiş.”
Dedik ki:
Bu durumda da çelişki var. Erbakan Hoca’mızın çözümleri olan İslam Birliği konusunda hiçbir adım atmayışı, “ticaret kılıfı ile her gün 8 gemi dolusu savaş için stratejik kıymeti olan malzemelerle İsrail’in lojistiğini yaptırması, Kudüs’ü ikiye bölme gayretleri ve daha bir sürü adımları hâlâ Hoca’mızı hiç anlamadığı manasına gelir.
Sayın Erdoğan’ın merhum Erbakan Hoca’mızla ilgili bu kadar çelişki dolu yol haritasını anlayabilmiş değiliz.
Ya da anlıyoruz ama ifade etmekte zorluklarımız var.
DİK DURMAK
Liderimiz idi, yüzü nur, alnı ak, başı dik;
Biz dik durmayı, Erbakan’dan öğrendik!..”
Odatv.com