İzmir Kaybederse veya Kral Kaybederse!
İzmir’in kaybettiği değerler, ekonomik ve kültürel çöküşü masaya yatırılıyor. Kemeraltı’ndan Alsancak’a, Bornova’dan Tepecik’e kadar kentin içinde bulunduğu tabloyu gözler önüne seren bu yazı, İzmir’in nasıl kurtulacağına dair somut çözüm önerileri sunuyor. İş dünyası, akademisyenler ve yöneticiler için bir yol haritası niteliğinde…

YUSUF İNAN YAZDI...
İzmir Kaybederse veya Kral Kaybederse!
İzmir’in ticari ve sosyal yapısını yönlendiren önemli isimler; İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener ve İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Yalçın Ata, gerçekten İzmir’in içinde dolaşıyorlar mı? Kemeraltı’ndan girip İkiçeşmelik’ten Mimar Kemalettin’e, oradan da Alsancak’a doğru yürüyüş yaparak, bu şehrin nasıl kaybettiğini kendi gözleriyle görmüşler mi?
Eğer yakın zamanda yapmadılarsa, böyle bir gezintiye çıkmalarını şiddetle tavsiye ederim. Ama yalnızca bir protokol gezisi değil, yanlarında süslü avaneleri olmadan, İzmir’in özünü, ruhunu hissettikleri bir keşif yolculuğu olmalı. Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın ne halde olduğunu, neye dönüşmekte olduğunu alıcı gözle incelemeliler. O nostaljik sokakların içinde kaybolarak, buranın kimliğini nasıl kaybettiğini ve neden kaybettiğini sorgulamalılar.
Kemeraltı’nın Çöküşü ve İzmir’in Kaybedişi
Öğle arasında, oradaki bir esnaf lokantasında oturup esnafın dertlerini dinlemeliler. Sadece ticaret erbabını değil, Kemeraltı’nda dolaşan insanları, turistleri ve kaybolmaya yüz tutmuş İzmir kültürünü gözlemlemeliler. Turistlerin ilgisini neyin çektiğini, neyin çekmediğini anlamalılar. İzmir’i cazibe merkezi olmaktan çıkaran unsurları belirleyip, kurtuluş için neler yapılabileceğini düşünmeliler.
Havra Sokağı’ndan İkiçeşmelik’e doğru yöneldiklerinde, yol kenarındaki dükkânları, kapanan iş yerlerini, kiralık ilanlarını ve hayatta kalmaya çalışan küçük esnafları görmeliler. Buradaki çay ocaklarında soluklanıp, çaylarını yudumlarken bir esnafa “Nasılsınız?” diye sormalılar. İşte o zaman, İzmir’in nasıl kaybettiğini belki gerçekten anlayabilirler.
Mimar Kemalettin’e vardıklarında, gelinlik mağazalarındaki vitrinleri dikkatle izlemelerini isterim. Gelinlerin, dantel elbiseler içinde vitrinde soyundurulup giyindirildiği o absürt sahneleri fark ettiklerinde, “Biz İzmir’i bu kadar mı ihmal ettik?” sorusunu kendilerine soracaklarını umuyorum. Gelinlik sektöründe dünya markası olabilecek bir şehrin, bu kadar ilkel şartlarda ticaret yapıyor olması kabul edilebilir mi?
Alsancak’a Uzanan Hayal Kırıklığı
Hâlâ yürümeye mecalleri kaldıysa, Alsancak’a yönelmelerini isterim. Yol kenarındaki işletmelerin durumuna göz atmaları, kepenk indiren dükkânları ve değişen müşteri profillerini gözlemlemeleri gerekir. İşte tam bu noktada, İzmir’in nasıl kaybedildiğini ve nasıl kazanılabileceğini düşünerek deniz kenarına oturmalarını tavsiye ederim.
İzmir’in ticaret ve ekonomi yöneticileri, gerçekten bu kente değer veriyorlarsa, çözüm üretmek zorundalar. Bir rapor yazıp rafa kaldırmak değil, harekete geçmek gerekiyor. Çözüm yolları belli: İzmir’in iş dünyasını harekete geçirmek, Kemeraltı’nı yeniden kimlikli bir ticaret merkezi haline getirmek, küçük esnafa destek olmak ve kent planlamasında uzun vadeli bir yol haritası oluşturmak.
Bornova’daki Geleceğimiz
Bornova’da geleceğimizi emanet edeceğimiz üniversite öğrencilerinin, sağlıksız ve pejmürde işletmelerde sağlıksız yiyecekler yediğini görmek insanın içini sızlatıyor. CHP’li Bornova Belediyesi bu tablo karşısında neden ölü gibi sessiz? Türkiye’nin geleceğini inşa edecek gençlerin, hijyenik olmayan ortamlarda zaman geçirmek zorunda kalmasını nasıl açıklayabiliriz?
İzmir’in yöneticileri, çözüm üretmeli. Yalnızca günlük ticari politikalarla değil, şehrin geleceğini şekillendiren uzun vadeli planlarla hareket etmeli. Bunun için iş dünyası, belediyeler, akademisyenler ve halk bir araya gelerek “İzmir Nasıl Kurtulur?” başlığı altında ortak bir akıl geliştirmeli.
Gönüllü bir platform oluşturulmalı, her ay düzenli toplantılar yapılarak somut projeler üretilmeli. Şehrin kalkınması için, sokaklarda gezen insanlardan, dükkânında satış yapmaya çalışan esnafa kadar herkesin sesine kulak verilmelidir.
Eğer gerçekten İzmir’e kıymet veriliyorsa, bu şehir gözlerimizin önünde eriyip gitmeden, güçlü ve yaratıcı çözümlerle kurtarılmalıdır. Yoksa İzmir kaybederse, sadece bir şehir değil, bir kültür, bir kimlik, bir tarih de kaybolacaktır. Ve belki de Kral da kaybedecektir!
YUSUF İNAN / YURTTA SULH CİHANDA SULH
Twitter : @Yusufinan2023
Instagram : yusufinan2023
Instagram : fondinan2016
Email : [email protected]
Web: www.yerelgundem.com