İmamoğlu'nun Yükseliş Hayali Yerini Düşüş Korkusuna Bıraktı

Ekrem İmamoğlu’nun siyasi yükselişi ve çöküş süreci, CHP içindeki liderlik krizi ve Özgür Özel’in stratejisi üzerinden değerlendirildi. İmamoğlu'nun yargı süreci iddiaları, CHP’nin geleceği için kritik bir dönemece işaret ediyor.

İmamoğlu'nun Yükseliş Hayali Yerini Düşüş Korkusuna Bıraktı

İmamoğlu'nun Yükseliş Hayali Yerini Düşüş Korkusuna Bıraktı

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

CHP’de Liderlik Krizi Derinleşiyor

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Ekrem İmamoğlu'nu partinin Cumhurbaşkanı adayı olarak pazarlama çabası, parti tabanında büyük soru işaretleri yaratıyor. Özel’in mitinglerde İmamoğlu’nu adeta “yarı kutsal” bir figür gibi anlatması, CHP içindeki bazı kesimlerde ciddi rahatsızlık yaratmış durumda.

Özgür Özel’in anlatımında İmamoğlu, adeta gökyüzünün katmanlarını görebilen, olağanüstü güçlerle donatılmış bir lider gibi tasvir ediliyor. Ancak CHP'nin uzun süredir hasta ettiği seçmeni, şimdi bu “sanal kahraman” figürüyle uyutmaya çalıştığı eleştirileri sıkça dile getiriliyor.

CHP’de Tasfiye ve Çöküş Süreci

CHP’nin bugünkü duruma gelmesinin arkasında yalnızca Özgür Özel yok. Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yıllardır süren kadro mühendisliğiyle partinin Atatürkçü ve ulusalcı köklerinden uzaklaştırıldığı, liberal, FETÖ ve HDP çizgisine yakın unsurlarla doldurulduğu eleştirileri tekrar gündeme geliyor.

Bu siyasi mühendisliğin sonunda ortaya çıkan tablo ise hem CHP’nin kurumsal kimliğini zedeledi, hem de kamuoyundaki güven algısını sarstı. Ekrem İmamoğlu gibi isimler, bu dönüşümün en sembolik sonuçlarından biri olarak değerlendiriliyor.

İmamoğlu’nun Politikası ve Riskli İlişkileri

Ekrem İmamoğlu’nun son yıllarda hizmet üretmek yerine, çeşitli sermaye grupları ve yabancı odaklarla kurduğu ilişkiler ön plana çıkıyor. Bu ilişkiler ağı sayesinde siyasal gücünü pekiştireceğini düşünen İmamoğlu’nun, büyük şirketlere aktardığı kaynaklar ve oluşturduğu medya fonları dikkat çekiyor.

Ancak güç nerede yoğunlaşırsa oraya yönelen bu çevrelerin, zor durumda kalındığında İmamoğlu’nu terk etmeleri, onu yalnız bıraktı. Kasaba siyaseti refleksiyle büyük bir güç oyunu oynayan İmamoğlu’nun, bu karmaşık yapıyı yönetemediği görülüyor.

Yargı Süreci Kapıda mı?

İmamoğlu'nun çevresindeki bazı iş insanlarının “itirafçı” konumuna geçmesi, hakkında açılabilecek soruşturmaların habercisi olarak yorumlanıyor. Yakın çevresi aracılığıyla bazı süreçlerden önceden haberdar olduğu yönündeki iddialar, yargıya güveni zedelese de hukuki sürecin hızla ilerleyeceğine işaret ediyor.

İmamoğlu’nun “Benim mahkûmiyetim hükümeti düşürür” türünden söylemleri, siyasi tecrübe ve öngörü açısından ciddi bir eksiklik olarak değerlendiriliyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi deneyimli bir liderin karşısında bu denli cesur ancak temelsiz çıkışlar, siyasi strateji açısından zaafiyet olarak görülüyor.

Özgür Özel’in Tavrı ve CHP’nin Geleceği

Özgür Özel’in mitinglerde kullandığı dil, partinin içinde bulunduğu açmazı da gözler önüne seriyor. İmamoğlu’na tam destek verirken, neredeyse onu “siyasal trans” halinde halkın önüne sürmesi, CHP’yi alternatifsizlik girdabına sokuyor.

Parti içindeki bazı isimlerin sessizliği, korku ve belirsizlik ortamının hâkim olduğunu gösteriyor. Ancak İmamoğlu’nun yaşadığı düşüş, sadece bireysel bir çöküş değil; CHP’nin bugün içine düştüğü sistemsel krizin bir dışavurumu olarak yorumlanıyor.

Tarihî Dönemeç ve Uçurumun Kıyısı

İmamoğlu’nun sonbaharda Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturma hayali, yerini şimdi olası bir iddianamenin açıklanıp açıklanmayacağı yönündeki endişelere bırakmış durumda. CHP’nin bu krizden nasıl çıkacağı ise belirsiz.

CHP’nin artık kendi içindeki çelişkileri ve liderlik sorununu çözmeden bir iktidar alternatifi olamayacağı açık. Dürüstlük, çalışkanlık, onur ve emek gibi kavramlarla yeniden bağ kurması gerekiyor.

Necip Fazıl Kısakürek’in şu sözü, bu siyasi tabloya ışık tutuyor:
“Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu?”

www.yerelgundem.com

Kaynak: Fuat Uğur / Tv100