Yarın Hakk'ın Divanına varınca, Süleyman'dan hakkın alır karınca!
"Türkiye, Türkler, Müslümanlar Tanrı'yı bu kadar kızdıracak ne yapmış olabilir?"
YUSUF İNAN YAZDI...
Yarın Hakk'ın Divanına varınca, Süleyman'dan hakkın alır karınca!
Kimse kul ve hayvan haklarını küçümsemesin. Kanuni Sultan Süleyman ile Hocası Ebussuud Efendi arasında geçen diyalog akıl ve vicdan sahipleri için müthiş bir örnektir.
Kanuni Sultan Süleyman, bir kağıda bir şeyler yazarak hocası Ebussuud Efendi'ye gönderdi. Kağıdın üst kısmında Kanuni'nin merhamet dolu sorusu yer alıyordu: "Meyve ağaçlarını sarınca karınca, Günah var mı karıncayı kırınca?"
Hocası Ebussuud Efendi ise sorunun altına şu sözleri eklemişti: "Yarın Hakk'ın Divanına varınca, Süleyman'dan hakkın alır karınca!"
*
Osmanlı'da Köpek Katliamı: Hayırsızada Vahşeti
İkinci Mahmud döneminde, İstanbul'da yaşanan köpeklerin toplu katliamı ve Hayırsızada'da yaşanan trajedi, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihindeki karanlık sayfalardan biridir. O dönemde, İstanbul'daki tüm köpekler toplanarak, hiçbir canlının yaşamadığı Hayırsızada denilen adaya sürgün edildi. Halk arasında bu olay büyük bir huzursuzluk ve endişe yarattı. İnsanlar, "Hayvanlara eziyet etmek uğursuzluk getirir, başımıza iş açılır, köpekleri orada bırakmayalım" diye uyardı. Ancak, bu uyarılar dikkate alınmadı ve köpekler adada kaderlerine terk edildi.
Kısa bir süre sonra, halkın korkuları gerçek oldu. Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa'nın ordusu, Kahire'den kalkarak Kütahya'ya kadar ilerledi. Mısır askerleri Bursa'ya kadar uzandıktan sonra geri döndüler. Bu askeri hareketler, Osmanlı İmparatorluğu'nun zayıflığını gözler önüne serdi ve halk arasında, köpek katliamının ardından Osmanlı'nın bir daha toparlanamadığına dair bir inanç yayıldı.
Bu trajik olay, halkın kolektif hafızasında derin izler bıraktı ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kaderinin bir dönüm noktası olarak anılmaya devam etti. Hayırsızada vahşeti, hayvan haklarının ihlali ve yönetim hatalarının nelere yol açabileceğini gösteren acı bir örnek olarak tarihe geçti.
*
Avustralya'da Kuraklık Nedeniyle 5.000 Yabani Deve Öldürüldü
Avustralya'nın güneyinde, uzun süredir devam eden kuraklık nedeniyle 5.000 yabani deve helikopterlerden tüfeklerle açılan ateşle öldürüldü. Bu sert önlem, bölgedeki su kaynaklarına ciddi şekilde zarar veren ve yerel toplulukların suya erişimini kısıtlayan deve nüfusunun kontrol altına alınması amacıyla alındı.
Öte yandan, Avustralya'nın farklı bölgelerinde aşırı yağmur ve sel baskınları da büyük felaketlere yol açtı. Şiddetli yağışlar, evlerin ve altyapının zarar görmesine, tarım arazilerinin su altında kalmasına ve binlerce insanın yerinden olmasına neden oldu. Kuraklık ve sel felaketleri arasındaki bu zıtlık, ilahi adalet değilse, nedir?
*
Amerika, Kasırgaların Ülkesi: Her Yıl Yeni Bir Felaket
Amerika Birleşik Devletleri, kasırgalarıyla ünlü bir ülke olarak, her yıl halkını yeni bir felaketle yüzleşmeye hazırlamak zorunda kalıyor. Özellikle Atlantik Okyanusu'na kıyısı olan bölgelerde yaşayan insanlar, kasırga sezonunda büyük bir belirsizlik ve tehlike içinde yaşıyor.
Her yıl meydana gelen kasırgalar, sadece fiziksel hasara yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda büyük bir ekonomik maliyet de getiriyor. Evler, iş yerleri ve tarım arazileri ciddi şekilde zarar görürken, milyonlarca dolar değerinde kayıplar yaşanıyor. Federal ve yerel hükümetler, kasırga sonrası toparlanma ve yeniden inşa sürecinde büyük çaba sarf ediyor.
Amerika halkı ve devleti kasırga felaketlerinin kul hakkından kaynaklanmış olma ihtimalini hiç düşündü mü?
*
Türkiye, Müslüman bir ülke.
Hz. Muhammed, kurbanlık hayvanları keserken, eziyet edilmemesi emrediyor.
Hz. Muhammed'in hayatında kul hakkı sadece insanlarla sınırlı değil. Hz. Muhammed, devesine eziyet eden, fazla yük yükleyen, ağacı, yeşili kesen sahabeleri bile ikaz ederken, milyonlarca köpeği öldürmek, İslam'ın ruhuna uygun olur mu?
*
Kul hakkına uymayanları, insanlara ve hayvanlara eziyet edenleri kötü bir son bekliyor!
"Eden bulur..."
Yakın tarihimizden bir kaç örnek:
Fethullah Gülen, kendi talebelerini "Karınca basmaz efendi" olarak tanıtıyordu. Ancak, bu "karınca basmaz efendiler" kul hakkına girip insanlara zulmetmeye başlamış, "Karınca basmaz efendileri"n adı, kumpaslarla, zulümle ve haksızlıklarla anılmaya başlamıştı.
Tüm dünyayı yönetmeye talip olan "Karınca basmaz efendiler", küresel bir "Karınca Basmaz Efendi İmparatorluğu" kurmuşlardı.
Kur'an-ı Kerim'de anlatıldığı gibi, Allah, 15 Temmuz 2016 gecesi," Karınca Basmaz Efendilerin" Küresel İmparatorluğu'nu yerle bir etti.
Pensilvanya'daki Fethullah Gülen'in yaşadığı malikane, dünyanın ilgi odağıydı. "Karınca Basmaz Efendiler", içlerinde birbirine düştü.
Fethullah Gülen, malikaneden ayrılarak bir meçhule doğru yola çıktı.
Kimse kul hakkını küçümsemesin.
"Karınca Basmaz Efendiler," Ukrayna'da 30-40 dolara adaklık ve kurbanlık canlı hayvan satışı yapan bir e-ticaret sitesini kendilerine rakip görünce, FETÖ iftirasıyla devlete operasyon yaptırarak siteyi kapattırmış ve adak-kurban pazarını kontrolleri altına almışlardı (2018).
Aradan dört yıl geçmeden, Rusya 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna'yı işgal etti ve "Karınca Basmaz Efendiler" don gömlek Ukrayna'dan kaçmak zorunda kaldı.
Bundan daha büyük ibret olabilir mi?
*
Cemaat ve Tarikatların Trajik Hikayeleri
Türkiye'deki cemaatler ve tarikatların şu anki durumu, akıl ve iz'an sahibi insanlar için ibret vericidir.
Görüyorsunuz, kimisi taciz ve tecavüzle anılıyor, kimisi birbirleriyle savaşıyor.
Saf ve duru cemaat ve tarikat felsefesi yerle bir oldu...
İnsanlık aç ve susuzluktan kırılırken, onlar gösterişli binalar inşa ettiler. Allah, o binaların içini boşalttı.
İşte Pensilvanya'daki FG'nin malikanesi!
Bir zamanlar bakanların, milletvekillerinin kuyruk olduğu o malikaneyi, Fethullah Gülen bile terk etti.
*
Başbuğ Türkeş'in Harmanı Dağılıyor!
Yüzlerce, binlerce Ülkücü Şehit'in mirasını taşıyan Alparslan Türkeş'in Ülkücü Hareketi, bugün Ülkü Ocakları Eski Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesiyle anılıyor.
Ülkücüler de birbirine düştü!
*
Bu hep kul hakkının ağır bedelidir!
Kul hakkına riayet etmemek, en güçlü olduğunuzu zannettiğiniz anda bile yıkılıp gidebilmenize sebep olabilir.
Bugün güçlü olduğunu düşünenler, masum insanları ezerek, güçsüzleri hor görerek, adliyelerde onları süründürerek, evleri yıkarak, ocakları söndürerek, çocukları annesiz ve babasız bırakarak sevinmemeli...
*
Mazlumun ahı, indirir şahı
Olsun be, aldırma yaradan yardır
Sanma ki, zalimin ettiği kardır
Mazlumun ahı, indirir şahı
Her şeyin bir vakti vardır
*
Merhamet!
Annem, ilkokulu bile bitiremeyen, şimdi 91 yaşında olan bir kadın. Çocukken bize söylediği bir söz var ki, hala kulaklarımda çınlıyor!
"Oğlum, dağda gez, bağda gez, merhameti elden bırakma!"
“İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez” (Buhârî, “Edeb”, 18) derken tüm insanlığı merhamete çağırmıştır. O (sas), Birbirinizden nefret etmeyin, Birbirinize haset etmeyin, Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olun! (Buhârî, Edeb, 62) öğüdünde bulunmuştur.
*
Maraş Depremi'nde Hatay'a gelen Japon arama kurtarma ekibinin sözlediği söz!
Hz. Muhammed'in izinde yürüyenler, insanlığa umut ve adalet ışığı olmalıydı. Ancak bugün, dünyanın dört bir yanında zulüm ve acılar içinde kıvranan milyonlarca insan varken, Müslümanlar sessiz kalmayı tercih ediyor gibi görünüyor.
Afrika'dan Gazze'ye, Sincan'dan Ukrayna'ya kadar insanlık adına yaşanan trajedilere karşı duyarsız kalan Müslümanlar, sadece seyirci gibi izliyorlar. Üstelik, kendi coğrafyamızda yaşanan sıkıntılara rağmen, bir de hayvanları öldürme planları yapmak gibi trajik bir durumla karşı karşıyayız.
Türkiye'nin huzuru sarsılmış durumda. Deprem uzmanları sürekli uyarılarda bulunurken, geçmişte yaşanan Maraş depreminde Japon kurtarma ekibinin ifadesi, derin bir ibret vesikası olarak karşımızda duruyor.
Japonlar, Hatay'a geldiklerinde yaşadıkları manzaraya inanamıyor ve soruyorlar: "Türkiye, Türkler, Müslümanlar Tanrı'yı bu kadar kızdıracak ne yapmış olabilir?"
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
E-Mail: [email protected]