Sleepy Girl fenomeni: Uykunun kadınlara anlattığı yeni bir şey olabilir mi?

TikTok'ta doğan “Sleepy Girl” fenomeni, kadınların üretkenlik baskısına karşı geliştirdiği sessiz bir direniş biçimi olabilir mi? Feminizm, özbakım ve sistem karşıtı yorgunluk arasında yeni bir uyanış...

Sleepy Girl  fenomeni: Uykunun kadınlara anlattığı yeni bir şey olabilir mi?

“Sleepy Girl” fenomeni: Uykunun kadınlara anlattığı yeni bir şey olabilir mi?

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Girlboss’tan “Girl-resting”e: Dinlenmek bir isyan olabilir mi?

Sosyal medyada TikTok üzerinden yayılan “Sleepy Girl” trendi, yalnızca uykuyu yücelten bir estetik akım değil. Aynı zamanda kadınların üretkenliğe dayalı sistemsel baskılara karşı kolektif bir yanıtı. Bu akım; vişne suyu, magnezyumlu içecekler, lavantalı mumlar ve sade uyku rutinleriyle görünse de, altında yatan mesaj çok daha güçlü: “Yorgunum ve bu yorgunluk bana ait değil.”

2010’larda kariyer odaklı bireysel başarıyı yücelten “girlboss” kültürü, çoğu zaman kadınları yapısal eşitsizlikleri göz ardı ederek daha fazla çalışmaya ve kendi tükenmişliklerinden utanmaya itiyordu. Sleepy Girl hareketi ise bu zorunlu motivasyon çağrısına karşı bir sınır çiziyor. Kadınlar, her zaman üretken, dinç ve motive olmak zorunda olmadıklarını yüksek sesle dile getiriyor.

Psikolojik yükler ve görünmeyen emek

Kadınların sadece fiziksel değil, duygusal anlamda da büyük yükler taşıdığı bilimsel araştırmalarla da sabit. Sosyal psikoloji ve toplumsal cinsiyet araştırmaları, kadınların özellikle ilişkilerde “duygusal düzenleyici” rol üstlenme eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, görünmeyen bir mesaiye işaret ediyor: başkalarının duygularını yönetme, empati gösterme, ortamı yumuşatma gibi sürekli bir dikkat hâli.

TikTok’ta yer alan “bugün hiçbir şey yapmadım ve yeterliydi” türündeki videolar bu duygusal yorgunluğu kolektif olarak görünür kılıyor. Sleepy Girl fenomeni, bu yönüyle bireysel tembellik değil, yapısal tükenmişliğe verilen toplu bir tepki olarak değerlendiriliyor.

Yan akımlar ve direnişin mizahi dili

Sleepy Girl yalnız değil. “Lazy Girl Job”, “Bed Rotting” ve “Bare Minimum Mondays” gibi diğer sosyal medya akımları da benzer bir anlayışı savunuyor: sistemin dayattığı tempoya ve başarı tanımına karşı dinlenme hakkını savunmak. Bu akımlar, özbakımı bir “lüks” değil, temel bir ihtiyaç ve politik eylem olarak konumlandırıyor.

Bu trendlerin ortak yönü, estetikle politik olanı birleştirmeleri. Kendine zaman ayırmak, ekranları kapatmak, hiçbir şey yapmamak gibi eylemler basit görünebilir; ancak bunlar ataerkil-kapitalist sistemin üretkenlik mitine doğrudan bir itiraz içeriyor.

Uyumak bir pasiflik değil, politik bir tavır

Toplumsal normlar kadın bedenine tarih boyunca “pasiflik” atfetti. Ancak Sleepy Girl hareketi, bu pasifliği sahiplenip tersine çeviriyor: pasif görünmenin altında aktif bir bilinç, planlı bir direniş ve sistemsel eleştiri yatıyor. Uyku, bu noktada bir kaçış değil; aksine, bedenin sınırlarını ve haklarını yeniden tanımlama biçimi.

“Black cat energy” söylemiyle özdeşleşen bu tavır; ketlerin tavrından ilham alıyor: görünmek istediklerinde varlar, istemediklerinde ise yoklar. Bu “görünmezliği” bir güç olarak kullanıyorlar. Kadınlar da bu sembolizmi kendi hayatlarına taşıyarak üretkenliğe dayalı değer ölçüsüne meydan okuyor.

Yeni bir feminist bilinç mi doğuyor?

Sleepy Girl hareketi, kadınların sadece üretmeleri, çalışmaları ve kendilerini kanıtlamaları gerektiği anlayışını yeniden sorguluyor. Audre Lorde’un “kendime bakmam bir savaş biçimi” sözünü referans alan bu yeni jenerasyon, kendini ihmal etmeme hakkını feminist bir hak olarak savunuyor.

Bu durum, modern feminizmin artık sadece kamusal alandaki haklar değil, aynı zamanda kişisel alanlarda da kadınların bedenleri üzerindeki kontrolü ve özbakım hakkını öncelediğini gösteriyor. Dinlenmek, geri çekilmek, görünmemek, eskisi gibi zayıflık olarak değil, bilinçli bir güç stratejisi olarak kabul görüyor.

Sonuç: Dinlenmek, modern çağın en radikal eylemi olabilir

Sleepy Girl hareketi, yalnızca viral bir trend değil, yapısal eşitsizliklere karşı sessiz ama etkili bir uyanış. Uyku, kendilik, beden ve sınır koyma üzerine feminist bir yeniden yazım olarak karşımızda duruyor. Kadınların “yavaşlama” hakkı, dijital çağda bile yüksek sesle duyuluyor.

www.yerelgundem.com