Siyasetçinin Ehlileştirilmesi: Cezayla Demokrasi Olur mu?

Soner Yalçın, siyasette cezalandırma kültürünü tarihsel ve güncel örneklerle irdeledi. Ümit Özdağ davası üzerinden siyasi ceza rejimini eleştiren Yalçın, demokrasi için kültürel dönüşüm çağrısı yaptı.

Siyasetçinin Ehlileştirilmesi: Cezayla Demokrasi Olur mu?

Siyasetçinin Ehlileştirilmesi: Cezayla Demokrasi Olur mu?

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Soner Yalçın’dan Sert Uyarı: Ceza Siyasetin Kaderi Değildir

Gazeteci-yazar Soner Yalçın, siyasetçilerin hukuki baskılarla etkisizleştirilmesine dikkat çeken yazısında, Türkiye'de siyasetin üzerindeki “cezalandırma kılıcının” hiç eksik olmadığını vurguladı. Yalçın, özellikle Ümit Özdağ’ın yargılandığı davaya işaret ederek, bu sürecin sadece bir dava olmadığını, bir demokrasi sınavı olduğunu yazdı.

Siyaset ve Suç Neden Birbirine Karıştırılıyor?

Yalçın’ın yazısında üzerinde durduğu temel tezlerden biri şu: Türkiye’de siyaset yapmak çoğu zaman cezalandırılma riski taşıyor. İktidarı hedefleyen her siyasi figür, bir şekilde cezai tehditlerle karşı karşıya kalabiliyor. Yalçın bu durumu, İslam fıkhındaki “siyasa” kavramının tarihsel kökenine dayandırıyor. Orta Çağ’dan günümüze uzanan bu anlayış, “düzeni korumak” gerekçesiyle siyasi iradenin bastırılmasını meşrulaştırıyor.

“Atı Ehlileştirmek”ten Lideri Hapse Götürmeye…

Yalçın, Arapça kökenli “siyasa” kelimesinin at terbiyesi anlamına gelen “seyislik”ten türediğini hatırlatarak, siyasetçinin “ehlileştirilmesi” anlayışının tarihsel sürekliliğini gözler önüne seriyor. Siyasi liderlerin sözleri farklı yorumlarla suç unsuru haline getiriliyor, muhalif duruşları ise ceza tehdidiyle bastırılıyor. Bu durumun yalnızca bugüne özgü olmadığını, Şefik Hüsnü’den Adnan Menderes’e, Erbakan’dan Erdoğan’a kadar birçok ismin siyasal ceza rejimiyle karşılaştığını vurguluyor.

Yalçın: İktidar Geçicidir, Demokrasi Kalıcı Olmalıdır

Yazının en vurucu bölümlerinden biri, “Hiçbir iktidar sonsuza kadar sürmez” tespiti. Yalçın, demokrasi kültürünün gelişmesi için farklı görüşlerin ifade özgürlüğünün korunması gerektiğini belirtiyor. “Politik alanı demir kafesle çevrelemek demokrasi değildir” diyen Yalçın, bu anlayışın siyasal sistemi hırpaladığını, toplumun sağduyusunu yitirmesine neden olduğunu ifade ediyor.

Ümit Özdağ Örneği: Tek Kişi Üzerinden Toplumsal Mesele

Yalçın’ın kaleme aldığı yazı, sadece Ümit Özdağ’ın yargılandığı davaya odaklanmıyor. Bu örnek, siyasi cezalandırmanın sistematik hale geldiği bir ortamda, muhalefetin kriminalize edilmesini simgeliyor. Yalçın’a göre, Demirtaş’tan İmamoğlu’na kadar birçok ismin karşılaştığı cezai süreçler, demokrasi adına ciddi tehditler oluşturuyor.

Demokrasi Kültürü Nasıl Gelişir?

Yalçın’a göre çözüm yalnızca yasal düzenlemelerde değil, esas olarak kültürel dönüşümde. Tekçi iktidar anlayışına karşı yurttaş hakları temelinde yükselen bilinçli ve eleştirel siyaset, kalıcı bir demokrasi için temel yapı taşı olmalı. Farklı fikirlere tahammül göstermeyen bir yapının, gerçek anlamda demokratik olamayacağını savunuyor.

Son olarak Yalçın, siyasetçilerin cezaevine gönderilmesinin Türkiye’ye yakışmadığını, siyasal rekabetin adalet zemininde sürdürülmesi gerektiğini belirtiyor: “Siyaset dünyasından cezayı kovun artık!”

www.yerelgundem.com