Şeytanın Sinsi Fısıltılarına Karşı İlahi Kalkan: Nâs Sûresi

Nâs Sûresi, görünmeyen tehlikelere karşı ilahi bir uyarı niteliğinde. Şeytanın vesvesesi, insan ve cin formunda gelen tehditler ve bu tehditlerden korunmanın yolları derinlemesine ele alınıyor.

Şeytanın Sinsi Fısıltılarına Karşı İlahi Kalkan: Nâs Sûresi

Şeytanın Sinsi Fısıltılarına Karşı İlahi Kalkan: Nâs Sûresi

BİLGE TABİRCİ / TÜRKİYE

Kur’an’ın Son Mesajı: İnsanlığın Kalbine Hitap

Kur’an-ı Kerim’in son sûresi olan Nâs Sûresi, yalnızca altı kısa ayetten oluşmasına rağmen insanlık için derin mesajlar barındırıyor. Bu sûrede, insanı içten içe saptırmaya çalışan görünmez bir düşmana karşı korunmanın yolları öğretiliyor. Peki, bu düşman kim? Nasıl hareket ediyor? Ve neden bu kadar tehlikeli?

Sinsi Tehlike: Vesvese ve Onun Kaynağı

Nâs Sûresi’nde adı açıkça geçmeyen ama sıfatlarıyla tanımlanan bir varlık var: Şeytan. Onun iki temel özelliği ön plana çıkarılıyor: Vesvese vermesi ve sinsice geri çekilmesi. Bu özellikler, kalplere gizlice şüphe, nefret, kibir, haset ve gaflet tohumları eken tehlikeli bir varlığı tarif ediyor. Arapça'da "vesvâs" sürekli fısıldayan anlamına gelirken, "hannâs" kelimesi ise zikir anında sinip uzaklaşan ama gaflet anında tekrar ortaya çıkan bir düşmanı ifade ediyor.

Kur’an, bu tehlikeyi bertaraf etmek için insanlara çok açık bir yol öneriyor: Allah’a sığınmak. Ancak bu sığınma, herhangi bir yalvarış değil. Rabb, Melik ve İlah gibi üç kutsal ismin ardı ardına zikredilmesi, bu korunmanın ne kadar güçlü ve kapsamlı olduğunu gösteriyor.

Şeytan Sadece Cinlerden mi?

Sanılanın aksine Kur’an’da şeytanlar sadece cinlerden değil, insanlardan da olabiliyor. En‘âm Suresi’nin 112. ayeti bu gerçeğe dikkat çekiyor: "Biz her peygamber için insan ve cin şeytanlarından düşmanlar kıldık." Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de, cinler gibi insanların da şeytanlaşabileceğini, kalpleri kararmış bireylerin de fitne ve vesvese yayabileceğini belirtmişti.

İslami kaynaklarda yer alan bir açıklamada, nefsi arzularına yenilen kişinin zamanla kalbinin karardığı, göğsünün daraldığı ve ahlakının bozulduğu belirtiliyor. Böyle biri artık sadece bedenen insan, mânen ise bir şeytan halini alabiliyor.

Vesveseden Korunmanın Yolları

Nâs Sûresi, bu görünmez saldırılara karşı nasıl korunabileceğimizi de öğretiyor. Birincisi, Allah’ı çokça anmak. Zikir, şeytanın yaklaşmasını engelliyor. İkincisi, Allah’a yönelmek ve sürekli dua etmek. Üçüncüsü ise sabır ve sebat göstererek şeytanın telkinlerine karşı direnmek.

Hz. Peygamber’in gece yatmadan önce yaptığı bir uygulama, bu korunmanın nasıl olması gerektiğini pratikte de gösteriyor. Hz. Aişe’nin aktardığına göre Resûlullah, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okuyup ellerine üfler, ardından tüm vücudunu sıvazlayarak kendini korumaya alırdı. Bu uygulama, şeytanın vesvesesinden korunmanın sadece zihinsel değil, fiziksel bir pratiğe de dönüşebileceğini gösteriyor.

İman Sağlığı, Dünya Sağlığından Daha Mühim

Felak Sûresi'nde insan bedenine yönelen dış tehditlerden bahsedilirken, Nâs Sûresi ruhun iç tehditlerine işaret eder. İlginçtir ki, Nâs Sûresi'nde tek bir tehditten bahsedilmesine rağmen Allah’ın üç farklı ismiyle sığınılması emredilir. Bu durum, ruh sağlığının korunmasının ne kadar hayati olduğunu vurguluyor. Dinin zarar görmesi, bedenin zarar görmesinden daha büyük bir tehdit olarak kabul ediliyor.

Kur’an’ın bu son mesajı, insanı içsel çöküşe karşı uyarıyor ve ona güçlü bir kalkan sunuyor. Modern çağın bilgi bombardımanı, dijital fısıltıları ve psikolojik baskıları düşünüldüğünde, Nâs Sûresi belki de hiç olmadığı kadar güncel ve gerekli.

www.bilgetabirci.com