Risale-i Nur'da Belagat: Ahir Zamanın En Büyük Kudreti
#RisaleiNur #Belagat #AhirZaman #HitabetSanatı #KuraniBelagat #Bediüzzaman #İslamveİlim #Diplomasi #BilimveTeknoloji

Risale-i Nur'da Belagat: Ahir Zamanın En Büyük Kudreti
Belagat ve İlim: Ahir Zamanın Hakikati
BİLGE TABİRCİ / TÜRKİYE
Risale-i Nur, ilmin ve fennin insanlık üzerindeki etkisini ve belagatın ahir zamanda en kıymetli değerlerden biri olacağını vurgulayan önemli eserlerden biridir. Bediüzzaman Said Nursî’ye göre, kıyamet alametleri arasında gösterilen ilmin artışı, insanların düşünce ve iletişim yeteneklerini büyük ölçüde geliştirecektir. Kur’an-ı Kerim’in mucizevî yönlerinden biri de, ilmin ve fennin ilerleyerek hükümran bir güç haline geleceğini haber vermesidir.
Bediüzzaman, Kur’an’ın geleceğe dair işaretlerini açıklarken şu ifadeleri kullanır:
“Elbette nev-i beşer, ahir vakitte ulûm ve fünuna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise, ilmin eline geçecektir.”
Bu ifade, gelecekte insanların tamamen bilim ve teknolojiye dayanacağını ve yönetim mekanizmalarının bilgiye dayalı bir hâl alacağını ortaya koymaktadır. Öyle ki, siyaset, ekonomi ve diplomasi gibi alanlarda dahi en büyük güç, bilginin kullanımı ve doğru ifade edilmesiyle sağlanacaktır.
Belagatın En Yüksek Mertebeye Ulaşması
Belagat, bir düşünceyi en etkileyici ve en açık şekilde ifade etme sanatıdır. Kur’an-ı Kerim’in belagatı, tarihteki en üstün hitabet sanatlarından biri olarak kabul edilir. Bediüzzaman, Kur’an’ın belagatına dikkat çekerek, ahir zamanda belagatın en merğub (değerli ve talep edilen) bir hâl alacağını belirtmektedir:
“Ulûm ve fünûnun en parlağı olan belagat ve cezâlet, bütün envâıyla ahir zamanda en merğub bir suret alacaktır. Hatta insanlar, kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icra ettirmek için, en keskin silahını cezâlet-i beyandan ve en mukavemet-suz kuvvetini belâgat-ı edadan alacaktır.”
Bu ifade, gelecekte belagatın ve etkili konuşmanın en güçlü silah haline geleceğini göstermektedir. Zira belagat, sadece kelime oyunlarından ibaret bir sanat değildir. İnsanları ikna etmek, hakikati savunmak ve adaleti tesis etmek için en önemli vasıtadır.
Bilim, Teknoloji ve Belagat: Üçlü Güç Dengesi
Ahir zamanda bilim ve teknoloji her alanda hâkim güç olacaktır. Ancak bu ilerleme, belagatın da aynı oranda gelişmesini gerektirecektir. Bilimsel keşifler ve teknolojik yenilikler, onları ifade edebilecek ve toplumlara benimsetebilecek bir hitabet gücüne ihtiyaç duyar. Bu nedenle, belagat sadece siyasi arenada değil, akademik dünyada, sanatta ve teknolojik yeniliklerin tanıtımında da vazgeçilmez bir rol oynayacaktır.
Bediüzzaman’ın şu tespiti, günümüz dünyasını anlamak açısından büyük bir önem taşımaktadır:
“Ey insan! Şu kâinattan maksad-ı âlâ, tezahür-ü Rububiyete karşı, ubûdiyet-i külliye-i insaniyedir. Ve insanın gaye-i aksâsı, o ubûdiyete ulûm ve kemâlâtla yetişmektir.”
Buradan anlaşılıyor ki, ilim ve fen gelişirken, insanın hakikate ulaşma ve ubudiyetini artırma sorumluluğu da artmaktadır. Bu noktada, belagat insanlara doğruyu anlatma ve hakikati yayma aracı olarak en büyük önemi taşımaktadır.
Mistisizm ve Belagat: İlahi Hitabetin Yansımaları
Risale-i Nur’un mistik boyutu, belagat ile doğrudan ilişkilidir. Kur’an’ın belagatı, insan ruhuna hitap eden en etkili ilahi kelamdır. Bu nedenle, insanın hakikatle olan ilişkisi, kelimelerle olan bağıyla şekillenir. İnsanın kalbine tesir eden bir hitabet, onun düşünce dünyasını da şekillendirir.
Bediüzzaman’a göre, belagat sadece dünyevî bir değer değil, aynı zamanda uhrevî bir gerçekliktir. Ahir zamanda ilahi kelamın ve Kur’anî hakikatlerin daha fazla insan tarafından anlaşılması için belagat en önemli araç olacaktır.
Kur’an’ın belagatı, yalnızca Arapça dil kurallarına uygunluk açısından değil, aynı zamanda insan psikolojisine ve evrensel akla hitap etmesi açısından da büyük bir mucizedir. Bu bağlamda, belagat yalnızca dünyevî bir hitabet sanatı değil, aynı zamanda ilahi bir tecellidir.
Sonuç: Ahir Zamanın Belagat Çağı
Risale-i Nur’un işaret ettiği gibi, ahir zamanda bilim, teknoloji ve belagat en büyük güç unsurları olacaktır. İnsanlar fikirlerini kabul ettirmek ve dünyayı şekillendirmek için kelimeleri en etkili şekilde kullanma yoluna gideceklerdir. Günümüzde diplomasi, medya, akademi ve siyaset gibi alanlarda belagatın önemi giderek artmaktadır. Ancak belagat yalnızca dünyevî bir araç değil, aynı zamanda hakikatin savunulmasında ilahi bir lütuftur.
Kur’an’ın belagatı ve Risale-i Nur’un hikmetli anlatımları, insanlara bu büyük gücü nasıl kullanacaklarını öğretmektedir. Dolayısıyla, ahir zamanda hakikat ve adaletin en güçlü savunucuları, belagati en iyi kullananlar olacaktır.
Bediüzzaman’ın vurguladığı gibi, “Kur’ân’ın ekser ayetleri, her biri birer hazine-i kemâlâtın anahtarı ve birer define-i ilmin miftahıdır.” Ahir zamanın belagat çağında, bu anahtarları en iyi şekilde kullanmak, hem dünyevî hem uhrevî saadetin kapısını açacaktır.