Kaderin Oyunu mu, Su Testisi Su Yolunda mı Kırılır?
Masumların ahı arşı deler!
YUSUF İNAN YAZDI...
Kaderin Oyunu mu, Su Testisi Su Yolunda mı Kırılır?
Türkiye, 30 Aralık 2022 tarihinde eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara'nın Çukurambar semtinde, cuma namazı çıkışında uğradığı suikastla sarsıldı. Bu cinayet, sadece bir adamın ölümü değil, aynı zamanda ülkenin siyasi arenasında derin yankılar uyandıran bir olaydı. Ak Parti ve MHP ittifakının en güçlü olduğu bir dönemde gerçekleşen bu suikast, tüm Türkiye'yi derin bir şok ve kederle baş başa bıraktı.
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, bu trajik olayın ardından sessizliğini bozarak, eşinin ölümünden MHP içindeki bazı üst düzey isimleri sorumlu tuttu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la gerçekleştirdiği görüşmede, çocuklarının yaşadığı korkuyu dile getiren Ayşe Ateş, bu süreçte kendisinin de ölüm tehditleri aldığını açıkladı. Sinan Ateş’in öldürülmesi, sadece ailesini değil, 85 milyon Türk Milletinin yüreğini yaktı.
Türkiye’de Ülkü Ocakları başkanları, her zaman efsanevi bir statüye sahip olmuşlardır. Onların torbacılar tarafından öldürülmesi ihtimali bile toplumda infial uyandırken, Sinan Ateş’e düzenlenen suikastın, MHP ve Ülkü Ocakları içinden gelmesi kabul edilemez bir durumu gözler önüne serdi. Ayşe Ateş'in “Dost bildiklerimiz düşman, düşman bildiklerimiz dost oldu” sözleri, bu trajedinin derinliğini ve ihanetin acısını en net şekilde ortaya koyuyor.
Davanın 30 Eylül 2024 tarihinde görülecek duruşması, bu cinayetin sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir boyutu olduğuna dair iddiaları da gündeme getiriyor. Dava sürecinin nasıl sonuçlanacağı belirsizliğini korurken, Ayşe Ateş’in medyada yaptığı açıklamalar, adalet arayışının ne kadar zor ve acı verici olabileceğini gözler önüne seriyor.
Ayşe Ateş'in, Sinan Ateş’in Ülkü Ocakları başkanı olduğu dönemde gazetecileri dövdürdüğünü ve bu yüzden aralarında tartışmalar yaşandığını itiraf etmesi, olayın boyutlarını daha da karmaşık hale getiriyor. Sinan Ateş’in, genel merkezden gelen talimatlarla bu eylemleri gerçekleştirdiğini söylemesi, ülkenin adalet sistemi üzerinde ne tür baskıların olduğunu düşündürüyor.
Sinan Ateş'in liste hazırlayıp, insanların ‘fetöcü’ olup olmadığını belirlediği iddiaları, Türkiye’nin hukuk devleti anlayışını derinden sarsan bir gerçekliği ortaya koyuyor. Bu tür olayların, FETÖ borsaları ve masum insanların suçlanması gibi kabul edilemez sonuçlara yol açması, Türk milletini derin bir üzüntüye ve hayal kırıklığına sürüklüyor.
Sinan Ateş’in öldürülmesi, her şeyden önce bir ibret vesikasıdır. Bir Ülkü Ocakları Başkanı, hiçbir koşulda masum insanlara zulmedemez, yargı adına karar veremez. Bu olay, ilahi adaletin tecellisi olarak değerlendirilmeli ve toplumun her kesimi tarafından dikkatle incelenmelidir. Masumların ahı arşı deler, derler; bu olay da göstermektedir ki, adalet er ya da geç yerini bulur.
Ayşe Ateş ve ailesinin yaşadığı acıyı derinden paylaşıyorum. Ancak, başkalarının hayatlarını karartırsanız, başkalarının çocuklarını babasız bırakır ve adaleti baskı ile engellemeye çalışırsanız, ilahi adaletin size de aynı şekilde döneceğini unutmamak gerekir.
Su testisi su yolunda kırılır mı, kaderin oyunu mu dersiniz, ne derseniz deyin; bu olay, hepimize büyük bir ders olmalı. Sinan Ateş cinayeti, Türkiye’nin adalet arayışında ne kadar yol alması gerektiğini bir kez daha acı bir şekilde hatırlatıyor.
Mağrur Olma Gılgamış, senden büyük ölüm var...
Mağrur olma padişahım senden büyük Allah (CC) var!
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM
Twitter: @Yusufinan2023
İnstagram: yusufinan2023
İnstagram: fondinan2016
E-Mail: [email protected]