İnsanlık Krizde: Savaşlar, Felaketler ve Çıkış Yolu Üzerine Bir Analiz
Dünya savaşların ve felaketlerin gölgesinde büyük bir kriz yaşıyor. Bediüzzaman Said Nursi’nin Hazreti Yunus kıssası üzerinden sunduğu analiz, insanlık için bir çıkış yolu sunabilir mi?

İnsanlık Krizde: Savaşlar, Felaketler ve Çıkış Yolu Üzerine Bir Analiz
BİLGE TABİRCİ / TÜRKİYE
Dünya, tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. İsrail’in Gazze ve Filistin’e yönelik saldırıları şehirleri harabeye çevirirken, Suriye’de yıllardır süren iç savaş insanlık dramına dönüştü. Ukrayna, Rusya’nın işgaliyle üçüncü yılına girerken, harabeye dönen kentler ve milyonlarca mülteciyle bir felaketin gölgesinde yaşıyor. Küresel çapta tırmanan savaşlar, insanlığı yeni bir kaosun eşiğine getirirken, çevresel felaketler de dünyayı tehdit ediyor.
Peki, insanlık bu krizlerden nasıl çıkabilir? Bediüzzaman Said Nursi’nin Birinci Lem’a’da Hazreti Yunus kıssasından çıkardığı ders, günümüz savaş ve felaket ortamında insanlık için bir yol haritası olabilir mi?
Dünya Savaşların ve Felaketlerin Gölgesinde
- yüzyıl, savaşların ve insani krizlerin giderek tırmandığı bir dönem olarak kayda geçiyor.
- İsrail-Gazze Savaşı: İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, binlerce çocuğun, kadının ve sivilin hayatını kaybetmesine neden oldu. Gazze’deki şehirler enkaza döndü, hastaneler, okullar ve altyapı yerle bir oldu.
- Suriye İç Savaşı: On yılı aşkın süredir devam eden bu savaş, milyonlarca insanı yerinden etti. Şehirler harabeye döndü, insani kriz boyutları giderek büyüdü.
- Rusya-Ukrayna Savaşı: Üç yılı geride bırakan savaşta milyonlarca insan öldü, Ukrayna’nın birçok kenti Gazze gibi yerle bir oldu. Milyonlarca mülteci Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldı.
- Çevresel Felaketler: Savaşların yanı sıra küresel iklim krizi, doğal afetler ve çevre kirliliği de insanlık için büyük bir tehdit oluşturuyor. Orman yangınları, seller, kuraklık ve gıda krizleri dünyayı sarsıyor.
Bediüzzaman Said Nursi’nin perspektifinden bakıldığında, bu savaşlar ve felaketler insanlığın adeta modern bir Hazreti Yunus kıssası yaşadığına işaret ediyor.
Hazreti Yunus’un Kıssasından Günümüze Dersler
Bediüzzaman, Birinci Lem’a'da Hazreti Yunus kıssasını analiz ederken, onun yaşadığı sıkıntıların bir tür tefekkür, dua ve tevhid bilinciyle aşıldığını vurgular. Hazreti Yunus’un balığın karnında, denizin karanlıklarında, hiçbir maddi çıkış yolu olmadan yalnızca Allah’a yönelmesi, insanın en umutsuz anlarda bile sığınabileceği tek makamın ilahi rahmet olduğunu gösterir.
Günümüz dünyasında, savaşların ve krizlerin ortasında kalan insanlık da benzer bir çıkmazda. Bugün, dünya milletleri de gece gibi karanlık olan bir istikbalin eşiğinde. Teknolojik gelişmelere rağmen insanlık, buhranların içinden çıkamıyor. Tıpkı Hazreti Yunus’un balığın karnında olduğu gibi, savaşların ve felaketlerin ortasında kalan milyonlarca insan da çıkış yolu arıyor.
Bediüzzaman’ın bu kıssadan çıkardığı ana mesaj şudur: İnsan, sebeplere bel bağlayarak değil, hakiki kurtuluşu Allah’a yönelmekte ve O’nun adaletine sarılmakta bulabilir. Hazreti Yunus’un duası, bir çıkış noktası olarak sunulur:
"Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum." (Enbiyâ Suresi, 21:87)
Bu ayet, insanın kendi hatalarıyla yüzleşmesi, tevbe etmesi ve içsel bir dönüşüm yaşaması gerektiğini vurgular.
Savaş ve Felaketlerin Gölgesinde Kurtuluş Mümkün mü?
Günümüz dünyasında yaşanan savaşların ve felaketlerin temelinde adaletsizlik, güç hırsı ve insan hakları ihlalleri yatıyor. Ancak savaşları ve krizleri çözmek için sadece askeri ve ekonomik çözümler yeterli olmuyor. Tarih, zorbalıkla sürdürülen düzenlerin er ya da geç çöktüğünü gösteriyor.
İnsanlık için çıkış yolu:
- Adalet ve Hakkaniyet: Savaşın getirdiği yıkımları önlemek için uluslararası toplum, adil ve tarafsız çözümler üretmeli. Zulme karşı duranlar, adalet ilkesini esas almalı.
- Manevi ve Ahlaki Değerlerin Güçlendirilmesi: Bediüzzaman’a göre, savaşları önlemenin en temel yolu insanlığın maneviyatını güçlendirmesidir. Çünkü ahlaki çöküş, savaşları ve yıkımları kaçınılmaz kılar.
- İnsan Odaklı Politikalar: Küresel güç dengeleri ve ekonomik çıkarlar yerine, insani değerleri esas alan politikalar uygulanmalı. Milyonlarca insanın hayatını etkileyen krizlere çözüm bulunmalı.
- Tevhid Bilinci ve Dua: Yunus Peygamber’in duası, çıkış yolu olmayan bir durumdan kurtuluşu simgeler. İnsanlık da, savaşların ve krizlerin ortasında ilahi adalete sığınmalı ve iyiliği yayma gayretinde olmalıdır.
Sonuç: İnsanlık İçin Yeni Bir Başlangıç Mümkün mü?
Bediüzzaman Said Nursi’nin bakış açısıyla değerlendirildiğinde, insanlık için kurtuluşun ilk adımı, hata ve zulümle yüzleşmek ve ardından tevbe ve adaleti esas almak olmalıdır. Tarih boyunca, güç ve zorbalıkla ayakta kalan hiçbir düzenin kalıcı olmadığı görülmüştür.
Bugün dünyada milyonlarca insan savaşların, zulmün ve çevresel felaketlerin gölgesinde yaşam mücadelesi verirken, çıkış yolu ancak adalet, tevhit bilinci ve insani değerlere dönüşle mümkün olabilir. Tıpkı Hazreti Yunus’un karanlıktan aydınlığa çıkışı gibi, insanlık da bu krizlerden ders çıkararak yeni bir başlangıç yapabilir mi?
Bu sorunun cevabı, bireysel ve toplumsal düzeyde atılacak adımlara bağlıdır.