“DÜZKÖY VE ARAKLI’DA YAŞANACAK BİR DOĞA KATLİAMINA ASLA İZİN VERMEYİZ!”
TBMM BAŞKANLIK DİVANI ÜYESİ, CHP TRABZON MİLLETVEKİLİ SİBEL SUİÇMEZ
TBMM BAŞKANLIK DİVANI ÜYESİ, CHP TRABZON MİLLETVEKİLİ SİBEL SUİÇMEZ: “DÜZKÖY VE ARAKLI’DA YAŞANACAK BİR DOĞA KATLİAMINA ASLA İZİN VERMEYİZ!”
CHP Trabzon Milletvekili Av. Sibel Suiçmez Meclis Genel Kurulunda "Koza Altın işletmelerinin Trabzon Düzköy Honefter'de yeni maden ocağı açmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na yaptığı başvuru hakkında konuştu.
Kürsüye yöresel kıyafetler ve sırtında sepet ile çıkan Sibel Suiçmez, Karadeniz’de yaylaların maden işletmecilerinin ‘saldırısı’ altında bulunma riskiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti.
CHP Trabzon Milletvekili Suiçmez, Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada;
“Bugün, yine bir maden faciası gelişimiyle karşınızda bulunmaktayız. Konu ne? Konu yasal düzenlemeler sayesinde bugün her yaylamız, her meramız maden işletmecilerinin saldırısı altında bulunma riskiyle karşı karşıyadır.
Bugün Karadeniz'in birçok yaylası, merası, maalesef, maden aramacılarının eline terk edilmiş durumdadır. Nitekim karşımıza yine Koza Altın İşletmeleri çıkmıştır. Şimdi, Düzköy ilçemizde, Araklı ilçemizde yaylalarımıza saldırı yapmaktadırlar. Proje tanıtım dosyasında her şey yazılmış yani çıkaracakları madenin yaratacağı her şey yazılmış ya da bertarafın kurallarının her şeyi yazılmış ama bir yaylanın, bir meranın, o yörenin kültürüne, hayvancılığına, su kaynaklarına yaptığı olumsuz etkilerin hiçbiri yazılmamış.
Yaylada inek olur, buzağı olur, koşturan çocuklar olur, örgü ören yaşlı yaylacılar olur ama madenciler olmaz, olamaz. Orman ve meraların su üretim döngüsü dağın en başında sulara karışmışken patlata patlata yapacakları bu maden çıkarma sayesinde sular kirlenecek, etraf toz duman olacak, kaldırılacak o toprak örtüsü sayesinde ise her yer çamur içinde olacaktır. Yaylada elbette sis olur, sisin dumanı olur ama maden patlatmasının sisi olmaz, olamaz; dumanı olmaz, olamaz.” ifadelerini kullandı.
Yaptığı konuşmada maden aramalarının bölgedeki tarım, hayvancılık, turizm gibi sektörlere olumsuz etkilerine vurgu yapan Suiçmez, raporlarda bu olumsuz etkilerin görmezden gelindiğini ifade etti.
“Rapora bakarsanız, burada hiçbir şey yok; hâlbuki kadim Honefter yayla şenliklerimiz var, her yıl yurt içi ve yurt dışından binlerce kişi buraya gelir ve burada yayla şenlikleri yapılır; hayvancılığımız var, bu yaylalarda, meralarda hayvanlarımız otlar ve oradan alınan ürünler satılarak bu ülkenin Cumhurbaşkanlığını, Başbakanlığını yapmış evlatlar yetişir; burada vargit çiçeklerimiz var, gördüğünüz gibi ve bunların hiçbiri maalesef bu raporda yok.
Bu maden aramasıyla birlikte gerçekten o bölgede turizm ölecek, tarım ölecek, hayvancılık ölecek ve Trabzon merkez dâhil olmak üzere, Akçaabat, Düzköy, Vakfıkebir ilçelerinin su kaynakları zedelenecek, olumsuz etkilenecek ve sağlıklı su ihtiyacı giderilmemiş olacaktır. Bölgemizde hızla gelişen turizm bu sayede yok edilecektir.”
Suiçmez, bölgede yapılan turistik etkinliklerin ve doğal güzelliklerin maden aramaları nedeniyle yok olacağına dikkat çekti.
“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Bir yandan, her tarafı turizme açmaya çalışıyoruz, bir yandan da Çal Mağarası, Şahinkaya, Haçka Yaylası, Alazlı Yaylası, Honefter, Beypınarı hattında yer alan yaylalarımızdaki turizmi öldürecek bir maden aramasına neden oluyoruz. Burada yamaç paraşütü bizzat KTÜ tarafından yapılmaktadır, bunlar ortadan kalkacaktır. Haçka'da dinî turizm yapılmaktadır, Haçkalı Camimiz ve yerleşkeleri orada bulunmaktadır; bunlardan da en kötü şekilde yöre etkilenecektir.
Dolayısıyla Düzköy ilçesi, Araklı ilçesi, Maçka ilçesi ve Trabzon halkı ayaktadır. Asla buna izin vermeyeceğiz. “
Suiçmez, konuşmasını maden aramalarına karşı çıkan vatandaşların kararlılığına vurgu yaparak tamamladı.
“Trabzon'da Karadeniz kadını bu sepette bazen lahanasını, bazen çayını, bazen fındığını taşır, bazen umutlarını taşır ama en çok da vatan toprağını taşır. Bulduğu her vatan toprağına bir şey eker, yetiştirir. O nedenle, diyoruz ki: Nasıl Yeşil Yol’a karşı çıkan Havva anamız varsa Trabzon'da da, Düzköy’de de, Araklı’da da, Maçka'da da binlerce Emine anamız, Ayşe anamız var. Onlar aynen onun dediği gibi ‘Devlet kim? Devlet benim’ diyecekler ve bu maden aramasına, doğa katliamına asla izin vermeyecekler.”