Dini Metinlere Sansür Yasası Türkiye'yi Nereye Götürüyor?

Türkiye'de Meclis'ten geçen yeni yasa ile Kur’an-ı Kerim mealleri ve tefsirlerine yönelik sansür tartışma konusu oldu. Bu düzenlemenin ifade özgürlüğü üzerindeki etkileri detaylı biçimde inceleniyor.

Dini Metinlere Sansür Yasası Türkiye'yi Nereye Götürüyor?

Dini Metinlere Sansür Yasası Türkiye'yi Nereye Götürüyor?

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Meclis’ten Geçen Yeni Düzenleme Ne Anlama Geliyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen ve kamuoyunda geniş yankı uyandıran yeni yasa ile Kur’an-ı Kerim meallerine ve tefsirlerine getirilen sınırlamalar dikkat çekiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın “uygun bulmadığı” eserlerin toplatılması ve imha edilmesi gibi yaptırımlar, ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı açısından tartışma yaratıyor. Bu tür yasaklamalar, sadece dinî metinlerin kontrolü değil, aynı zamanda kültürel çeşitliliğin tehdit altında olduğunu da gösteriyor.

Türkiye Yeni Bir Yasakçı Kulvarda mı?

Dünyada kitap yasaklama uygulamaları genellikle otoriter rejimlerle ilişkilendirilir. Çin, İran, Suudi Arabistan, Kuzey Kore ve Rusya gibi ülkelerde fikir özgürlüğü ağır sansür politikalarıyla sınırlanırken, Türkiye'nin bu listeye dahil olma ihtimali sivil toplum, akademi ve medya çevrelerinde ciddi endişe yaratıyor. Yeni yasa, Türkiye’yi bu anlamda uluslararası düzeyde daha eleştirilebilir bir konuma taşıyabilir.

Sansür Dijital Çağda Ne Kadar Etkili?

Yetkililerin yasa kapsamında basılı eserleri toplatması teknik olarak mümkün olsa da dijital dünyadaki içerikleri tamamen kontrol altına almak çok daha karmaşık bir süreç. VPN, proxy, mirror siteler gibi yöntemlerle bu tür engellemeler kolayca aşılabiliyor. İnternete biraz hâkim olan herhangi bir kullanıcı bile erişim kısıtlamalarını rahatlıkla aşabilecek durumda. Bu da, alınan önlemlerin pratikte ne kadar uygulanabilir olduğu sorusunu gündeme getiriyor.

Yapay Zekâ Bile Uyarıyor: Bu Bir Geri Adım Olabilir

Kamuoyunda tartışmalara neden olan bu yasa kapsamında, bazı kullanıcılar ChatGPT gibi yapay zekâ platformlarından da görüş almaya başladı. Yapay zekâ sistemlerinin verdiği cevaplar da dikkat çekici. ChatGPT’nin konuya ilişkin yorumlarında “dini metinlerin sansürlenmesi, yalnızca inanç özgürlüğünü değil, aynı zamanda kültürel ve entelektüel çeşitliliği de tehdit eder” ifadesi yer aldı. Bu görüşler, sadece bireylerin değil, teknolojik araçların bile bu düzenlemeleri özgürlük karşıtı bir hamle olarak algıladığını gösteriyor.

Asıl Sorulması Gereken Soru: Bu Yasaları Kim Yaptırıyor?

Söz konusu düzenlemenin Meclis’ten geçirilmesinde siyasi iradenin etkisi açık olmakla birlikte, daha derin bir soru da gündeme geliyor: Bu adımların arkasında kim(ler) var? Dinî metinlerin belli kurumların tekeline bırakılması, düşünce çeşitliliğini kısıtlamakla kalmıyor; toplumsal uzlaşıyı da zedeliyor. Mevcut yasa, sadece dini değil, siyasi ve toplumsal ifadeleri de doğrudan etkileyebilecek potansiyelde.

Toplumun Tepkisi ve Geleceğe Yönelik Kaygılar

Yasanın uygulanmaya başlamasıyla birlikte toplatılan eserlerin akıbeti konusunda kamuoyuna açık bilgi verilmesi bekleniyor. Kitapların imha edilmesi, 1930’lar Almanyası’nı hatırlatan karanlık bir dönemin izlerini çağrıştırıyor. Özellikle akademik çevreler ve yayınevleri bu uygulamaların Türkiye'de düşünce ve ifade özgürlüğünü körelteceği görüşünde.

Sonuç: Kitaplar Yakılacak mı, Yoksa Daha Çok Okunacak mı?

Bu yasanın toplumsal karşılığı yalnızca hukuki değil; ahlaki ve kültürel sonuçlar da doğuracak. Kitap yasaklamanın, tarihte hiçbir zaman düşünceleri durdurmaya yetmediği ortada. Aksine, yasaklanan eserler genellikle daha fazla dikkat çeker ve okunur hale gelir. Türkiye'nin ifade özgürlüğü karnesinin daha da zedelenmemesi için, bu tür düzenlemelerin toplumsal uzlaşı çerçevesinde yeniden ele alınması şart.

www.yerelgundem.com


Kaynak: Fehmi Koru / Karar