Beşizlerin Trajik Hikayesi: Anne ve Babaları Gerçekten Terörist mi?
Adil Yargılanma Hakkı ve Hukuk Devleti
Editor1
Beşizlerin Trajik Hikayesi: Anne ve Babaları Gerçekten Terörist mi?
YEREL GÜNDEM / İZMİR
Mustafa Yeneroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, cezaevinde bulunan Nurcan ve Abdülkadir Arslan çiftinin çocuklarıyla ilgili yürek burkan bir gerçeği gözler önüne serdi. Aylardır haksız yere cezaevinde tutulan Arslan çifti, altı çocuklarını geride bırakarak özgürlüklerinden mahrum kaldı. Çocuklar ise dayılarının yanında çaresizce anne ve babalarına kavuşmayı bekliyor.
Yeneroğlu’nun paylaşımında belirttiği gibi, bu küçük yaşlarında cezaevindeki anne ve babalarının özlemini çekmeye mahkum bırakılan çocukların yaşadığı acı, yalnızca bir ailenin değil, Türkiye'deki on binlerce ailenin hikayesinin de özeti niteliğinde.
Adil Yargılanma Hakkı ve Hukuk Devleti
Mustafa Yeneroğlu, paylaşımında, Nurcan ve Abdülkadir Arslan çiftinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ve temel hak ve özgürlüklerin göz ardı edildiğini vurguladı. Silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasıyla yargılanan Arslan çifti, ne yazık ki Türkiye’nin tekrar hukuk devleti yoluna dönmesinin önündeki en büyük engellerden biri olan bu haksız yargılamaların kurbanı oldu.
Yeneroğlu, Arslan çiftinin bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını ve benzer durumda olan herkes için adil bir yargılama süreci işletilmesini diledi. Ayrıca, Meclis'in yeni yasama yılında KHK meselesi ve silahlı terör örgütü yargılamalarının öncelikli gündem olması gerektiğini vurguladı. Bu dramların sona ermesi, hem vicdanen hem de hukuken zorunluluk arz ediyor.
Bir Ailenin Hikayesi, On Binlercesinin Özeti
Yeneroğlu, paylaşımını şu sözlerle noktaladı: “Dünya tatlısı bu altı çocuğun anne-babalarının dosyalarına ilişkin değerlendirmemi, benzer tüm acılara ayna tutması amacıyla paylaşıyorum.”
Yeneroğlu’nun bu paylaşımı, Türkiye’deki adalet sistemine ve yargılamalara dair derin bir sorgulama yapılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Adaletin yerini bulması ve bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması için toplum olarak daha fazla sorumluluk almak zorundayız.
