Fidan'dan Avrupa'ya "siyasallaşan davalar" eleştirisi

Fidan'a sorular ve eleştiriler 

Fidan'dan Avrupa'ya "siyasallaşan davalar" eleştirisi

Fidan'dan Avrupa'ya "siyasallaşan davalar" eleştirisi

Dışişleri Bakanlığı bütçesi TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Fidan, milletvekillerinin sorularına yanıt verirken AİHM'deki bazı davaların "siyasallaştırıldığını" savundu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Avrupa ülkelerini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdindeki bazı davaları "siyasallaştırmakla" eleştirerek yetkililerle yaptığı görüşmelerde “Siz bu davaları siyasallaştırırsanız, hukukun dışına çıkarsanız, buradan aldığınız yanıt da buradan olur. Bunu niye yadırgıyorsunuz?’” mesajını ilettiğini belirtti. 

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2024 bütçesini sunan Fidan, milletvekillerinin eleştiri ve sorularına bütçe kabul edilmeden önce yanıt verdi. 

Milletvekillerinin AİHM'ne giden davalar ve Türkiye'nin Avrupa Konseyi’ndeki konumu ile ilgili soruları ve eleştirileri üzerine Fidan, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric'in geçtiğimiz günlerde Ankara'da olduğunu hatırlattı. 

Fidan, Avrupa Konseyi yetkililerine yapılan açıklamaları şöyle aktardı: 

"İlettiğimiz mesaj şu; Türkiye üye ülkeler arasında AİHM kararlarına uygulamada yüzdesi en fazla ülkelerin başında geliyor, yüzde 89 uygulama oranımız var. Belli simgesel davalar var, orada da mesajımız şu oldu: Biz dedik ki 'bu davalar daha mahkemeye gelmeden önce Avrupa başkentlerinde siyasallaştırılmış, hukuki ve teknik bir dava olmaktan çıkıp Türkiye’deki iç siyasete taraf olma yönüne gitmiş bir dava. Yani siz bu davaları siyasallaştırırsanız, hukukun dışına çıkarsanız, buradan aldığınız yanıt da buradan olur. Bunu niye yadırgıyorsunuz?’"

Fidan, "AİHM'ye gitmeden önce bir mesele Berlin sokaklarında gösteriyle başlıyorsa bazı parlamentolardaki milletvekilleri organize edilip o dava sahiplenilip Türkiye'ye siyasi baskı olarak getiriliyorsa bu problem oluyor" diyerek kendilerine ilkelerle gelinmesi gerektiğini söyledi. Fidan sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Aynı davadan yargılanmış ve hakkında ihlal kararı verilmiş, Türkiye’nin de bunu uyguladığı birçok konu var. Adamın siyasallaştırdığı davaya verilecek cevap da siyasal olur. Bunu söylediğimiz zaman anladılar. Bize prensiple gelin, siyasallaştırmayın. Siz siyasallaştırdığınız zaman Türkiye'deki iç siyasi rekabetin bir parçası oluyorsunuz."

Fidan, "siyasallaştırılan" birkaç mesele bulunduğunu, bunların dışındaki davalarda sorun olmadığını belirterek "Hatta bizim için daha problemli tipler var. Adam FETÖ mahrem imamı, süresi dolmuş, çıkıyor, yani hukuk ne emrediyorsa onu yapıyoruz. Ama siyasallaştırılan konularda ister istemez siyasal bir tavır oluşuyor" diye konuştu. 

Avrupa Birliği ile ilişkiler 

Türkiye’nin AB üyelik talebinde bir politika değişikliği olmadığını söyleyen Fidan, "Ancak Türkiye’nin üye yapılıp yapılmayacağı meselesi teknik kriterlere bağlı bir konu değil. Bu çekirdek ülkelerin stratejik olarak karar verecekleri bir konu" diye konuştu. 

Fidan, Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy seçilene kadar Türkiye-AB ilişkilerinin olumlu bir seyirde ilerlediğini ancak ardından AB’nin kimlik politikasını tercih ettiğini söyleyerek AB’nin Türkiye ölçeğinde Müslüman bir ülke ile birlik kurmayı, medeniyetler üste bir yapı olmayı isteyip istemediğine karar vermesi gerektiğini belirtti. 

Türkiye vatandaşlarının yaşadığı vize sorunlarının çözümü için çalıştıklarını söyleyen Fidan, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize gibi bazı pratik konular ile temel dış politika alanlarının birbirini etkileyebildiğini kaydetti. 

Fidan, AB'nin ABD ile beraber gerek bölgede gerekse başka yerlerde izlediği jeostratejik politikaların zaman zaman "Türkiye ile kafa kafaya gelmesine” sebep olabildiğini belirterek şöyle konuştu: 

"Burada AB’nin belli konuları araç olarak kullandığını görüyorsunuz. AB ile ilişkilerin ilerletilmesi için siz kendi hareket alanınızda ve tehdit algılamanızda hiçbir şeye dokunmayacaksanız, onları rahatsız edecek bir şey yapmayacaksanız, onlar size memnun oldukça size ağır ağır bir şey verecekler. Bunu Balkanlardaki bazı ülkelere yapabilirler ama Türkiye böyle bir ülke değil." 

Muhalefet milletvekillerinin soruları genellikle temel dış politika konuları, Dışişleri Bakanlığı'na yapılan siyasi atamalar, vize sorunları gibi alanlarda yoğunlaşırken sadece dış politikaya değil aynı zamanda Fidan’ın MİT Müsteşarlığı döneminde gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişimine yönelik bazı sorular da yöneltildi. Fidan, bu sorulara yanıt vermedi.

Fidan'a sorular ve eleştiriler 

Bütçe toplantısında Bakan Fidan'a eleştiri yönelten isimlerden biri, CHP Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili ve Büyükelçi Namık Tan'dı. Tan, Türk dış politikasının AKP iktidarlarında ideolojik amaçlarla yönlendirildiğini söyleyerek "En büyük hatalardan birisi dış siyaseti, iç siyasete, tabanın duygularına ve desteğine, ideolojik saiklere göre yapmaktır. İdeoloji esaslı diplomasi, zaman içinde, sizi bütün sorunların tarafı haline getirir. Giderek yalnızlaşır, tıpkı bugün Türkiye’nin yaşadığı gibi, dostlarınızı ve müttefiklerinizi kaybetmeye başlarsınız" dedi. 

Dışişleri Bakanlığı'na kariyer dışı yapılan atamaların her zaman isabetli olmadığını ve sayısının çok fazla olduğunu söyleyen Tan, 150 yılı aşkın geçmişi bulunan Bakanlığın AKP hükümetleri döneminde sistemli olarak dış politika yapım süreçlerinin dışında bırakıldığını kaydetti. Tan ayrıca Dışişleri Bakanlığı'na genel bütçeden ayrılan ödeneğin oranının sürekli düştüğüne dikkat çekerek, normalde binde 4,5 civarında seyreden bu oranın 2023 bütçesinde binde 3,75’e ve bu yıl 2024 bütçesinde ise binde 2,89’a gerilemesinin düşündürücü olduğunu belirtti. 

Saadet Partisi adına konuşan Bursa Milletvekili, Büyükelçi Kani Torun da "Hamas Filistin'in Kuvayi Milliye'sidir" iddiasında bulunurken İsrail ile tüm ilişkilerin kesilmesi, buna ekonomik ve ticari ilişkilerin de dahil olduğunu kaydetti. İsrail'e giden ticari gemilerin yasaklanması gerektiğini belirten Torun, insani yardımların ulaştırılması için Gazze’ye giriş kapılarının zorlanmasını istedi. 

Bütçede HEDEP grubu adına konuşan Berdan Öztürk ise son 10 yıldır Bakanlığın izlediği politikanın "Kürt karşıtlığı" üzerinden yürütüldüğünü söyleyerek AKP'nin Suriye ve Irak’taki politikalarının tamamen askeri boyutla sürdürüldüğünü kaydetti. Öztürk, Afrin'de 100 bin kişinin Suriye'de iç savaş çıkmasının ardından çeteler ile yerinden edildiğini söyleyerek "Filistin için uygun görülmeyen askeri operasyonların Suriye ve Irak’ta uygulanmasının" çelişkili olduğunu belirtti.  

Öztürk'ün Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki operasyonlarını eleştirdiği sırada salondaki tansiyon artarken AKP ve MHP'li milletvekilleri Öztürk'e sözlü müdahalede bulundu. Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş da Öztürk’ün konuşmasının ardından söz alarak "Kürt karşıtlığı" ifadelerine tepki göstererek Suriye ile Irak'a yönelik operasyonların terörle mücadele çerçevesinde yapıldığını belirtti ve "Türkiye’nin güneyinde DEAŞ'ı (IŞİD) da istemiyoruz ama PKK’yı da istemiyoruz" dedi.  

DW