Devlet Bahçeli’ye Beddua Etmek!
Devlet Bahçeli'nin beddua edenleri Allah’a havale etmesi, siyaset ve din perspektifinden ele alınıyor. Gıybet, eleştiri ve siyaset ilişkisi tartışılıyor.

YUSUF İNAN YAZDI...
Devlet Bahçeli’ye Beddua Etmek!
Devlet Bahçeli’nin son açıklamalarından biri, özellikle kendisine beddua edenleri Allah'a havale etmesi, hem siyasi hem de dini açıdan dikkat çekici bir tartışma başlattı. Bu sözleri duyduğumda aklıma ilk gelen, ülkede siyasetle ilgili konuşmanın ve eleştirinin ne kadar yaygın olduğuydu. Herkes, özellikle siyasetçiler hakkında iyi ya da kötü bir şeyler söylüyor. Bu durumda, toplumun büyük bir kısmının siyasiler hakkındaki konuşmalarını gıybet olarak değerlendirmek mümkün mü?
Gıybet ve iftira, İslam inancında büyük günahlar arasında yer alıyor. Nitekim şu ayet de bunu destekliyor:
"Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının. Şuphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul edendir, engin merhamet sahibidir." (Hucurat / 12)
Bu noktada bir gerçekle yüzleşmek gerekiyor: Siyasetçilerin sürekli eleştirilmesi, zaman zaman sert konuşmalara, hatta hakarete varan ifadeler içermesine rağmen, onların bu eleştirilere karşı tavrı da önemli. Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan gibi liderler, ülkede en çok konuşulan ve tartışılan isimlerden. Ancak, bu eleştirileri kötü niyetli ya da şahsı hedef alan sözler olarak değil de, halkın bir yansıması olarak görmek de mümkün.
Burada gıybetin affına dair önemli bir hadis de akla geliyor:
"Gıybet edilen kimse affetmediği müdetçe gıybetçi mağfiret olunmaz." (Heysemî, VIII, 92)
Bu bakımdan, Bahçeli ve Erdoğan gibi liderlerin kendileri hakkında söylenenlere farklı bir pencereden bakmaları da mümkün. Çünkü siyasetin doğasında eleştiri vardır. Hatta bu eleştiriler, halkın öfkesi ya da memnuniyetsizliğini dile getirdiği bir platform olarak da görülebilir.
Ancak Kur’an-ı Kerim’de de vurgulandığı gibi, "zulme uğrayanların durumu ayrıdır." (Nisa / 148) Bu durumda, devlet yöneticileri de kendilerine yönelik eleştirileri değerlendirirken, kimin gerçekten hakaret ettiğini, kiminse yalnızca bir görüş ifade ettiğini ayırt edebilir.
Bence Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendilerini eleştirenlere, hatta sert sözler sarf edenlere dahi farklı bir perspektiften yaklaşabilir. Hatta bu eleştirileri, toplumsal bir nabız yoklaması olarak görerek, eleştirilere açık olduklarını ve halkın sesine kulak verdiklerini gösterebilirler.
Sonuç olarak, siyasiler halkın aynasıdır ve eleştirileri ciddiye almak, onlara kulak vermek büyük bir olgunluk gerektirir. Her söylenenin bir hakaret olmadığı, bazısının ise gerçekten bir uyarı niteliğinde olduğunu anlamak önemlidir. Aksi halde, "beddua edenleri Allah'a havale etmek" yerine, bu eleştirileri dikkate almak ve toplumun beklentilerini anlamaya çalışmak, daha yapıcı bir siyaset anlayışını beraberinde getirecektir.
YUSUF İNAN / YURTTA SULH CİHANDA SULH
Twitter : @Yusufinan2023
Instagram : yusufinan2023
Instagram : fondinan2016
Email : [email protected]
Web: www.yerelgundem.com