Evlatlarımız siyasetçiler için şehit düşmedi

Terörün siyasi uzantıları

Evlatlarımız siyasetçiler için şehit düşmedi

Evlatlarımız siyasetçiler için şehit düşmedi

MEHMET OCAKTAN YAZDI
Üzgünüm, öfkeliyim, ahlakın, insani değerlerin adeta tedavülden kalktığı bir ülkede yaşamaktan yorgunum… Zihnimde bıçak gibi keskinleşen kelimelerimin öfkesinden korktuğum için her kelimeyi seçerek kullanmaya özen gösteriyorum.

Akla ve insana inanmayan siyaset yobazları yüzünden kendi ülkemizde bile yalnızız artık… Ve sırf politik hırsları uğruna bu ülkenin barışına, kardeşliğine karşı elinde ateşle dolaşan siyaset esnafını gördükçe endişeye kapılıyorum.

20 günde terör saldırıları yüzünden 21 canımızı şehit verdik, annelerin yüreğine düşen ateş hala yanmaya devam ediyor ama siyasetçilerin umurunda bile değil, onlar tam bir utanmazlık içinde buradan nasıl siyasi kazanç elde edebileceklerinin hesabını yapıyorlar.

Bunları bir takım afaki bilgilere dayanarak söylemiyorum, şehitler üzerinden siyaset yapan bir utanmazlıktan söz ediyorum. 15 Temmuz darbe girişimine kadar Fetullah’ın eteğinde dolaşan Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı bir partinin genel başkanı, CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek, Zafer ve pek çok muhalefet partisinin logolarını kullanıp “Terörün, başta siyasi uzantıları olmak üzere bütün unsurlarıyla mücadele edilmelidir” diyerek bütün muhalefet partilerini ‘terör destekçisi’ ilan ediyor.

Bu nasıl bir siyaset zebaniliğidir ki 85 milyonun ortak acısını bile siyasi hesapları için meze yapma ahlaksızlığından çekinmiyorlar.

Siz nasıl bir icatsınız Allah aşkına, evet anlıyoruz ahlak da din de size hiçbir şey söylemiyor, bari birazcık olsun bu milletten utanın… Biliyorum, siz Allah’a da peygambere de meydan okuyan bir hadsizlik içindesiniz, ama yine de Hz. Peygamber’in şu hadisini bir kez daha hatırlatalım, belki az da olsa bir vicdanınız vardır: “Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.”

(Tirmizî, Sıfatü"l-kıyâme, 59)

Ama hemen hatırlatalım, henüz hayatlarının baharında teröre kurban verdiğimiz o gencecik insanlar sizin kirli siyasetiniz için değil, bu vatan için şehit düştüler.

Fetullah çömezliğinden Cumhur İttifakı’na terfi eden bu küçük partinin genel başkanına aslında ne desek boş, o hayatını böylesine küçük yalakalıklarla sürdüren bir zat. Madem ne Allah ne de peygamber dinliyor, bari Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim 2008’de söylediği şu sözleri okumayı becerebilse: “Bakın, çok açık ve samimi söylüyorum; kimse terör üzerinden siyaset yapmasın. Kan üzerinden siyaset yapılmaz; şehitlerimiz, gazilerimiz üzerinden siyaset yapılmaz. Bu hepimizin ortak derdi, ortak meselesidir. Bunun üzerinden siyaset yapanlar, kan üzerinden siyaset yapanlar, o kanın içerisinde kendileri boğulurlar...”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da açıkça ifade ettiği gibi terör, iktidar ve bütün siyasi partiler dahil milletçe hepimizin ortak meselesidir. Muhalefet partisi liderlerinin şehit cenazelerine katılmasını ayıplayarak, onları ‘terör destekçisi’ ilan ederek terörle mücadele edilmez.

Ayrıca unutmayalım eğer terörle mücadelede bir zaaf varsa, hesap vermesi gereken muhalefet değil, iktidardır. Evet terörle mücadele zorlu bir mücadeledir, dolayısıyla ‘neden şehitler geliyor’ diyemeyiz. Ama terörle mücadele sürecinde, yeterli tedbirlerin alınıp alınmadığını sorabiliriz.

Her şehit geldiğinde, şehitler üzerinden muhalefete saldırmayı maharet sayan bu küçük ortak, eğer küçücük de olsa yüreğinde şehitlerimizin acısını hissediyorsa, iktidara dönüp ‘çadır üslerle’ ilgili bir soru sorsun, hep birlikte alkışlayalım…

Türkiye’nin şu anda terör belası yüzünden yaşadığı acıları ve terörle mücadele için gerekli olan ‘ortak siyasi irade’ yerine ötekileştirici politikalar yüzünden ortaya çıkan çaresizliği gördükçe doğrusu hayıflanmamak mümkün değil.

Oysa AK Parti, iktidarının ilk on yılında geçmişte heba edilenleri görmüş ve ülkeyi ‘kaliteli hale’ getirmenin fırsatını yakalamıştı. Çünkü yola çıkarken çok açık bir vaatte bulunmuştu: “Toplumumuzda kısır çekişmelere yol açan din, mezhep, cinsiyet, etnik ayırımcılık konularındaki tartışmalı uygulamaların temelinde, hak ve özgürlükler konusundaki eksiklikler yatmaktadır. Demokrasimizi evrensel düzeye taşıyacak ‘insan haklarına dayanan’ devlet anlayışının yerleşmesiyle bu kısır çekişmeler sona erecektir.”

Ama ne yazık ki bugün artık başka bir istikamete yöneldiği için, ülkenin legal siyasi partilerinin bile ‘terör destekçisi’ olarak suçlandığı ve nefes almakta zorlandığımız bir iklimi yaşıyoruz.

MEHMET OCAKTAN / KARAR