Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Başbakanı Scholz, ortak basın açıklaması yapıyor

Erdoğan: Artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Başbakanı Scholz, ortak basın açıklaması yapıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Başbakanı Scholz, ortak basın açıklaması yapıyor

Almanya'ya giden Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile ortak basın toplantısında açıklama yapıyor.



Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da Berlin'e gitti.

Erdoğan, ziyareti kapsamında Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile baş başa ve heyetler arası görüşme gerçekleştirdi. Erdoğan, görüşmenin ardından Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile ortak basın toplantısına katıldı.

Scholz'un açıklamalarından satır başları şöyle:

"İkimiz de dünyadaki krizlerle uğraşıyorum. İlk önce Rusya ve Ukrayna saldırısı ve bnuun doğurduğu sonuçlar oldu. İkimiz de Rusya'nın bu saldırganlığını mümkün olduğunu kadar hızlı şekilde sona erdirmesinde mutabıkız.

Türkiye'nin Ukrayna'dan tahıl ihracatı konusunda önemli bir rol oynadığını biliyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanına bu alandaki kişisel katkılarından ötürü özellikle teşekkür etmek istiyorum. Moskova'nın bu anlaşmayı daha fazla sürdürmemesi üzücü. Rusya bu şekilde savaş yürüterek uzun yıllardır mevcut olan bir anlaşmayı ihlal ediyor. Avrupa güvenliği tehdit altında. İsveç'in NATO görüşmeleri hakkında TBMM'de yakın zamanda karar alınacaktır umarım. 

Diğer bir önemli konu Orta Doğu'daki durum. Hamas, İsrail'e hunharca bir saldırı düzenledi. Hamas'ın terör eylemini keskin bir şekilde kınamaktayız. Biraz sonra bölgedeki gerilime karşı neler yapabileceğimizi konuşacağız. Orta Doğu'da bir yangın yerinin oluşmasından iki taraf olarak endişe duyuyoruz. Almanya'yı bilen bunu gayet iyi bilir. Bizim İsrail ile olan dayanışmamız hiçbir şekilde tartışmaya açık değil. İsrail'in uluslararası hukuka göre kendini savunma hakkı var. Her hayat eşit değere sahip. Filistinli sivil halkın yaşadıkları bizi de üzüyor. Onlarca yıldır Almanya bu alanda insani yardım sunuyor. Bu sene 160 milyar Euro yardım sağladık. İnsani yardım alanında en büyük donörlerden biriyiz. İki devletli bir çözüm bizim için hedef. İsrail'in varoluş hakkı bizim için olmazsa olmaz. Şunu da söylemek istiyoruz, ülkemizde antisemitizm, Yahudi düşmanlığına hiçbir şekilde yer yok. Siyasi ya da dini olsun yüzyıllardır gelişmiş ya da dışarıdan ülkeye gelsin bizim için hiç fark etmiyor.

Almanya'da yaşayan 5 milyon Müslüman ile ilgili de şunu söylemek istiyorum. Onların burada bir yeri var ve bunu inkar edenlere de karşıyız. Orta Doğu'nun büyük gerilimler yaşanan bir bölge olduğunu biliyoruz. Komşu ülkemizde olan bitenler bizim için çok önemli. Sayın Cumhurbaşkanıyla kısmen farklı görüş açılarımızın olduğu sır değil. Özellikle bu zorlu anlarda görüşmemiz gerekiyor. Bütün bu güncel, vahim uluslararası konuların yanı sıra ikili ilişkilerimizde ve Türkiye'nin AB konusunda nasıl somut ilerleme kaydedeceğini konuşacağız. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AB konusunda nasıl ilerleme kaydedeceğimizi konuşacağız. 

Düzensiz göçü sınırlandırmak istiyoruz. Türkiye ve AB 2016'da iyi bir anlaşmaya var. AB içinde bu anlaşmanın iyileştirilmesi daha doğrusu sürdürülmesi için katkıda bulunuyoruz. Bu anlaşma karşılıklı yararımıza.

Almanya'nın vatandaşları ve Türkiye halkı birçok yönlü ilişkilere sahip. Karşılıklı karşılaşmaların vatandaşlarımız için mümkün olduğu kadar rahat bir şekilde olması için gayret göstereceğim. Gaziantep bölgesinde yaşanan deprem şubat ayında her iki ülke halkının ne kadar yakın ilişkilere sahip olduğunu tekrar gözler önüne serdi. Almanya derhal kurtarma ekipleriyle yardımcı oldu, sahra hastanesi kuruldu. Binlerce insan kısa vadeli olarak Almanya'ya getirildi. Yeniden yapılanma için finansman sunduk ve bunu desteklemeye devam edeceğiz.

Ekonomik iş birliği açısından da büyük potansiyel var. Karşılıklı ticareti görüşmemiz gerekiyor ve Hukuk güvenliği bunun önemli bir temeli. Teşekkür ediyorum."

Erdoğan: Artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı

Erdoğan'ın açıklamaları ise şöyle:

"Sizleri saygıyla selamlıyorum. Şahsıma ve heyetime gösterilen misafirperverlik için başta sayın Cumhurbaşkanı ve Şansölye Scholz olmak üzere tüm Alman dostlarıma teşekkür ediyorum. Sayın Scholz'un daveti üzerine gerçekleştirdiğim ziyarete büyük önem veriyorum. Biraz sonra kendisiyle Türkiye-Almanya arasındaki kapsamlı ilişkileri tüm yönleriyle ele alacağız.

Bu işin ticari, siyasi, askeri ilişkiler boyutu olacak. Rusya-Ukrayna arasındaki gelişmeleri de konuşacağız. Son olarak da körfezdeki İsrail-Filistin arasındaki gelişmeleri konuşacağız.

Açık ve net konuşmayı severim. Burada da açık ve net konuşacağım. 7 Ekim tarihi ilk başlangıç olarak anlatılıyor. 7 Ekim'den sonraki süreçse hiç konuşulmuyor. Şu an itibariyle malum 13 bin Filistinli çocuk, kadın, yaşlı ne yazık ki öldürülmüştür. Bunun yanında artık neredeyse Gazze diye bir yer kalmadı. Her taraf yerle yeksan oldu. Şu anda yatıyorlar, kalkıyorlar Hamas Hamas Hamas... Hamas'ın silah varlığı ve gücü ile acaba İsrail'in silah varlığı ve gücü mukayese edilebilir mi? Şu anda İsrail'in nükleer silahı var mı, var. Ama bunu İsrail'e sorarsanız var demez. Onlar yalanı çok iyi kullanıyorlar. Bütün bunlarla beraber şu anda şu kadar mali destek verildiğinden bahsediliyor. Peki Hamas'a böyle bir mali destek veriliyor mu, hayır, böyle bir şey yok. Filistin'in kendisine verilmesi gereken destekler de verilmiyor. Bütün bu yokluklar içinde şurası çok önemli: ibadethaneler, kiliseler vuruldu. Bütün bunlarla beraber hastaneler vuruldu. Halbuki bütün bunların yanında hastanelerin vurulması, çocukların öldürülmesi Tevrat'ta filan böyle şeyler yoktur, yapamazsın.

İnsan Hakları Beyannamesine göre yapamazsın. Burada görüldüğü gibi bu çocuklar nasıl vuruluyor, hastanelerde nasıl öldürülüyor? Bunlar karşısında biz elimiz kolumuz bağlı mı duracağız? Buna karşı sesimizi çıkarmayacak mıyız? Eğer burada elimiz, kolumuz, dilimiz bağlı kalırsak bunun hesabını tarihe veremeyiz. Bunun için bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerekir. Bakın ben rahat konuşuyorum çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Borçlu olanlar rahat konuşamıyorlar. Biz holokost cenderesinden geçmedik, öyle bir durumumuz da yok. Çünkü bizim insana saygımız çok çok farklıdır. Başbakanlığım döneminde ben ilk defa antisemitizm noktasında tavır koymuş bir liderim. Dünyada hiçbir başbakan bu tavrı koymamıştı ama ben koydum ta o zaman... Bundan dolayı da kimseye borcumuz yok. 

Bizim bu seyahatimizde bunları tabii konuşacağız ama tüm bunların yanında konuşmamız gereken önemli bir mesele de şu; bunu nasıl çözeceğiz? İnsani ateşkese acaba Türkiye ne kadar katkıda bulunabilir, Almanya ne kadar katkıda bulunabilir? Bu adımları beraber nasıl atabiliriz? Burası önemli. ve buna var mıyız, yok muyuz? Bir hafta sonra sayın Steinmeier İstanbul'a gidiyor. Kendisinden ricada bulundum. Dedim ki siz bir taraftan tutun. Bize düşen görev neyse biz de diğer taraftan tutalım ve insani ateşkesi birlikte sağlayalım. 

Rehinelerin takası deniyor. Bize buna da varız. Rehine dediğiniz zaman rehine sayısı itibariyle İsrail'deki rehine sayısı nedir, öbür tarafta Hamas'ın ya da Filistin'in elindeki rehine sayısı nedir? Buna baktığımız zaman kat be kat fazlasıyla İsrail'in elinde rehine var. Yılların rehineler, tutsakları İsrail'in elinde. Bunu görmezsek haksızlık olur. Biz bütün bunlara varız. Biz nasıl Karadeniz'den tahıl koridorunda bir çalışmaya ortaya koyduysak bu çalışmayı ortaya koyarken Afrika-Avrupa böyle bir ayrım yapmadık. Çok açık ve net söylüyorum. Karadeniz tahıl koridorundan gelenin yüzde 40'ı Avrupa'ya, 14'ü Afrika'ya ve 14'ü de bize geldi. Diğerleri diğer bölgelere gitti. Şu anda bile Afrika'dan bazı talepler var ve Rusya şöyle ciddi miktarda bir tahılı, buğdayı göndermeye karar verdi. Ama sıkıntıları var. Nedir o sıkıntı? Gönderilen yer mesela bir Zimbabve, tabii oraya tahıl gidiyor ama bunun değirmen safhası orada yok. Bu akşam Dışişleri Bakanıma onu söyledim. Türkiye olarak biz onları kendi toprak mahsülleri ofisi olarak değirmenlerimizde tahıl ve un olarak oraya göndeririz. Atmamız gereken adımlar ve yapmamız gerekenler var, biz bunları yaparız. Şu anda 4 veya 5 ülkeye Rusya böyle bir koridordan yine tahıl göndermeyi planladı ve adımını da atacak. Biz de bunun ikinci safhası olan yani bunların una dönüştürülmesinde bu adımı atarız. Zaten daha önce de Rusya-Türkiye-Katar olarak üçlü bir adım atmıştık yani bu çalışmayı yaparız. Bütün bu adımın atılması için özellikle Almanya-Türkiye arasında böyle bir adımın atılmasının yanında NATO müttefikimiz Almanya ile kararlı adımlar atmanın görüşmelerini de aramızda yapmamız lazım.

Savunma Sanayi iş birliğimizin engelsiz şekilde yürütülmesi müşterek menfaatimizedir. Terörle mücadelede Almanya ile daha yakın iş birliği içinde olmamız lazım. Nüfusu üç buçuk milyona ulaşan Almanya'daki Türk toplumunun huzur içinde yaşaması en büyük temennimizdir. Türk toplumunun dini ihtiyaçlarını karşılamak üzere burada yetişen dün adamlarımız için ortak bir çalışma yürütüyoruz. Almanya ile iş birliği alanlarımızdan diğeri göç konusudur. Ortak çalışma grubumuz çalışmalarına devam ediyor. Görüşmelerimizin ana gündemlerinden biri de Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci oluşturulmasıdır. Bu sürecin yeniden ivme kazanmasını arzu ettiğimizi daha önce de açıklamıştım. Gümrük birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisi gibi konularda uzun süredir halkı beklentilere sahibiz. Avrupa Birliği'nin lokomotif ülkelerinden biri olan Almanya'nın bu alanda vereceği katkıları önemsiyoruz. Kolay değil, 52 senedir Türkiye AB kapısında bekletilmektedir. Vize serbestisi sağlanıncaya kadar vatandaşlarımızın vize işlem süreçlerinin kolaylaştırılması ve hızlandırılmasını bugün ele alacağız. 

Tabii ki Gazze'de yaşananları yukarıda daha farklı bir şekilde ele alacağız ama Türkiye olarak olayların başından beri sivilleri ele alan saldırıları hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi ifade ettik ve bunu her görüşmede de dile getirdik. Hepimizin önceliği ateşkesin sağlanması ve insani yardımların engelsiz olarak akışının sağlanması. Şu ana kadar 10 uçak dolusu insani yardımı biz Mısır'a gönderdik. En son yine gemi ile 666 ton gıda, sahra hastanesi vesaire gibi oraya gönderdiklerimiz oldu. Ama bütün dert akan kanın durmasında. Şimdi en son 27 kanserli hasta bunun yanında refakatçileri olmak üzere onları El Ariş'ten Türkiye'ye aldık ve dün de kendilerini hastanede ziyaret ettim ve durumlarını gördük. Temennimiz daha fazla hastayı da yaralı veya kanserli onları da ülkemize almak. Türkiye olarak amacımız İsrailli ve Filistinlilerin yan yana yaşadığı, huzurun ve güvenin hakim olduğu bir iklimin tesisidir. Bunu başarmamız lazım. Orta Doğu'da acil ve kalıcı bir çözüm için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum. Sözlerime son verirken sayın Scholz'a bir kez daha teşekkür ediyorum."

 T24