Cemil Tugay tarafından suçlanan eski Başkan Tunç Soyer konuştu!
İzmir’de DİSK’e bağlı işçilerin başlattığı grev krizi büyüyor. Tunç Soyer sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada tarafları uzlaşmaya çağırırken, krizin asıl kaybedeni olarak İzmir halkını işaret etti.
Editor1
Tunç Soyer’den Grev Açıklaması: "Kaybeden İzmir Oldu"
YEREL GÜNDEM / İZMİR
İzmir’de Grev Krizi Derinleşiyor
İzmir’de sendikaların aldığı grev kararı sonrası şehir adeta kilitlenmiş durumda. DİSK Genel-İş Sendikası’na bağlı 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubelerde örgütlü olan İZENERJİ, İZELMAN ve Ege Şehir Planlama A.Ş. çalışanlarının toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine başlatılan grev, şehirde hizmetlerin aksamasına ve kamuoyunda ciddi rahatsızlığa neden oldu.
Tunç Soyer’den Sürpriz Açıklama
Kriz ortamında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önceki başkanı Tunç Soyer’den dikkat çeken bir açıklama geldi. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Soyer, grev sürecine dair hem özeleştiri yaptı hem de mevcut duruma dair uyarılarda bulundu.
Soyer, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Anlaşamadık, biz kaybettik. Biz kim miyiz? Hem belediye hem sendika… Çünkü bu ilişkide patron işçi ayrımı yoktur, aynı yolu yürüyen iki çalışma arkadaşı vardır.”
Soyer’in bu açıklaması, geçmişteki yönetim anlayışıyla güncel sendikal krizin geldiği noktayı birleştirmesi açısından dikkat çekti.
Grevden En Çok Zarar Gören: İzmir Halkı
Tunç Soyer’in ifadeleri, yaşanan anlaşmazlığın asıl mağdurunun İzmir halkı olduğunu gözler önüne serdi. Çöp toplama, ulaşım ve temizlik gibi temel hizmetlerin durması veya yavaşlaması, özellikle Kurban Bayramı öncesinde vatandaşın günlük hayatını olumsuz etkiliyor.
Soyer’in “Bu grevin kazananı olmaz” ifadesi, sürecin giderek siyasetten çok toplumsal etkiye dönüştüğünün bir göstergesi.
Grevin Arka Planında Ne Var?
Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde sendikaların yüzde yüze yakın zam talebinde bulunduğu, belediye yönetiminin ise bu orana yaklaşmakta zorlandığı ifade ediliyor. Cemil Tugay yönetimi, mali kaynakların kısıtlılığı ve İller Bankası paylarının kesintiye uğraması gibi nedenleri gerekçe gösteriyor. Ancak sendikalar, belediyenin geçmişteki yüksek personel alımlarına ve artan borç yüküne dikkat çekerek bugünkü krizden işverenin sorumlu olduğunu savunuyor.
Tunç Soyer döneminde 12 bin civarında yeni personel alındığı iddiası, bu grev sürecinde yeniden gündeme geldi. Belediyenin 15 milyar TL’yi aştığı öne sürülen borç yükü altında personel maaşlarını ödemek için kredi çektiği belirtiliyor.
Taraflar Ne Diyor, Çözüm Nerede?
Grev kararının ardından belediye ile sendika arasında görüşmeler devam etse de henüz ortak bir noktaya ulaşılamadı. Tunç Soyer’in açıklaması, her iki tarafa da çağrı niteliği taşıyor:
“Taraflar üzerlerine düşeni yapmalı, İzmir halkı bu faturayı ödememeli.”
Ancak mevcut tabloda çözüm için sadece duygusal değil, finansal sürdürülebilirlik açısından da ciddi adımlar atılması gerekiyor. Belediye kaynaklarının yeniden yapılandırılması ve sendikaların taleplerinde esneklik göstermesi, çözümün anahtarı olabilir.
Kriz Siyasallaşıyor mu?
Grev süreci sadece sosyal ve ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir boyut da kazanmış durumda. Cemil Tugay’ın önceki dönemi suçlayarak başladığı açıklamaları, zamanla merkezi hükümete yöneldi. Ancak hem İzmir kamuoyu hem de uzmanlar, mevcut krizin belediye içi yönetim zaaflarıyla ilgili olduğunu savunuyor.
Tunç Soyer’in özeleştiri niteliği taşıyan mesajı, bu duruma üstü kapalı bir itirafta bulunuyor:
“Anlaşamazsak biz kaybederiz.”
Sonuç: İzmir, Ortak Aklı Arıyor
İzmir’in karşı karşıya kaldığı bu grev krizi, sadece belediye ve sendika ilişkileriyle sınırlı değil. Hizmet üretimi, kamu yönetimi, bütçe planlaması ve siyasal sorumluluk gibi pek çok boyutu içinde barındırıyor. Bu süreçte her iki tarafın da geri adım atması, hem İzmir halkının mağduriyetini azaltacak hem de toplumsal dayanışmanın yeniden tesisine katkı sağlayacak.
Ancak en önemlisi, İzmir gibi büyük ve vizyoner bir şehirde temel hizmetlerin siyasi hesaplaşmalara kurban edilmemesi.
