Putin ve Rusya: Kaybedilen İtibar ve Stratejik Derinlik

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası küresel güç dengeleri nasıl değişti? Putin, Zelenskiy, Trump, Erdoğan ve Xi Jinping liderliğindeki ülkeler neler kazandı, neler kaybetti? Osmanlı'nın adalet ve sevgi stratejisinden ilham alarak, küresel barışın anahtarları üzerine kapsamlı bir analiz.

Editor1

Apr 27, 2025 - 02:18 Updated: May 3, 2025 - 15:18

Putin ve Rusya: Kaybedilen İtibar ve Stratejik Derinlik

YUSUF İNAN YAZDI

Küresel Güç Dengeleri: Tarihten Alınacak Dersler ve Yeni Dünya Düzeni

Giriş: Güç Dengeleri Yeniden Şekilleniyor

Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi, yalnızca iki ülke arasında bir savaş başlatmakla kalmadı, küresel güç dengelerinde de tarihi bir kırılmaya yol açtı. ABD, Rusya, Ukrayna, Türkiye, Çin, İngiltere ve Avrupa ülkeleri bu çatışmadan farklı dersler çıkararak, uluslararası sahnede yeni pozisyonlar aldılar. Liderler — Trump, Putin, Zelenskiy, Erdoğan, Xi Jinping, Esad ve Avrupalı muhatapları — ülkeleri adına kazançlar ve kayıplarla dolu karmaşık bir tablo çizdi.

Putin ve Rusya: Kaybedilen İtibar ve Stratejik Derinlik

Rusya, Ukrayna’ya saldırarak bölgesel hakimiyetini pekiştirmek isterken, tam tersi bir sonuca yol açtı. Ukrayna’da milliyetçilik duyguları canlandı, halk vatan bilinci kazandı. NATO, Rus sınırlarına hiç olmadığı kadar yaklaştı. Rusya, dünya nezdinde itibar kaybına uğrarken, içten içe zayıflayan bir federasyon yapısına adım attı. Putin, Gorbaçov’un siyasi zekasıyla koruduğu mirası, yanlış hesaplarla erozyona uğrattı.

Ukrayna ve Zelenskiy: Büyük Bedellerle Gelen Küresel Saygınlık

Ukrayna ağır kayıplar verdi; toprakları, nüfusu ve ekonomisi derin yaralar aldı. Ancak Zelenskiy liderliğindeki Ukrayna, uluslararası arenada haklı bir direnişin simgesi haline geldi. Ukraynalı diasporalar dünyanın dört bir yanında yeni kökler saldı. Artık Ukrayna yalnızca bir ülke değil, küresel bir bilinç haline geldi.

ABD ve Trump: Barış İçin Tarihi Bir Fırsat

Trump, doğrudan askeri güç yerine, kültürel etki ve ekonomik iş birliğini önceleyen bir küresel vizyon sundu. Eğer ABD sevgi, adalet ve paylaşım temelli bir strateji izleyebilseydi, dünya barışını gerçek anlamda tesis edebilirdi. Ancak mevcut ekonomik kırılganlıklar, bu tarihi fırsatı tehdit ediyor. Yaklaşan büyük finansal kriz, ABD’nin küresel liderliğini ciddi şekilde sorgulatabilir.

Türkiye ve Erdoğan: Doğu ile Batı Arasında İnce Bir Denge

Türkiye, Rusya-Ukrayna krizinde taraflar arasında diplomatik bir denge unsuru olmayı başardı. Erdoğan liderliğindeki Türkiye, arabulucu kimliğini güçlendirirken, bölgesel ve küresel etkisini artırmayı sürdürdü. Ancak değişen dünya düzeni içinde bu dengeyi korumak, sürekli bir esneklik ve stratejik zeka gerektiriyor.

Çin ve Xi Jinping: Sessiz Büyüyen Güç

Xi Jinping liderliğindeki Çin, doğrudan çatışmaya girmeden, ekonomik gücünü artırarak yeni fırsatlar yaratıyor. Krizlerin ortasında sessiz ama derin adımlarla ilerleyen Çin, çok kutuplu yeni dünyanın en güçlü aktörlerinden biri olma yolunda ilerliyor.

Avrupa ve İngiltere: Birlik İçinde Zayıf, Ayrı Düşünce Kırılgan

Avrupa Birliği, Ukrayna’ya destek verirken kendi içindeki ekonomik ve siyasi kırılganlıkları da görünür kıldı. Enerji bağımlılığı ve artan göç baskıları, Avrupa’nın geleceğini tehdit ediyor. Brexit sonrası İngiltere ise küresel rolünü yeniden tanımlamakta zorlanıyor.

Tarihten Ders: Osmanlı'nın Adalet ve Sevgi İmparatorluğu

Osmanlı İmparatorluğu topraklarını, zorbalıkla değil adalet, hoşgörü ve sevgi ile genişletti. Halklar, adil yönetime olan inançla şehirlerin anahtarlarını teslim etti. Ancak zamanla bu değerlerden sapılması, çöküşü beraberinde getirdi. Dünya hâkimiyeti kaba kuvvetle değil, sevgi ve adaletle sağlanır. Geçmişin bu kadim öğretisi, bugünün liderleri için hâlâ yol gösterici olabilir.

Küresel Barış İçin Yol Haritası

Dünya, barış ve refahı sağlamak için:

Silahlanmaya değil, insanlığa yatırım yapmalı
Dini ve kültürel diyalogu teşvik etmeli
Organik üretim ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelmeli
Güç dayatmak yerine sevgi, adalet ve eşitlik temelinde ilişkiler kurmalıdır

Barış, sadece savaşsızlık değil; hakiki bir sevgi ve adalet düzeninin kurulmasıdır.

Sonuç: Geleceği Kim Şekillendirecek?

Dünya tarihi bir kavşağa geldi. Liderler ya geçmişin acı derslerinden ders çıkaracak, ya da aynı hataları tekrar ederek insanlığı daha derin krizlere sürükleyecekler. Gerçek güç, zayıfı ezmekte değil; tüm insanlığı yükseltecek bir sevgi ve adalet düzeni kurmakta gizlidir.