Türkiye’nin Hamas’la diyaloğu Gazze’de yaşananları sonlandırabilecek mi?
“Batı açısından İran’ın Hamas etkisi yerine Türkiye makul seçenek olabilir”
Türkiye’nin Hamas’la diyaloğu Gazze’de yaşananları sonlandırabilecek mi?
ANKARA —
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ankara’da misafir ettiği Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye ve örgüt yöneticileriyle Türkiye’nin sürdürdüğü temasların Gazze’deki süreci nasıl etkileyebileceği merak konusu.
Türkiye’nin Gazze’deki savaşı sonlandırmak amacıyla Hamas ile sürdürdüğü görüşmeler sonucunda ateşkes sürecine katkı verebileceği ve böylece İran’ın, Ortadoğu bölgesindeki etkisini de azaltabileceği tartışılıyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 16 Temmuz günü Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye ile Gazze’deki insani durumu görüştü. Fidan’ın Haniye’yle gerçekleştirdiği telefon görüşmesine ilişkin diplomatik kaynaklar, Gazze’nin kuzeyinde artan açlık ve hastalıklar sonucunda kaygı verici gelişmeler yaşandığını belirterek İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes müzakerelerindeki son durumun, gözden geçirildiğini aktardı. Bu görüşme, Türkiye ile Hamas arasında devam eden müzakere zincirindeki son halkaydı.
Geçtiğimiz ay Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Katar’ın başkenti Doha’da Haniye ile ateşkese yönelik olası adımları görüşmüştü. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan da İsmail Haniye başkanlığındaki Hamas heyetini İstanbul’da ağırlamıştı. Erdoğan, beraberinde Fidan ve Kalın’la birlikte 20 Nisan’da, Gazze’deki son durumu Hamas heyetiyle ele almıştı.
Şimdi Türkiye’nin Hamas’la yürüttüğü temaslarla, Gazze’deki ateşkes sürecinde olumlu etki yaratabileceği görüşü ağırlık kazanıyor. Uzmanlar, İran’ın Hamas üzerindeki etkisini azaltacak şekilde Türkiye’nin temaslarıyla, ateşkes müzakeresinde ilerleme olabilirse bunun Ortadoğu’da barış zeminini sağlayabileceği görüşünde birleşiyor.
Türkiye’nin Gazze’deki insani krizi sonlandırmada rolü olsa dahi bunun kısmen olacağını da işaret eden uzmanlar, başta ABD olmak üzere İsrail’in üzerinde baskı kurulması gerektiğini ve Mısır ile Katar’ın da arabuluculuk girişimlerinin henüz sonuçsuz kaldığını düşünüyor.
“İsrail açısından Hamas üzerinde İran etkisi yerine Türkiye etkisi tercih edilebilir”
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuğçe Ceylan Ersoy, Türkiye’nin Gazze için arabuluculuk girişimleriyle ilgili, İran’ın Hamas üzerindeki etkisini sınırlandırma ihtimaline dikkat çekti.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ersoy, Gazze’de yaşanan tabloyu durdurmak için ABD’nin ve Mısır ile Katar’ın aracı aktörler olduğunu kaydetti. Türkiye’nin ise Gazze’deki sivilleri kurtarmak ve insani krizi önlemek için çabalarını arttırdığını belirten Ersoy, Dışişleri Bakanı Fidan’ın Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şükrü ile geçtiğimiz Nisan ayındaki görüşmesinde, Gazze'deki insani felaketi durdurmak için birlikte hareket etme çağrısı yaptığını anımsattı.
Türkiye’nin ABD’yle de görüşmelerinde, Gazze'deki insani duruma dikkat çektiğini kaydeden Ersoy, Türkiye’nin Gazze’deki çatışmaya son verilmesinin hem İsrail hem de Filistinliler’in çıkarına olduğunu ABD’ye vurguladığını belirtti.
Ersoy, “Ana aracı aktörler ABD’yle Katar ve Mısır olsa da çatışmalar durduktan sonra Gazze’nin yeniden inşası ve buradaki insani durumun düzeltilmesi noktasında, Türkiye'nin önemli bir aktör olduğunu söylememiz gerekiyor. Dolayısıyla Türkiye'nin denklemde etkili bir rol üstlenmiş olacağını söyleyebiliriz. Şimdi Türkiye'nin çatışmaları durdurmakta katkısı bulunur mu? Şüphesiz sürdürülmekte olan girişimlerden birisi. İsrail’in de bir noktada artık bu çatışmaları sonlandırmak istediğini, bu şekilde deklare etmiyor olsa da söylemek mümkün. Her ne kadar içeride İsrail Hükümeti’nin aşırı sağcı temsilcileri, herhangi bir taviz verilmeden ve çatışmaları sürdürerek rehine sözleşmesini sonlandırmayı talep ediyor olsalar bile özellikle orduda çatışmayı sonlandırma isteği olduğunu söylemek mümkün. ABD’nin ise Hamas'la ilişki ve iletişim kurmakta olan Türkiye’nin girişimlerini önemli gördüğünü düşünüyorum. Peki Türkiye-İsrail ilişkilerinin kötüleşmiş olması buna engel olur mu? Bu noktada, İsrail açısından Hamas üzerinde Türkiye etkisini İran etkisine tercih edilebilir olduğu ya da olması gerektiğini hatırlamak gerekiyor. Çünkü Hamas üzerinde İran’ın yapıcı olmayan bir etkisi var, İsrail'in onaylamadığı bir etkisi var. Oysa Türkiye hem iki devletli çözümü destekliyor hem İran'ın göreli bölgedeki yayılmacı ajandasının dışında bir aktör olarak kendini konumlandırıyor. Yani meseleyi aslında İran'ın ele aldığı gibi almıyor. Tam aksine Türkiye'nin Hamas'la olan bu iletişimi aslında bölgesel istikrara katkı sağlayabilecektir” dedi.
“Batı açısından İran’ın Hamas etkisi yerine Türkiye makul seçenek olabilir”
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Direktörü Oytun Orhan ise, Hamas’ın ateşkes sürecini başlatmak istemesine rağmen İsrail’in Gazze’deki siyasi ve askeri operasyonlar ısrarı nedeniyle ilerleme sağlanamadığını söyledi. Türkiye’nin ise İsrail’e en sert eleştirileri yönelten ülke olsa da halen iletişim kanallarını açık tuttuğunu ve Hamas’ı da ateşkes anlaşması için etkilemeye çalıştığını belirten Orhan, Batı açısından İran yerine Türkiye’nin “makul seçenek” olduğunu kaydetti.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Orhan, ateşkes sürecindeki tıkanma noktalarına bakılırsa hem Türkiye’nin hem de süreçteki diğer ülkeler açısından durumun daha iyi anlaşılacağı düşüncesinde. Orhan, “Süreç, Hamas'ın kalıcı ateşkes isteği ile İsrail'in Gazze'deki siyasi ve askeri rejimin tamamen değişmesi yönündeki iradesi arasında sıkışmış görünüyor. ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail'in önerisi olarak sunduğu plan, aslında Hamas'ın isteklerini karşılar görünmüştü ve Hamas da buna pozitif yaklaştığını açıklamıştı. Ancak plan açıklandıktan sonraki süreçte ise İsrail’den gelen sinyaller, anlaşmanın uygulanabilirliği konusunda şüphe uyandırmıştır. Söz gelimi anlaşma maddelerinde yer almasına rağmen kalıcı ateşkese karşı tutum, İsrail’de hükümet kanadı tarafından açıkça ifade edilmiştir. Dolayısıyla süreçteki tıkanma, esasen İsrail tarafındaki sorunlar, İsrail iç siyaseti ve çıkar çatışmaları etrafında şekillenmektedir” diye konuştu.
Türkiye ile İsrail arasında halen iletişim kanalları bulunduğunu kaydeden Orhan, elçiler ülke başkentlerine geri çağrılmış olsa da ve Türkiye’nin İsrail’e ticari ambargo kararı olsa da Ankara’nın iletişime açık olduğunu vurguladı. Eş zamanlı olarak Erdoğan’ın Hamas’a ateşkes için telkinde bulunmaya devam ettiğini belirten Orhan, “Türkiye’nin, barışın tesisi için Gazzeli gruplarla iletişimi kritik önemdedir. Ancak hali hazırda meselenin çözümü, İsrail’in ateşkes için ne kadar samimi ve istekli olduğu ile ilgili gözükmektedir. Hamas açısından bakıldığında Türkiye etki gücü olan, dolaylı ya da doğrudan İsrail’e erişimi olan, gerektiğinde karşı tarafı zorlayabilecek araçlara sahip, ABD nezdinde de etkisi olan bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Bu süreçte Türkiye’nin Hamas üzerindeki etkisinin Katar, Mısır ve Rusya ile koordineli şekilde arttığı gözlenmektedir. Bu durum Batı açısından bakıldığında, Hamas üzerindeki İran etkisinin dengelenmesi açısından daha makul bir seçenek olarak öne çıkabilir” diye konuştu.
“İran’ın hoşnutsuzluğuna rağmen Türkiye’nin Hamas üzerindeki etkisi artabilir”
Geçmişte Filistin Kurtuluş Örgütü kamplarında eğitim alan ve İsrail’in askeri operasyonu üzerine 1973-1980 döneminde İsrail’de mahkum olan araştırmacı gazeteci- yazar Faik Bulut ise, İran aleyhine Türkiye’nin Gazze’deki ateşkes sürecindeki rolünü ve etkisini arttırabileceğini söyledi. Bulut, “Hamas üzerinde Türkiye’nin etkili olması ve hatta Katar yerine belki gelecekte Hamas yönetimine evsahipliği yapmasıyla İran hoşnutsuz olacaktır. ABD’nin de baskısı altındaki Katar ‘benim rolümü Türkiye gel sana devredeyim’ diyebilecektir ancak halen uluslararası dengeler bu duruma karşı diye düşünüyorum. Ama öyle olursa İran’ın hoşnutsuzluğuna rağmen mesela Rusya hoşnut olabilecektir” dedi.
Türkiye’nin Gazze’deki insanlık dramıyla ilgili tüm eleştirilerinde haklı olduğunu belirten Bulut, yine de Türkiye’nin arabuluculuk rolü için gerekli olan şekilde İsrail’le ilişkilerinde dengeyi koruyamadığını ve AK Parti’nin ise adeta Müslüman Kardeşler hareketindeki bir unsur gibi görüldüğünü kaydetti. Türkiye’nin Mısır ve Katar gibi İsrail – Filistin çatışmasında masaya oturacak bir aktör olarak görülmediğini vurgulayan Bulut, Türkiye’nin yine de çok gayret gösterdiğini ve Hamas başta olmak üzere taraflarla çok sıkça görüşmeler yaptığını işaret etti.
Bulut, “ABD, Türkiye’nin Hamas’la ilişkisi olmasını istiyor ama arabulucu olmasını istemiyor. Avrupa Birliği (AB) de sanki Hamas’ın İran’ın elinden kurtarılması için Türkiye’nin daha etkili olabileceğini düşünüyor. Bu noktada ABD de Türkiye’nin Hamas’la ilişki durumunu hoş karşılıyor, görünüyor. Ama Türkiye’nin arabuluculuk rolü oynaması zor. Çünkü Ukrayna-Rusya arasındaki (arabuluculuk) teklifi de son olarak reddedildi. Geçmişte Irak’ta da kabul görmedi. Kafkaslar’da da olmadı. Dolayısıyla Türkiye’nin çatışan tarafları masada anlaşma için buluşturma başarısı pek yok gibi görünüyor” diye konuştu.
Yıldız Yazıcıoğlu / VOA