Yargıtay'dan 15 Temmuz için "tatili yarıda kesme" içtihadı

Hulusi Akar savunması

Yargıtay'dan 15 Temmuz için "tatili yarıda kesme" içtihadı

Yargıtay'dan 15 Temmuz için "tatili yarıda kesme" içtihadı

Akın Öztürk dahil 17 sanığa verilen 138'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını onayan Yargıtay, bu kararının gerekçesini açıkladı. İki Korgeneral'e "tatili yarıda kesme" gerekçesiyle verilen hükümlerse bozuldu.

Yargıtay, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Çatı Davası'nda verdiği kararda dönemin Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) Üyesi ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı eski Orgeneral Akın Öztürk'ün cezasını neden onadığını ayrıntılarıyla anlattı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Çatı Davası'nın temyiz incelemesini 17 Mayıs'ta tamamladı. Daire, 757 sayfalık gerekçeli kararıyla, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olmakla suçlanan Akın Öztürk ile eski generaller Mehmet Dişli, Hakan Evrim ve Mehmet Partigöç'ün aralarında bulunduğu 17 sanığın cezasını onadı. Bu sanıklar 136 kişiyi kasten öldürmek, anayasayı ihlal ve Cumhurbaşkanı'na suikast suçlarından mahkûm olmuş ve 138'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Ayrıca bu sanıklara 26 kez kasten öldürmeye teşebbüs suçundan verilen 416'şar yıl hapis cezası da onandı.

"Düğüne davetliyken gitmedi"

Yargıtay kararında Akın Öztürk'ün neden darbe suçundan cezalandırıldığı gerekçesiyle anlatıldı. Öztürk'ün 2013-2015 tarihleri arasında Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptığı, 2015 tarihinde Yüksek Askerî Şûra üyeliğine atandığı anımsatıldı. Kararda, Öztürk'ün olay günü Hava Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının İstanbul'daki düğününe davetli olmasına ve nikah şahitliği teklif edilmesine rağmen İzmir'den Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın uçağıyla Ankara'ya geldiği, buradan Akıncı Hava Üssü'nde ikamet eden kızının evine geçtiği belirtildi.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Yurtta Sulh Konseyi Başkanlığını kabul etmemesi üzerine Akıncı Üssü'ne zorla götürüldüğü ifade edilen gerekçeli kararda şunlar anlatıldı:

"Sanık Akın Öztürk'e sanık Fahri Kafkas'ın beyanlarında belirttiği üzere sanık Mehmet Partigöç'ün emir astsubayı Hasan Hüseyin Sarıtarla'nın elinde bulunan cep telefonunu Mehmet Partigöç'e uzatarak 'Komutanım, Akın Paşa arıyor' dediği, sanık Mehmet Partigöç'ün ise telefonda sanık Akın Öztürk'e 'Komutanım, komutanı Akıncılar'a tahliye ettik siz de oraya geçin' dediği, yine sanık Hakan Evrim'in, sanığın damadı olan ve olay gecesi darbe faaliyetlerini organize ettiği iddiasıyla sanık olarak yargılanan Hakan Karakuş'u arayarak 'Akın Paşa nerede?' dediği, Hakan Karakuş'un ise 'Bizim evde komutanım’ dediği, Hakan Evrim'in 'Tamam aldım' şeklinde konuşmasını bitirdiği…"

Akın Öztürk "gece uçuşu" dedi

Kararda, gece 23.00 sıralarında, Hava Kuvvetleri Komutanı olan Abidin Ünal'ın sanığı aradığı ancak ulaşamadığı iddia edildi. Bunun üzerine Hava Korgeneral Mehmet Şanver'in sanığın kendisini tebrik için aradığı numarayı araması üzerine Abidin Ünal'ın Akın Öztürk'e "Akın Paşam, sen neredesin?" diye sorduğu anlatılan kararda, Öztürk'ün Akıncı Hava Üssü'nde torunları ile beraber olduğunu belirttiği kaydedildi. Gerekçede, şöyle devam edildi:

"Uçakların sesini duyduğunu sorduğunu, sanığın gece uçuşu olduğunu söylediği, Abidin Ünal'ın ise, 'Akın Paşam, şimdiye kadar hangi tarihte cuma günü bu saatte gece uçuşu olmuş, darbe yapıyorlar, git bak bilgi ver' dediği, bu hususun Abidin Ünal tarafından duruşmada belirtildiği, sanığın Akın Öztürk'ün darbe teşebbüsü konusunda bilgisinin olmasına rağmen herhangi bir bilgi sahibi olmadığını belirterek Abidin Ünal'ı oyalamaya çalıştığı…"

"Komutan Akın Öztürk Paşa"

Sanık Bayram Akpan'ın Genelkurmay Başkanı'nı kastederek "Komutan nerede?" diye sorması üzerine sanık Mehmet Akçara'nın "Komutan yok, komutan Akın Öztürk Paşa" diyerek cevap verdiği anlatılan kararda, şu değerlendirme yer aldı:

"Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde sanığın örgüt tarafından Hulusi Akar'ın darbeyi kabul etmemesi üzerine Genelkurmay Başkanlığına getirildiği, sanığın sözde atama listesinde de Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevine atandığı, Genelkurmay Başkanlığı görevini kabul ederek sanığın darbe teşebbüsünün önemli yönetim merkezlerinden biri olan Akıncı Hava Üssü'ne geçerek darbe faaliyetinin yönetilmesinde ve organizasyonunda görev aldığı, bu kapsamda sanıklar Mehmet Dişli, Ömer Faruk Harmancık, Kubilay Selçuk ve Hakan Evrim ile birlikte Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ı darbe teşebbüsünü desteklemesi için ikna etmeye çalıştıkları…"

Hulusi Akar savunması

Kararda, Öztürk'ün sanık savunmasında darbe teşebbüsünü Akıncı Hava Üssü'nde Genelkurmay Başkanı'nın söylemesi üzerine haberinin olduğunu ve Akar'ın emirleri doğrultusunda 143'üncü filoya gidip darbe teşebbüsünde bulunan yöneticilerle görüştüğünü söylediği anımsatıldı. Ancak Öztürk'ün Akar'ın ifadesinde belirttiği isimler dışında görüştüğü isimleri özellikle vermekten kaçındığı, bu isimlerin kamera kayıtlarında kimler olduğunun belli olmasına karşın savunmasında belirtmediği anlatıldı.

"Darbecilerle hareket etti"

Kararda, şu sonuca varıldı:

"Sanığın rütbesi ve konumu itibariyle dosyada mevcut kamera görüntülerinden de anlaşılacağı üzere rahatlıkla dolaştığı, derdest edilen diğer komutanların akıncı üstünde tutulduğunu bildiği halde gece boyunca bunları kurtarmaya yönelik girişimde bulunmadığı, Akıncı Üssü'nde darbe teşebbüsünde bulunan yöneticiler ile birlikte hareket ettiği anlaşılmakla sanığın bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiş, olay günü darbe teşebbüsünün önemli yönetim merkezlerinden biri olan Akıncı Üssü'nde FETÖ'nün sivil yöneticilerinden Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Nurettin Oruç, Harun Biniş ve Hakan Çiçek ile askeri yönetici olan Ahmet Özçetin, Kubilay Selçuk, Hakan Evrim, Ömer Faruk Harmancık, Mustafa Barış Avıalan, Muzaffer Düzenli, Bilal Akyüz, Mehmet Dişli, Turgay Sökmen, Murat Koçyiğit, Osman Kılıç ile 143'üncü Filo'da toplandıkları, sanığın diğer FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü yöneticileriyle birlikte darbe teşebbüsü eylemlerini koordine ettiği yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır."

Kararda sanığın "örgüt yöneticisi olduğu" iddia edilirken, "Sanık darbe teşebbüsünü diğer FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü yöneticileriyle birlikte darbe teşebbüsünün yönetim merkezlerinden biri olan Akıncı Üssündeki eylemleri koordine etmiş, böylece sanığın cebir ve şiddet kullanarak T.C. Anayasasının ön gördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmiştir" denildi.

"Tatili yarıda kesmesi" gerekçesine bozma

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 29 sanık hakkındaki hükümleri ise çeşitli sebeplerle bozdu. Bunlar arasında dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı eski Korgeneral Mustafa Özsoy ile Genelkurmay Hareket Başkanı eski Korgeneral Satı Bahadır Köse hakkındaki hükümler de yer aldı.

Karara göre, sanık Mustafa Özsoy, olay tarihinde Foça Askeri kampında 17 Temmuz'a kadar izinde bulunmasına karşın tatilini yarıda keserek 15 Temmuz'da Ankara’ya geldi. Özsoy, darbeye ilişkin atama kararnamesinde Başbakanlık Müsteşarı olarak atandı.

Sanık Satı Bahadır Köse de tatilde olduğu Marmaris-Aksaz Askeri kampındaki tatilini yarıda keserek darbe atama listesindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı görevi için İstanbul'a gitti.

Yargıtay kararında, Mustafa Özsoy'un "tatilini keserek Ankara'ya gelmesi", Satı Bahadır Köse'nin ise "Marmaris-Aksaz askeri kampındaki tatilini yarıda keserek görevi devralmak için İstanbul'a gitmesinin" yerel mahkeme tarafından başlı başına icrai eylem niteliğinde kabul edildiğine dikkat çekildi. Kararda, bozma gerekçesi şöyle anlatıldı:

"Öncelikle sanıkların darbe eylemini önceden bilip bilmedikleri, organizasyon ve planlamasında yer alıp almadıkları etraflıca araştırılarak şayet darbe eyleminin planı ve organizasyonunda yer aldıklarının tespit edilememesi halinde darbe eyleminin gerçekleştirildiği olay günü herhangi bir şekilde darbe suçuna katkı sunan elverişli nitelikte bir icrai eylemlerinin olup olmadığının saptanması, saptanması halinde ise faaliyetlerin niteliğine göre eylemlerinin Anayasayı ihlal suçuna müşterek fail ya da yardım eden olarak kabul edilip edilmeyeceğini tartışılıp değerlendirilmesi; bu haliyle sanıkların dosya kapsamına yansıyan ve aldıkları sivil görevin önemi de gözetilerek eylemlerin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacağı…"

DW