Claudia Roth: Türkiye'de Demokrasi İçin Sesimizi Yükseltmenin Zamanı Geldi

Almanya Kültür Bakanı Claudia Roth, Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması ve 19 Mart operasyonuna ilişkin sert eleştirilerde bulundu. Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin son gelişmelerle zora girdiğini belirten Roth, “Bu şartlar altında AB Erdoğan’la el sıkışamaz” dedi.

Claudia Roth: Türkiye'de Demokrasi İçin Sesimizi Yükseltmenin Zamanı Geldi

Claudia Roth: Türkiye'de Demokrasi İçin Sesimizi Yükseltmenin Zamanı Geldi

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Geçmişin romantik yanılgısı, bugünün net mesajı

Almanya Kültür Bakanı Claudia Roth, Türkiye'yi onlarca yıldır yakından takip eden ve birçok kez ziyaret etmiş kıdemli bir siyasetçi. Ancak bu kez İstanbul’a gelişinin nedeni sadece kültürel bir etkinlik değil. Görev süresinin son günlerinde Türkiye’ye gelen Roth, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını ve 19 Mart sürecini doğrudan eleştirerek Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki umutları sarsan çıkışlara imza attı. Roth, “Bu şartlar altında Avrupa Birliği Erdoğan’la hiçbir şey olmamış gibi el sıkışamaz” dedi.

1986’dan Gezi’ye, Gezi’den bugüne: Roth’un Türkiye günlüğü

Türkiye ile tanışıklığının 1986’da başladığını söyleyen Roth, Fethiye’deki Caretta Caretta kaplumbağaları için Alman otelcilere karşı çevreci bir mücadele verdiğini anlattı. Ancak esas dönüşüm, bir Türk gazeteciden gelen mektup sonrası yaşanmış: “Sadece doğayı savunmak yetmez, Türkiye'deki insan haklarına da dikkat etmelisin.” Roth, bu uyarıdan sonra gazetecilerden sanatçılara, Kürtlerden öğrencilere kadar birçok alanda ses yükseltmiş, birçok Türk hükümetiyle karşı karşıya gelmişti. En çok etkilendiği olaylardan biri ise Gezi Parkı eylemleriydi. O gece Divan Otel’de kalıyordu ve yaşadıkları onu derinden etkilemişti.

Erdoğan ve ‘romantik Avrupa’ yanılgısı

Roth, AK Parti’nin ilk döneminde Erdoğan’dan umutlu olan Avrupalı liderlerden biriydi. Ancak bugün itirafta bulunuyor: “Demokrasi tramvayından inileceğini o zaman da söylüyordu ama biz inanmak istedik. Şimdi bunun bir kandırmaca olduğunu görüyorum.” Roth’a göre Erdoğan, Avrupalı liderlerin ve kendi halkının güvenini kötüye kullandı. “Eğer gerçekten İslam inancına sahip olsaydı, bu kadar adaletsizlik karşısında susmazdı” diyor.

İmamoğlu ve demokrasi sınavı: AB kapıları kapanıyor mu?

19 Mart süreci sonrası AB-Türkiye ilişkilerinin yeniden canlanma ihtimali neredeyse sıfırlandı. Roth’un iddiasına göre, Alman hükümeti İmamoğlu’nun tutuklanmasından önce AB-Türkiye müzakerelerini yeniden başlatmak için ciddi adımlar planlıyordu. Ancak artık bu mümkün değil. Roth açık konuşuyor: “Bu koşullar altında AB Erdoğan’la el sıkışamaz.”

Öcalan çıkışı: Bu bir barış değil, muhalefeti bölme hamlesi

Roth, hükümetin Öcalan ile yeni bir süreç başlatma sinyallerini de sert şekilde eleştiriyor. Ona göre bu, gerçek bir çözüm süreci değil. “Bu bir barış süreci olsaydı, seçilmiş Kürt belediye başkanları görevlerine dönerdi, Demirtaş serbest kalırdı” diyen Roth, Kürt halkına çağrıda bulunuyor: “Bu oyunu görün.”

Yargı ve hukuk eleştirisi: Fransa-Türkiye kıyası mümkün değil

 İmamoğlu'na yönelik yolsuzluk iddialarının hukuki değil, tamamen siyasi olduğunu söyleyen Roth, “Türkiye'deki mahkemeler bağımsız değil, bunu hepimiz biliyoruz. Fransa’daki Le Pen kararı ile kıyaslanamaz” diyor. Roth’a göre Türk hükümeti yargıyı siyasallaştırarak kendi muhaliflerine karşı kullanıyor ve bu da AB ile üyelik perspektifini tamamen ortadan kaldırıyor.

Ekonomik faturaya dikkat çekti: 40 milyar dolarlık kriz

İmamoğlu'nun tutuklanması sonrası Türkiye’den çıkan döviz rezervine de dikkat çeken Roth, “Umarım ülkenin zenginleri de bunun bedelinin farkına varır. Bu siyasi operasyon çok pahalıya patlıyor” yorumunu yaptı. Ona göre artık Türkiye'deki sivil toplumun harekete geçme zamanı geldi. “Top artık Türkiye’nin sahasında” diyor.

Son söz: Türkiye demokratik bir Avrupa ülkesidir ve öyle kalmalıdır

Roth, “Türkiye demokratik bir Avrupa ülkesidir ve öyle kalmalıdır” sözleriyle röportajı noktalıyor. Avrupa’nın sorumluluğuna dikkat çekerken, asıl sorumluluğun artık Türkiye halkında olduğunu belirtiyor. Seçim iradesinin hiçe sayıldığı bir tabloda, Avrupa’nın sessizliği kadar Türkiye’nin suskunluğu da geleceği belirleyecek.

www.yerelgundem.com 

Kaynak: Cansu Çamlıbel / T24