Bediüzzaman Said Nursi'nin gerçek vasiyeti!

Benim kabrimi gâyet gizli bir yerde bir iki talebemden başka kimse bilmemek lâzım geliyor.

Bediüzzaman Said Nursi'nin gerçek vasiyeti!

Said Nursi'nin Mezar Vasiyetine Eklenmeyen Cümlesi Ortaya Çıktı

YEREL GÜNDEM / İZMİR

Müfid Yüksel, Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin mezar vasiyetine eklenmeyen bir cümleyi açıkladı. Yüksel, "Bediüzzaman’ın Vasiyyeti Ve Kabri" başlıklı açıklamasında belgelere ve şahitlerin sözlerine yer vererek, vasiyyetnâmenin şahidi Merhum Ceylan Çalışkan'ın el yazısıyla olan nüshasını ele geçirdi.

Bediüzzaman Said-i Nursi'nin 23 Mart 1960'ta vefat ettiğinde Urfa'da İpek Palas otelinde defnedildiğini belirten Yüksel, daha sonra mezarın bulunduğu dergahın askeri tertibat ile parçalandığını ve na'şının 27 Mayıs ihtilali cuntası tarafından Afyon'a götürülüp Isparta'ya defnedildiğini ifade etti.

Vasiyyetnâmenin şahidi olan Merhum Ceylan Çalışkan'ın el yazısıyla olan nüshasında geçen ek cümleyi şu şekilde açıkladı: "Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Vefat Etmeden Bir Sene Evvel Etmiş Olduğu Vasiyyetnâme: 'Benim kabrimi gâyet gizli bir yerde bir iki talebemden başka kimse bilmemek lâzım geliyor. Bunu vasiyyet ediyorum. Çünkü, Dünyada beni şöhretten men eden bir hakikat elbette vefatımdan sonra da, o hakikat o suretle beni mecbur ediyor.'"

Bediüzzaman'ın bu ek ifadesiyle kabrini gizli tutma sebebini dile getirdiğini belirten Yüksel, Bediüzzaman'ın dünyada şöhretten uzak durma ve ihlâsını sürdürme arzusunu vurguladığını ifade etti.

Vasiyyetnâmenin Ceylan Çalışkan'ın El Yazısı İle Olan Metni

“Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Vefat Etmeden Bir Sene Evvel Etmiş Olduğu Vasiyyetnâme

“Benim kabrimi gâyet gizli bir yerde bir iki talebemden başka kimse bilmemek lâzım geliyor. Bunu vasiyyet ediyorum. Çünki, Dünyada beni şöhretten men eden bir hakikat elbette vefatımdan sonra da, o hakikat o suretle beni mecbur ediyor..”

Biz de Üstâdımıza sorduk: “Kabri ziyârete gelenler Fatiha okur, hayır kazanır. Acaba, siz ne hikmete binâen kabrinizi ziyâret etmeği men ediyorsunuz? Cevâben üstâdımız dedi ki: “Bu dehşetli zamanda eski zamandaki firavunların dünyevî şân ve şeref arzusuyla heykeller ve mumyalarla nazar-ı beşeri kendilerine çevirmeleri gibi; enâniyyet ve benliğin verdiği gafletle heykeller ve gazetelerle nazarları ma’na-yı harfîden ma’na-yı ismiyle tamamen kendilerine çevirtici ve uhrevî istikbâlden ziyâde dünyevî istikbâli gâye-i hayâl edinmiş olmalarıyla eski zamandaki Allah için ziyâret mukâbili ehl-i dünya kısmen bu hakikate muhâlif olarak mevtânın şân ve şerefine ziyâde ehemmiyet verip öyle ziyâret ediyorlar. Ben de Risâle-i Nur’daki a’zamî ihlâsı kırmamak için o ihlâsın sırrıyla kabrimi bildirmemeği vasiyyet ediyorum. Hem şarkta, hem garpta, hem kim olursa olsun okudukları Fatiha ervâha gider. Dünyada beni sohbetden men eden bir hakikat elbette vefâtımdan sonra da, o hakikat bu suretle beni sevâb cihetiyle değil, dünya cihetiyle men etmeğe mecbur edecek” dedi.”

www.yerelgundem.com