SDG ile Şam Arasındaki Anlaşmanın Kritik Unsurları
SDG ile Şam yönetimi arasında varılan anlaşma, Suriye'nin kuzeydoğusundaki askeri ve sivil yapıların entegrasyonunu öngörüyor. Anlaşmanın en kritik noktaları arasında YPG'nin geleceği, sınır kontrolü ve petrol gelirlerinin paylaşımı yer alıyor.

SDG ile Şam Arasındaki Anlaşmanın Kritik Unsurları
YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Suriye’de, Şam yönetimi ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında varılan anlaşma, ülkenin geleceği açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. ABD’nin arabuluculuğunda gerçekleşen müzakereler sonucunda imzalanan anlaşma, özellikle YPG’nin geleceği, sınır kontrolleri ve petrol gelirlerinin paylaşımı gibi kritik konuları içeriyor.
Anlaşmanın Önemi ve Kapsamı
Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından Ahmed Şara liderliğindeki yeni yönetim, SDG’ye silah bırakma çağrısında bulunmuştu. Ancak SDG, bağımsız yapısını koruma isteğiyle bu çağrıya direnmişti. Yapılan görüşmeler sonucunda kuzeydoğudaki sivil ve askeri yapıların Suriye yönetimine entegre edilmesi konusunda mutabakata varıldı.
Bu anlaşma, Suriye’nin birlik ve bütünlüğünün korunması açısından kritik görülürken, uygulamanın nasıl gerçekleştirileceği ve Türkiye’nin hassas olduğu YPG konusunun nasıl ele alınacağı belirsizliğini koruyor.
YPG’nin Geleceği Belirsiz
Türkiye’nin PKK’nın uzantısı olarak gördüğü YPG’nin geleceği en büyük soru işaretlerinden biri. Anlaşmanın 4. maddesi, kuzeydoğudaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır kapılarının, petrol ve gaz sahalarının Şam yönetimi kontrolüne geçmesini öngörüyor. Ancak bu sürecin nasıl işleyeceği konusunda detaylar netleşmiş değil.
Ankara, uzun süredir YPG’nin tamamen feshedilmesini talep ediyor. Türk yetkililer, SDG’nin Suriye yönetimine entegrasyonunun örgütsel yapıyı koruyarak yapılması halinde bunu kabul etmeyeceklerini belirtiyor. Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu gruplarının, silah bırakıp Şam yönetimine entegrasyon sürecine girdiği hatırlatılarak YPG’nin de aynı süreci takip etmesi gerektiği ifade ediliyor.
Petrol ve Gelir Paylaşımı
SDG, Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğusundaki petrol zengini bölgelerde uzun süredir özerk bir yönetim oluşturmuştu. Yapılan anlaşmaya göre, petrol ve doğal gaz sahaları Şam yönetimine devredilecek. Bu durum, Suriye’nin bütçe gelirlerini artıracak ancak SDG’nin ekonomik gücünü zayıflatabilir.
ORSAM Levant Çalışmaları Koordinatörü Dr. Oytun Orhan’a göre, Şam’ın petrol sahalarını kontrol etmesi ekonomik bağımsızlık için önemli bir adım olacak. Ancak gelir paylaşımının nasıl yapılacağı konusunda net bir çerçevenin bulunmaması, taraflar arasındaki anlaşmazlık riskini artırıyor.
Türkiye’nin Tutumu ve Ankara’nın Endişeleri
Ankara, anlaşmayı temkinli bir iyimserlikle karşılıyor. Ancak yetkililer, sürecin uygulama aşamasının kritik olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin en büyük endişesi, YPG’nin blok halinde Suriye ordusuna katılması ve bu yapı üzerinden yeniden güçlenmesi.
SDG ve YPG’nin geleceği konusunda kesin kararlar alınmazsa, Türkiye’nin askeri seçenekleri masada tutacağı ve olası bir operasyon için hazırlıklarını sürdüreceği değerlendiriliyor.
ABD ve Rusya’nın Rolü
ABD, SDG’nin en önemli destekçilerinden biri olarak bu anlaşmanın yürütülmesi sürecinde garantörlük rolü üstlenebilir. Ancak, Rusya’nın da bu süreçte etkili olması bekleniyor. Moskova, uzun süredir Şam yönetimi ile Kürt gruplar arasında bir uzlaşı sağlanması için çaba gösteriyor.
Sonuç ve Beklentiler
Anlaşmanın nihai detaylarının yıl sonuna kadar netleşmesi beklenirken, SDG’nin nasıl bir dönüşüm geçireceği ve YPG’nin ne şekilde entegre edileceği en büyük tartışma konusu olmaya devam edecek. Ankara’nın bu sürece nasıl tepki vereceği ve Şam yönetiminin bu entegrasyonu nasıl gerçekleştireceği, önümüzdeki dönemde bölgenin siyasi dengesini belirleyen faktörlerden biri olacak.