Putin Neden Zelenskiy’i Doğrudan Aramıyor? Ortak Dil ve Tarihe Rağmen Barış Neden Gecikiyor?
Putin ve Zelenskiy, ortak dil ve tarihsel bağlara rağmen doğrudan görüşmüyor. Kremlin'in son açıklaması ışığında, bu stratejik tercih akademik ve jeopolitik bağlamda analiz ediliyor. Barış için doğrudan lider diplomasisi mümkün mü?

Putin Neden Zelenskiy’i Doğrudan Aramıyor? Ortak Dil ve Tarihe Rağmen Barış Neden Gecikiyor?
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov’un 17 Mayıs’ta yaptığı açıklama, Ukrayna-Rusya Savaşı’nda yeni bir diplomatik pencere açtı. Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, ancak müzakere heyetleri arasında belirli mutabakatlara varılması durumunda Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile doğrudan görüşebileceğini söyledi. Açıklama, “Putin neden doğrudan aramıyor?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı.
Dil Aynı, Kader Ortak Ama Görüşme Yok
Ukrayna ve Rusya, tarih boyunca Slav halkları olarak ortak bir geçmişi paylaşan, kültürel olarak iç içe geçmiş iki millettir. Putin de Zelenskiy de anadili düzeyinde Rusça konuşabilmektedir. Her iki liderin de iletişim engeli olmadan doğrudan görüşebilecek durumda olması, barışçıl çözüm için potansiyel bir fırsat yaratmaktadır.
Ancak kamuoyunda zaman zaman dile getirilen iddiaların aksine, Vladimir Putin’in Yahudi kökenli olduğuna dair herhangi bir doğrulanmış bilgi bulunmamaktadır. Ailesi Rus Ortodoks inancına mensup olup, Putin bizzat annesi tarafından vaftiz edilmiş ve geleneksel Ortodoks değerleriyle büyütülmüştür. Bu nedenle, iki lider arasında barış ihtimalini değerlendirirken etnik veya dini benzerlikten çok, siyasi hesaplara ve jeopolitik denklemlere odaklanmak daha gerçekçidir.
Barış İçin Aracılar Zorunlu mu?
Putin, yaklaşık 25 yıldır iktidarda olan, devlet tecrübesi yüksek bir liderdir. Teorik olarak isterse Zelenskiy’i doğrudan arayabilir. Ancak uluslararası ilişkilerde doğrudan lider diplomasisi, genellikle krizlerin son safhasında devreye girer. Müzakere heyetlerinin teknik düzeyde ilerleme sağlaması, liderlerin masaya daha güçlü ve kontrollü oturmasını sağlar. Kremlin’in tutumu da bunu teyit etmektedir: Görüşme, ancak belirli anlaşmalar sağlandığında gündeme alınabilir.
Peskov’un İstanbul anlaşmalarını hatırlatması da bu bağlamda önemlidir. 2022 yılında Türkiye’nin arabuluculuğunda yapılan görüşmelerde ciddi ilerleme sağlanmış; özellikle 1.000’e 1.000 esir takası gibi somut konularda mutabakat sağlanmıştı. Ancak süreç, çeşitli iç ve dış dinamikler nedeniyle rafa kaldırıldı.
Savaşın Bedelini Halk Ödüyor
Her geçen gün, Ukrayna ve Rusya topraklarında yüzlerce insan yaşamını yitiriyor. İki ülkenin evlatları, emperyal stratejiler ve güvenlik kaygıları uğruna cephelerde hayatlarını kaybediyor. Liderlerin bir telefonla çözebileceği sorunlar, sahada geri dönülmez acılara neden oluyor. Milyonlarca mülteci, yıkılan şehirler, ekonomik krizler ve toplumsal çöküş; bu savaşın bedelini tarif edilemez kılıyor.
Bu noktada doğrudan lider diplomasisinin devreye girmesi, tarihî bir kırılma yaratabilir. Putin’in stratejik hesapları ve Zelenskiy’nin Batı’ya bağımlı tutumu, sürecin karmaşıklaşmasına neden olsa da barış için bir irade beyanı, milyonların kaderini değiştirebilir.
Doğrudan Diplomasi İçin Ne Gerekir?
Putin ve Zelenskiy, her ne kadar kişisel olarak diyaloga açık olabilecek profil çizseler de barış süreci, sadece kişisel iradeyle değil, aynı zamanda derin jeopolitik çıkarların yeniden tanımlanmasıyla mümkündür. NATO’nun genişlemesi, Rusya’nın güvenlik kaygıları, Ukrayna’nın egemenlik arayışı gibi başlıklar hâlâ çözümsüzlüğün merkezinde duruyor.
Yine de her barış süreci, bir cesaret anıyla başlar. Aracıların üzerinden yürüyen diplomasi, yerini doğrudan lider diplomasisine bıraktığında, çatışmalar yerini çözüm arayışlarına bırakabilir.
YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM