PKK Kongresi’nin Anadil Gerçeği: Kürsülerde Gösteri, Kongrelerde Türkçe

PKK’nın kongrelerinde ve iç iletişiminde kullanılan dilin Türkçe olduğu gerçeği, TBMM’de yapılan Kürtçe konuşma girişimlerini sembolik bir gösteri haline getiriyor. Şule Perinçek yazdı.

PKK Kongresi’nin Anadil Gerçeği: Kürsülerde Gösteri, Kongrelerde Türkçe

PKK Kongresi’nin Anadil Gerçeği: Kürsülerde Gösteri, Kongrelerde Türkçe

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

PKK’nın en üst düzey kongrelerinde bile tercih edilen ve herkesin en iyi anladığı dil Türkçeyken, TBMM kürsüsünden Kürtçe konuşmak neyin mesajıdır? DEM Parti Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in Meclis’te yaptığı Kürtçe konuşma girişimi, yalnızca sembolik bir hamle değil, aynı zamanda ayrıştırıcı bir gösteri olarak da yorumlanıyor. Çünkü yıllardır PKK içinde kullanılan ana iletişim dili Türkçedir. Bu durum yalnızca basit bir dil tercihi değil, aynı zamanda sosyolojik bir gerçektir.

Kongrelerde Türkçe, Kürsülerde Sembolik Kürtçe

PKK'nın son kongresinde konuşan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Merkez Komite Üyesi Hêlîn Ümit ve Delege Cemal Amed’in tüm konuşmaları Türkçe olarak yapılmıştır. ANF tarafından yayınlanan bu görüntüler, kongredeki ana haberleşme dilinin Türkçe olduğunu açıkça göstermektedir. Kürtçe yapılan konuşmalar ise birçok üye tarafından tam olarak anlaşılamamaktadır. Kongre yemini bile Türkçedir.

PKK’nın örgüt içi eğitimi, iç yazışmaları, iç yargılama süreçleri ve ideolojik metinleri Türkçe hazırlanmakta ve Türkçe yürütülmektedir. Serxwebun ve Berxwedan gibi örgütün yayın organları da zamanla Türkçeyi tercih etmiştir. Zira Kürtçe yayınlar beklenen ilgiyi görmemiştir. Bu tablo, örgütün gerçek anlamda dilsel bir tercih değil, pratik bir zorunlulukla Türkçeyi benimsediğini ortaya koyuyor.

Anadil Nedir, Ne Değildir?

Dilbilimsel olarak anadil, bireyin çocuklukta ailesinden ve çevresinden öğrenerek en iyi konuştuğu, düşüncelerini en rahat ifade ettiği dildir. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve PKK kongrelerine katılan kişilerin büyük çoğunluğunun anadili Türkçedir. Bunu sadece pratik kullanım değil, aynı zamanda sosyal entegrasyon ve eğitim süreci de teyit etmektedir.

PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın da geçmişte “rüyalarımı bile Türkçe görüyorum” dediği biliniyor. Bu gerçek, etnik köken fark etmeksizin Türkçenin Türkiye halkı arasında en yaygın ve etkili iletişim aracı olduğunu gösteriyor.

Sokakta Türkçe, Meclis’te Gösteri

Diyarbakır’ın sokaklarında çocuklar futbolu Türkçe oynuyor, markette pazarlıklar Türkçe yapılıyor, devletin resmi dilinde yazılmış üniversite sınavlarına Türkçe hazırlanılıyor. Televizyonlar, dijital medya ve eğitim dili Türkçe. Bu gerçeklik, toplumsal bütünleşmenin dilsel düzeyde çoktan sağlandığını ve ortak bir iletişim zemini oluştuğunu gösteriyor.

TBMM kürsülerinden yapılan anlaşılmayan dildeki konuşmalar, halktan çok siyasi vitrine hitap ediyor. Bu tür sembolik çıkışlar, toplumsal kaynaşmaya değil, bölgesel milliyetçiliği körükleyen ve birliğe zarar veren yaklaşımlar olarak değerlendiriliyor.

Birlik İçin Ortak Dil

Türkiye, imparatorluklar tarihinden süzülerek gelen ve farklı kimlikleri aynı potada birleştiren bir geçmişe sahiptir. Ortak dil bu birliğin mihenk taşıdır. Türkçe, farklı coğrafyalarda doğmuş ama aynı hayalleri paylaşan insanları birleştiren köprüdür. Millî birlik, sadece siyasi sınırlarla değil, kalplerde ve dillerde kurulur.

Kürtler ve Türkler, ortak mücadeleler vermiş, kanlarıyla bu toprakların harcını yoğurmuş iki asli unsurdur. Bu birliktelik, son iki yüzyılın toplumsal devrimleriyle pekişmiş ve millet bilinciyle şekillenmiştir.

Öcalan’ın Çağrısı: Ayrılık Değil Bütünleşme

27 Şubat 2025’te Abdullah Öcalan’ın yaptığı açıklama, ayrılıkçı tezlere karşı tarihî bir itiraftır. Öcalan, ayrı devlet, federasyon veya özerk yapıların sosyolojik gerçekliğe uymadığını vurgulamış, barış ve demokratik toplum sürecinin dilinin “devlet ve toplumla bütünleşme” olduğunu ifade etmiştir. Bu da, dil konusundaki gerçekçiliğin, barış ve birlik için hayati öneme sahip olduğunu göstermektedir.

Dil Üzerinden Ayrışma, Emperyalizmin Alanıdır

Türkiye’nin iç bütünlüğüne zarar veren her ayrım, dış güçlerin müdahalesine açık bir kapıdır. Dil üzerinden yürütülen siyasi ayrışma politikaları, halkın iradesiyle değil, küresel senaryolarla şekillendirilmeye çalışılmaktadır. Oysa millet olarak geleceğe el ele, omuz omuza yürümemiz gerekmektedir.

Kürtlerin ve Türklerin ortak geleceği, ayrılıkçılıkta değil, birlikte üretmekte, birlikte yönetmekte ve birlikte yaşamakta gizlidir. Bu da ortak bir dil ve ortak bir gelecek inşasıyla mümkündür.

www.yerelgundem.com

Kaynak: Şule Perinçek / Aydınlık