Nazım Hikmet: Şiirin ve Direnişin Mavi Gözlü Devi

Nazım Hikmet Ran’ın hayatı, edebi kariyeri ve siyasi duruşu detaylı şekilde ele alındı. Şairin eserleri, aşk hayatı ve Türkiye’den sürgün edilişi haberimizde yer alıyor.

Nazım Hikmet: Şiirin ve Direnişin Mavi Gözlü Devi

Nazım Hikmet: Şiirin ve Direnişin Mavi Gözlü Devi

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Türk Edebiyatının Özgür Ruhlu Kalemi

Nazım Hikmet Ran, sadece şiirleriyle değil, duruşu, siyasi kimliği ve yaşadıklarıyla da hafızalara kazınan bir isim. “Mavi Gözlü Dev” olarak anılan usta şair, çağdaş Türk şiirinin en etkili ve en üretken temsilcilerinden biri olmayı başarmıştır. Serbest nazımı Türk edebiyatında ilk kullananlardan biri olan Nazım Hikmet, şiir, roman, tiyatro oyunu, masal gibi birçok edebi türde eserler kaleme almıştır. Sanatıyla olduğu kadar, düşünsel mücadelesiyle de dikkat çeken şair, pek çok kez tutuklanmış, sürgün edilmiş ve buna rağmen sesini kısıtlamayı reddetmiştir.

Selanik’ten Moskova’ya Uzanan Bir Hayat

20 Kasım 1901’de Selanik’te dünyaya gelen Nazım Hikmet’in resmi doğum tarihi, ailesi tarafından 17 Ocak 1902 olarak nüfusa geçirilmiştir. Galatasaray Sultanisi’nde ortaokula başlayan Nazım, ardından Heybeliada Bahriye Mektebi’nde eğitimine devam etti. Genç yaşta Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşı’nı yerinde gözlemleme şansı buldu. Halkın sefaletine, açlığına ve savaşın yıkıcılığına tanık olan Nazım Hikmet, bu deneyimlerin ardından geleneksel şiir kalıplarının kendisine yetmediğini fark etti. Şiire yepyeni bir ses ve biçim kazandırmak amacıyla serbest nazıma yöneldi.

Bu dönemi şu sözleriyle ifade etmiştir: “Milleti ve savaşını keşfettim. Şaştım, korktum, sevdim ve bütün bunları yazmak gerektiğini sezdim. Şiirle şimdiye kadar söylenmemiş şeylerin ifade edilmesi gerektiğini sezdim.”

Edebiyatın Yanı Sıra Siyasi Mücadele

Nazım Hikmet, Moskova’ya giderek siyasal bilimler ve ekonomi eğitimi aldı. Türkiye’ye döndüğünde Aydınlık dergisinde yazmaya başladı. Ancak yayınlanan şiirleri nedeniyle yargılanma tehdidiyle yeniden Moskova’ya dönmek zorunda kaldı. 1928’deki afla ülkeye geri döndü ve Resimli Ay dergisinde yazmaya başladı. Bu dönem, onun edebi kimliğinin geniş kitlelere ulaşmasını sağladı.

1938 yılında, askeri isyana teşvik suçlamasıyla 28 yıl hapse mahkum edildi. Çankırı, Bursa ve İstanbul cezaevlerinde yıllar geçirdi. Cezaevinde geçirdiği yıllar boyunca üretmeye devam etti. 1950 yılında çıkan genel afla serbest bırakıldı.

Sürgün, Aşk ve Yalnızlık

Nazım Hikmet’in aşk hayatı da en az şiirleri kadar derinliklidir. İlk evliliğini Nüzhet Hanım’la, ikinci evliliğini Sovyet doktor Lena ile yaptı. Ancak bu evlilikler uzun sürmedi. Büyük aşkı Piraye ile 1931’de evlenmek istese de, araya giren tutuklamalar nedeniyle bu evlilik ancak 1935 yılında gerçekleşebildi. Piraye’ye duyduğu büyük aşkı, mektupları ve şiirleriyle ölümsüzleştiren Nazım, yıllar sonra cezaevine ziyarete gelen dayısının kızı Münevver’e âşık oldu ve Piraye’den boşanarak onunla evlendi.

1951 yılında öldürülme korkusuyla yeniden Sovyetler Birliği’ne giden Nazım Hikmet, bu yüzden Türkiye vatandaşlığından çıkarıldı. Polonya vatandaşlığına geçerek Borzecki soyadını aldı. 3 Haziran 1963’te Moskova’da geçirdiği kalp kriziyle hayata veda etti. Mezarı hâlâ Moskova’dadır. 5 Ocak 2009’da Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye vatandaşlığı iade edilmiştir.

Edebiyat Dünyasına Bıraktığı İzler

Nazım Hikmet’in eserleri yalnızca şiirle sınırlı kalmamış, roman, tiyatro ve masal türlerinde de önemli yapıtlar üretmiştir. Şiirleri 50’den fazla dile çevrilmiş, dünya edebiyatında da adını duyurmuştur. Özellikle “Piraye’ye Mektuplar” ve “Kuvâyi Milliye Destanı” gibi eserleri edebiyat tarihine damga vurmuştur.

Hayattayken Yayınlanan Bazı Önemli Eserleri:

  • 835 Satır (1929)

  • Güneşi İçenlerin Türküsü (1928)

  • Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936)

  • Taranta Babu’ya Mektuplar (1935)

  • Benerci Kendini Niçin Öldürdü? (1932)

  • Kafatası (1932)

  • Kurtuluş Savaşı Destanı (1937)

Ölümünden Sonra Yayınlanan Bazı Eserleri:

  • Saat 21–22 Şiirleri (1965)

  • Ferhad ile Şirin (1965)

  • Yaşamak Hakkı (1966)

  • Henüz Vakit Varken Gülüm (2008)

  • Piraye’ye Mektuplar 1–2 (1998)

  • Bütün Şiirleri (2007)

Nazım Hikmet’in edebiyatı sadece bir sanat aracı değil, aynı zamanda halkın sesi olmuştur. Onun kaleminden dökülen her mısra, yüreğiyle yazılmış ve yaşanmış bir deneyimin yansımasıdır.

www.yerelgundem.com