DEM Parti'den 10. Yargı Paketi’ne Sert Eleştiri: Barış ve Adalet Beklentilerini Karşılamıyor

DEM Parti, 10. Yargı Paketi’ne dair sert muhalefet şerhi yayımladı. Parti, düzenlemenin adalet ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve toplumsal barışa zarar verdiğini savundu.

DEM Parti'den 10. Yargı Paketi’ne Sert Eleştiri: Barış ve Adalet Beklentilerini Karşılamıyor

DEM Parti'den 10. Yargı Paketi’ne Sert Eleştiri: “Barış ve Adalet Beklentilerini Karşılamıyor”

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

“Yargı Reformları Hukuk Devletini Güçlendirmekten Uzak”

DEM Parti, 10. Yargı Paketi’ne ilişkin hazırladığı muhalefet şerhini kamuoyuyla paylaştı. Açıklamada, yargı reformu adı altında sunulan düzenlemelerin adaleti ve toplumsal barışı tesis etmektense, mevcut sorunları derinleştirdiği savunuldu. Özellikle siyasi mahpuslara yönelik ayrımcı uygulamalara dikkat çekilen açıklamada, ceza adalet sisteminde yaşanan yapısal sorunların çözülmesi gerektiği vurgulandı.

DEM Parti’nin açıklamasında, yargı bağımsızlığı, hukuk güvenliği ve ifade özgürlüğü konularında ciddi gerilemeler yaşandığı belirtildi. Reform olarak sunulan paketlerin, bu alanlarda iyileştirme yerine daha fazla sınırlama getirdiği ifade edildi.

“Siyasi Mahpuslar Dışlanıyor, Barış Süreci Zedeleniyor”

Açıklamada Kobani ve Gezi davaları örnek gösterilerek yargının siyasi etkiden arındırılamadığı, bu durumun toplumsal adalet duygusunu zedelediği belirtildi. Kayyım uygulamaları da eleştirilerek, halk iradesinin yargı süreci tamamlanmadan askıya alınmasının demokratik değerlere aykırı olduğu vurgulandı.

DEM Parti, özellikle hasta ve yaşlı siyasi mahpuslara yönelik infaz düzenlemelerindeki ayrımcılığı sert şekilde eleştirdi. “Siyasi mahpuslar yaşlanmıyor mu?” sorusunu yönelten parti, insan onurunun cezalandırma mantığına kurban edilmemesi gerektiğini savundu.

“Yargı Paketi Eşitlik İlkesine Aykırı”

COVID-19 salgını döneminde çıkarılan geçici infaz düzenlemelerinde cezası kesinleşmemiş olan mahpusların kapsam dışı bırakılması da partinin itiraz ettiği bir diğer nokta oldu. Aynı suçu işleyen ancak farklı tarihlerde yargılaması sonuçlanan kişiler arasında uygulanan bu ayrımın, Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu belirtildi.

Koşullu salıverme ve konutta infaz düzenlemelerinin siyasi mahpusları kapsamaması, teklifin yalnızca adli mahpuslara yönelik bir iyileştirme olarak kalmasına yol açtı. Bu durumun, infaz sisteminde ikili bir hukuk anlayışını pekiştirdiği kaydedildi.

“Ağırlaştırılmış Müebbet Cezası Umutsuzluğu Pekiştiriyor”

Teklifte hasta hükümlülere yönelik olumlu düzenlemelere rağmen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahpusların kapsam dışında bırakılması büyük tepki topladı. DEM Parti, bu uygulamanın uluslararası hukuk normlarına aykırı olduğunu ve mahpusların “umut hakkını” yok ettiğini belirtti. AİHM’nin Vinter v. Birleşik Krallık kararına atıf yapılan açıklamada, “hiçbir insan mutlak umutsuzluk içinde cezaevinde ölüme terk edilemez” denildi.

“Çocuk Adaletinde Geriye Gidiş Var”

Parti, hükümlü çocukların kapalı cezaevlerine gönderilmesini ve çocuk eğitimevlerine geçişin “iyi hal” raporuna bağlanmasını da eleştirdi. Bu düzenlemelerin çocuk hakları açısından geriye gidiş anlamına geldiği ifade edildi. İdare ve gözlem kurullarının karar yetkisinin artırılması ise cezaevi uygulamalarındaki keyfiliği artırabileceği endişesiyle eleştirildi.

“Barışçıl Eylemler Kriminalize Ediliyor”

Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin düzenlemelerin, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü fiilen kısıtlayabileceği uyarısında bulunan DEM Parti, yasada kullanılan geniş ve belirsiz ifadelerin keyfi uygulamalara zemin hazırladığını belirtti. Bu tür uygulamaların özellikle emek, kadın ve çevre hareketleri gibi demokratik taleplerin bastırılmasında araçsallaştırılabileceği vurgulandı.

“Teklif Eşitlikten Uzak, Toplumsal Barışı Tehdit Ediyor”

Sonuç bölümünde DEM Parti, 10. Yargı Paketi’nin hem infazda eşitlik hem de demokratikleşme süreci açısından beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu ifade etti. Siyasi mahpuslara yönelik istisnaların kaldırılması, hasta ve yaşlı mahpuslara ayrım yapılmadan insani koşulların sağlanması gerektiği vurgulandı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bu düzenlemeye tarafımızca muhalefet şerhi düşülmüştür. Türkiye’nin tarihsel ve toplumsal ihtiyaçları, kapsayıcı ve adil bir hukuk anlayışıyla karşılanmalıdır. Teklifin mevcut haliyle bu ihtiyaca yanıt vermesi mümkün değildir.”

www.yerelgundem.com