8. Yargı Paketi yürürlüğe girdi: Hukukçular yeni düzenlemeyi neden eleştiriyor?

'AYM kararının arkasından dolandılar'

8. Yargı Paketi yürürlüğe girdi: Hukukçular yeni düzenlemeyi neden eleştiriyor?

8. Yargı Paketi yürürlüğe girdi: Hukukçular yeni düzenlemeyi neden eleştiriyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda 2 Mart'ta kabul edilerek yasalaşan 8. Yargı Paketi 12 Mart tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç haberi X'ten yaptığı "8. Yargı paketi olarak bilinen, Yargı hizmetlerinin etkinliğinin artırılarak hızlandırılması, Hak arama hürriyetinin genişletilmesi, Suçla etkin mücadelenin sağlanması, Kişisel verilerin etkili bir şekilde korunmasını amaçlayan ve bazı önemli düzenlemeleri içeren Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun; Sayın Cumhurbaşkanımız @RTErdogan tarafından onaylandı ve 12.03.2024 tarih ve 32487 Sayılı #ResmîGazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Hayırlı olsun" açıklamasıyla duyurdu.

Ancak yargı paketindeki bazı maddeler hukukçular tarafından eleştiriliyor.

"AYM'nin iptal kararına aykırı"

Pakette "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçunun niteliği değişmedi. Hukukçular, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) ilgili hükme ilişkin iptal kararının, yeni düzenlemede dikkate alınmadığını söylüyor.

Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 220. Maddesi'nde, "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen" kişinin ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılacağı hükmediliyordu.

Ancak AYM geçen yıl bu düzenlemeyi, Anayasa'ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı olduğu ve "ifadenin muğlak olup keyfilik yaratabildiği’ gerekçesiyle oy birliğiyle iptal etmişti.

8. Yargı Paketi'yle birlikte ilgili hükmün AYM iptal kararı uyarınca yeniden düzenlenmesi, örgüt adına suç işlemek fiilinin daha net bir biçimde tanımlanması beklenirken, bunun yerine sadece fıkranın ilk cümlesinde değişiklik yapıldı.

Fıkradaki, “ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır” şeklindeki ibare “ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde değiştirildi.

Değişikliğin gerekçesinde, AYM'nin iptal gerekçelerinin dikkate alındığı ve böylece örgüt adına suç işleme fiilinin müstakil bir suç olarak düzenlendiği belirtildi.

BBC Türkçe'ye yazılı açıklama yapan İnsan Hakları Derneği ise yeni düzenlemenin mevcut uygulamadan hiçbir farkı olmadığı ve bu açıdan AYM'nin iptal kararına aykırı olduğu görüşünde:

"Bu değişiklik AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Işıkırık grubundaki değerlendirmeleriyle uyumlu olarak düzenlenmiş müstakil bir ceza maddesi değildir. Ayrıca kanuna gelen eleştirilerin tamamını karşılayan bir değişiklik yapılmamıştır.

"Sırf cezanın yeniden düzenlenmesi AİHM ve AYM kararlarının gereğini karşılamadığı gibi kamu otoritelerinin keyfi davranışlarını önleyecek mekanizma da düzenlenmemiştir."

AİHM ve AYM kararları ne diyor?

AİHM 2017 yılında, 2006'da Diyarbakır'da dört PKK'lının cenazesinde zafer işareti yaparak slogan attığı için TCK'nın 220. Maddesi'ne göre 6 yıl 3 ay ceza alan Murat Işıkırık'ın başvurusunda ihlal kararı vermişti.

AİHM, ilgili maddenin yerel mahkemeler tarafından çok geniş yorumlandığına, bu nedenle bu maddenin öngörülebilir olmadığına ve kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine hükmetmişti.

Kararda, TCK'nın 220. Maddesi nedeniyle zafer işareti yapıp slogan atmanın "örgüt adına hareket etmek" şeklinde yorumlanabildiği ve o kişinin "gerçek örgüt üyesi gibi" cezalandırılması için yeterli görüldüğü belirtilmişti.

AYM de Ekim ayında "kişilerin eyleminin ağırlığı dikkate alınmaksızın örgüte üye olmak suçuyla cezalandırılmasının" keyfilik yarattığını belirterek düzenlemeyi iptal etti.

İnsan Hakları Derneği'ne göre ise yeni düzenleme, AİHM ve AYM kararlarına uygun değil; "örgüt adına suç işlemek" ile kastedilen eylemlerin belirli, öngörülebilir ve somut olması gerek ancak yeni düzenlemeyle de söz konusu eylemlerin ne olduğuna da açıklık getirilmedi:

"Hangi eylem ve ifadelerin bu madde kapsamında uygulama alanı bulacağı belirsizliğini korumaktadır. Değişiklikle yapılan sadece örgüt adına suç işlendiğinin kabulü halinde örgüt üyesi gibi cezalandırılmayı değil, ayrı bir ceza miktarı belirtilmesi yönündedir.

"Ancak Anayasa'da cezaların kanuniliğinden önce suçların kanuniliği korunmaktadır. Suçun kanuniliği ilkesi kişinin yargılandığı eylemlerin yasada suç olarak tanımlanmasını gerektirmektedir. 220/6’da ise hangi suçların bu madde kapsamına gireceğine açıklık getirilmemiş; neden böyle bir hükme ihtiyaç duyulduğuna da gerekçede yer verilmemiştir."

'Yeni mağduriyetler yaratmaya devam edecek'

İHD, bu değişikliğin yeni mağduriyetler yaratmaya devam edeceği kanısında:

"Düzenleme, mahkemelerin uygulamada geniş olarak yorumladığı “örgüt adına suç işleme” kavramının daraltılması ve sınırlanması bakımından yetersizdir. Yalnızca belirli bir ceza öngörülmesi, kanun kalitesi anlamında nitelikli, genel, somut ve açık bir kanun yapıldığı anlamına gelmemektedir.

"Örgüt üyeliği ile ilgili aşağı yukarı somut kriterler belirlenmiştir. İlgili kanun, bu kapsamda değerlendirilemeyen suçlarda örgüt adına suç işleme göndermesiyle benzeri ağırlıkta cezalandırma yetkisini, yapılan değişiklikle de korumaktadır."

Dernek, eğer yasa tamamen iptal edilemiyorsa bile, tıpkı "örgüt üyeliği" kriterleri gibi "örgüt adına işlenen suçlar için de" bazı kriterlerin somut olarak belirlenmesi gerektiğini vurguluyor:

"Hangi suçların, hangi bağlamlarda, somut duruma göre 'organik bağ' tespiti yöntemiyle bu kapsama alınacağı açıkça yazılmak zorundadır. Aksi halde yapılan değişiklik, uygulamada hiçbir olumlu değişiklik yaratmayacaktır."

'AYM kararının arkasından dolandılar'

Türkiye'de özellikle 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden bu yana, "terör örgütü üyeliği" ve bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda ciddi artış yaşandı.

Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2016-2022 yılları arasında, 1 milyon 768 bin kişi hakkında TCK'nın 314. Maddesi uyarınca yani "silahlı örgüt suçundan" soruşturma açıldı.

BBC Türkçe'ye konuşan Avukat Ali Gül, "FETÖ'ye yardım etme" suçundaki belirsizlik ve hukuka aykırılığın devam ettiğini söylüyor:

"AYM’nin verdiği iptal kararının arkasından dolandılar...Halen bir kişi örgüt adına suç işlediği takdirde hem onun cezasını hem de doğrudan örgüt üyesi gibi ceza alacak. Yani örgüt üyesi olmayan kişinin aldığı ceza, direkt örgüt üyesinden daha fazla olabiliyor.

"Karakola roket atan da terörist, Bank Asya'ya para yatıran da terörist. Bu en çok teröristlere yarıyor çünkü suyu bulandırıyor. Sıradan bir vatandaş da herhangi bir şekilde eline silah almadan terörist olabiliyor."

Gül'e göre 8. Yargı Paketi'yle "sözde bir değişiklik" yapıldı, bu da izlenen siyasi stratejinin parçası:

"Örgüt üyeliği ya da örgüt üyeliğine yardımın niteliğine ilişkin daha detaylı bir düzenleme yapabilirlerdi ama AYM kararının arkasından dolanmayı seçtiler, ki bu sayede daha çok kişiye soruşturma açılabilsin, yargılanıp ceza alabilsinler. Bu iktidarın ve ortağının çok işine gelen bir strateji."

Hükümet ne diyor?

Hükümetin Işıkırık kararıyla ilgili olarak 31 Mart 2021'de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne yaptığı bildirimde ise TCK'nın 220. Maddesi'ndeki "keyfiliği engelleyecek" gerekli değişikliklerin yapıldığı belirtildi.

Bildirimde, 2013'teki bir düzenlemeyle maddeye, “Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir” hükmü eklendiği ve örgüte üye olma suçundan yargılanacak kişinin daha az ceza almasının sağlandığı kaydedildi.

Ayrıca ilgili maddenin geniş uygulamasına ilişkin kaygıların, sonradan eklenen “Bu hüküm ancak silahlı örgütler hakkında uygulanır” hükmü ile ortadan kaldırıldığı vurgulandı.

BBC TÜRKÇE