Türkiye'de Ötekileştirme, Alevilik ve Kutuplaşmanın Derinleşen Sosyolojisi
Türkiye’de imamların cenaze namazı kıldırmaması gibi vakalar, Alevilik ve ötekileştirme tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Alevi kimliğinin reddi, ibadethane tanımazlığı ve toplumsal kutuplaşmanın stratejik etkileri bu yazıda akademik bir çerçevede ele alınıyor.

YUSUF İNAN YAZDI...
Türkiye'de Ötekileştirme, Alevilik ve Kutuplaşmanın Derinleşen Sosyolojisi
Türkiye, çok kültürlü, çok inançlı ve tarihsel derinliğe sahip bir toplum olarak, toplumsal barışın sağlanması noktasında halen ciddi sorunlarla yüz yüze. Bu sorunlardan biri, dindarlık ve inanca dayalı ötekileştirme pratiğidir. Son dönemde imamların, bireylerin siyasi görüşleri veya inanca yaklaşımları dolayısıyla cenaze namazlarını kıldırmayı reddetmesi, bu ötekileştirmenin sistemsel ve din adamları eliyle de işlendiğine işaret etmektedir. Bu durum sadece bireysel travmalara değil, aynı zamanda toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesine neden olmaktadır.
Alevilik Üzerinden Tanımlanan Ötekilik
Alevi topluluğu, yüzyıllardır hem siyasal hem de inansal olarak ötekileştirilen bir kimliktir. Vedat Kara'nın ayrıntılı analizlerinde vurguladığı gibi, Aleviler tarihsel olarak cem ibadetini icra ettikleri, cemevlerini ibadethane olarak kabul ettikleri ve Hz. Ali’yi merkezde konumlandırdıkları için zaman zaman hem Sünni gelenek tarafından hem de devlet yetkilileri tarafından şüpheyle karşılanmışlardır.
Modern Türkiye'de Aleviliğin tanınması taleplerine karşı "Aleviler homojen değil" argümanını ileri sürerek karşı çıkmak, bu topluluğun kamusal alandaki taleplerini pasifleştirme aracı haline gelmiştir. Ancak Kara’nın da belirttiği gibi, dünyanın her yerinde her din ve mezhepte çeşitli yorumlar bulunur. Aleviliğin "yol bir, sürek binbir" anlayışı zaten bu çokluğu kendi içinde kabul eder.
Cenazeler Üzerinden İnanca Yönelik Disiplin Uygulaması
Kayseri, Bergama, Kocaeli ve Trabzon’da yaşanan olaylar, ölüm gibi toplumsal uzlaşı alanı kabul edilen bir gerçekliğin bile ideolojik zemine çekildiğini gösteriyor. Komünist, solcu ya da bir cemaat mensubu oldukları düşünülen bireylerin cenaze namazlarını kıldırmak istemeyen imamlar, ötekileştirmenin kamusal hizmet alanında da nasıl şekillendiğine dair çarpıcı örneklerdir.
Burada sorun sadece bireysel vicdanlara değil, aynı zamanda devletin bu imamlar üzerindeki denetim yetersizliğine ve kimi zaman örtülü desteklerine işaret eder. Öte yandan, imamların yargıları üzerinden gelişen bu tutum, toplumsal barışın önündeki engellerden biridir.
Sivas ve Sonrası: Kimliğin Faş Olması
Vedat Kara, Madımak Katliamı’nın Aleviler için bir dönüşüme işaret ettiğini belirtir. Bu olay, Alevi toplumunun artık şöylemden pratiğe dönüşen bir hak arama sürcine girmesine neden olmuştur. Kendini gizlemeye çalışan bir toplumun, kimliğini kamuya açık bir şekilde sahiplendiği yeni bir dönem başlamıştır. Bu noktada cemevlerinin hukuken ibadethane olarak tanınması talebi, salt bir mimari meselenin ötesinde, tanınma ve eşitlik talebidir.
Stratejik ve Akademik Çıkarımlar
-
Devletin tarafsızlığı: Devlet, din hizmetlerini sunarken mezhepsel ya da ideolojik bir taraf tutamaz. Camiler ne kadar ibadethaneyse, cemevleri de o kadar ibadethanedir.
-
Diyanet'in rolü: Diyanet işleri Başkanlığı’nın şemsiyesi altında sadece Sünni-Hanefi yorumu yer alıyorsa, bu örgütsel bir ayrımcılığa işaret eder.
-
Sivil toplumun yükselişi: Alevi toplumu, Pir Sultan Abdal Dernekleri, Hacı Bektaş Veli Vakfı gibi yapılarla kendi kurumsallaşmasını oluşturmuş ve meşrulaştırmıştır. Bu yapıların kamusal hak taleplerinin tanınması gerekmektedir.
-
Eğitim ve empati: Mezhepsel ayrımın toplumsal dokuyu yıpratmaması için eğitim müfredatında doğru Alevilik, bir inanç sistemi olarak öğretilmeli, bireylerin empati geliştirmesi desteklenmelidir.
Türkiye’de ötekileştirme sadece sosyal psikolojiye zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal kutuplaşmayı derinleştirerek kamusal barışı da tahrip eder. Din hizmetleri gibi kamusal alanlarda ideolojik ayrımcılık yapılmasının önüne geçilmezse, hem devlet otoritesi zedelenir hem de halk arasındaki adalet algısı yıkılır. Alevi kimliğinin tanınması, cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi ve bireylerin cenaze hakkına saygı gösterilmesi, sadece Aleviler için değil, Türkiye’nin demokratik meşruiyeti için de zorunludur.
YUSUF İNAN / YURTTA SULH CİHANDA SULH
Twitter : @Yusufinan2023
Instagram : yusufinan2023
Instagram : fondinan2016
Email : [email protected]
Web: www.yerelgundem.com