Ahmet Zeki Üçok’un Açıklamaları ve Türkiye’nin Karanlık Dönemi: Kimin Eli Kimin Cebinde?

Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı bir nitelikli darbe planı

Ahmet Zeki Üçok’un Açıklamaları ve Türkiye’nin Karanlık Dönemi: Kimin Eli Kimin Cebinde?

YUSUF İNAN YAZDI...

Ahmet Zeki Üçok’un Açıklamaları ve Türkiye’nin Karanlık Dönemi: Kimin Eli Kimin Cebinde?

Türkiye, tarihin en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Siyasi, sosyal ve hukuki alanda adeta bir kaosun içindeyiz. Her gün yeni bir skandal, yeni bir komplo teorisi, yeni bir açıklama ile uyanıyoruz. Ahmet Zeki Üçok’un açıklamaları da bu fırtınanın tam ortasında yer alıyor. Ancak bu açıklamaların arkasında ne var, ne kadarını ciddiye almalıyız? Asıl sorulması gereken soru bu.

Türkiye, FETÖ ve Ergenekon gibi derin yapılarla mücadele ederken, kimin kim olduğunu anlamak neredeyse imkânsız hale geldi. Bir gün FETÖ’den tutuklanan birinin ertesi gün Ergenekon’la bağlantılı çıkması, ardından bir başka isimle ilgili çelişkili iddialar ortaya atılması, toplumun kafasını karıştırdı. Ergenekon ve FETÖ’nün ikiz kardeş olduğu gerçeği, bu karanlık yapıların ne kadar derin ve birbirine bağlı olduğunu gösteriyor.

Ahmet Zeki Üçok, TSK’nın %25’inin temizlendiğini, kamudaki oranların ise yalnızca %4’te kaldığını dile getiriyor. Peki, bu açıklamaların arkasında yatan gerçek nedir? Bu tür açıklamalar, FETÖ’nün gücünü olduğundan büyük göstermek için mi yapılıyor, yoksa gerçekten bir uyarı mı? Üçok’un elinde bu iddiaları destekleyecek hukuki veya resmi belgeler var mı? Yoksa bu da bir “asimetrik psikolojik harekatın” parçası mı?

Unutulmamalıdır ki, Türkiye gibi stratejik öneme sahip bir ülkede, bu tür yapıların küresel istihbarat örgütlerinin radarına girmemesi imkânsızdır. FETÖ ve Ergenekon gibi derin yapılar, sadece iç tehdit değil, aynı zamanda uluslararası istihbarat oyunlarının bir parçasıdır. Bu yüzden, bu yapılar hakkında yapılan açıklamalar son derece dikkatli yapılmalı, kamuoyunu yanıltacak bilgiler verilmemelidir.

Son dönemde, özellikle FETÖ soruşturmaları adı altında yapılan operasyonların arkasında Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı bir nitelikli darbe planı olduğu açıkça görülüyor. Gizli tanıklar tarafından verilen yüzlerce kişilik listeler, yargı sistemini kullanarak toplumda güven kaybı yaratmak amacıyla hazırlanmış gibi duruyor. Üstelik bu listelerle Ak Parti içindeki duayen isimler bile hedef alınarak, parti tabanında Erdoğan’a karşı bir tepki oluşturulmaya çalışılıyor.

Ahmet Zeki Üçok’un açıklamaları, bu kaosun bir parçası olarak değerlendirilmeli. Açıklamaları yalın haliyle almak, bizi yanıltabilir. Çünkü bu tür açıklamalar, bazen FETÖ karşıtı gibi görünse de, aslında o yapıyı olduğundan daha güçlü gösterme amacı taşıyabilir. İlker Başbuğ’un “Asimetrik Psikolojik Harekat” dediği bu taktik, Türkiye’nin iç ve dış dengelerini sarsabilecek sonuçlar doğurabilir.

Bu süreçte, devlet kurumlarının itibarı korunmalı ve yetkisiz kişilerin devlet adına açıklama yapmasına izin verilmemelidir. Devletin yargı gücü güçlendirilmeli, adaletin saygınlığına zarar verilmemelidir. En önemlisi de, Türk milleti devletine küstürülmemelidir. Çünkü millet, devleti bir “baba” olarak görür; baba evine küserse, bu millet için en tehlikeli durum ortaya çıkar.

Türkiye'nin bu karanlık dönemde attığı her adım, geleceğini şekillendirecek nitelikte. Kim kimdir, gerçekten bilmiyoruz. Ancak devletin ve milletin birlik içinde kalması, adaletin güçlendirilmesi ve kaostan uzak durulması, bu dönemin en kritik meselesidir.

YUSUF İNAN / YEREL GÜNDEM

www.yerelgundem.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

İnstagramfondinan2016

E-Mail: [email protected]