Trump’ın Yeni Stratejisi: III. Dünya Savaşı Gerçekten İptal mi?

Trump’ın başkanlık döneminde ABD-Rusya ilişkileri yeni bir döneme giriyor. III. Dünya Savaşı ihtimali azalırken, Avrupa’daki siyasi elitler bu değişimin şokunu yaşıyor. Türkiye’nin bu süreçte nasıl bir rol oynayacağı merak konusu.

Trump’ın Yeni Stratejisi: III. Dünya Savaşı Gerçekten İptal mi?

Trump’ın Yeni Stratejisi: III. Dünya Savaşı Gerçekten İptal mi?

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya-Ukrayna Savaşı’na yaklaşımı ve Batı ittifakı içindeki politikaları, küresel jeopolitik dengeleri sarsmaya devam ediyor. Son haftalarda yaşanan gelişmeler, III. Dünya Savaşı ihtimalinin en azından şimdilik rafa kalktığını gösteriyor. Ancak, Trump’ın yaklaşımı Avrupa’da büyük bir şok etkisi yarattı ve uluslararası siyasette büyük değişimlere yol açacak gibi görünüyor.

ABD-Rusya Yakınlaşması ve Avrupa’nın Şoku

Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte, Washington-Moskova hattında dikkat çekici bir yumuşama başladı. 21 Şubat’ta ABD ve Rusya yetkilileri Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelerek Ukrayna’daki savaşın sonlandırılması ve iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin yeniden düzenlenmesi üzerine müzakerelere başladı.

ABD’nin yeni yönetimi, Ukrayna’nın savaştaki konumunu ciddi şekilde zayıflatırken, Trump’ın Ukrayna’ya destek karşılığında Kiev’den 500 milyar dolarlık nadir toprak elementleri talep etmesi dikkat çekti. Ayrıca Trump, Ukrayna lideri Volodimir Zelenski’yi “seçimsiz bir diktatör” olarak nitelendirerek, Ukrayna’nın barış sürecindeki rolünü küçültmeye çalıştı.

Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük müttefiki olan ABD’nin bu ani dönüşü, Brüksel’de büyük bir şok etkisi yarattı. AB, bugüne kadar Ukrayna’ya 134 milyar avronun üzerinde askeri yardım yapmıştı. Ancak Trump’ın, “Ukrayna NATO üyesi değildir, bu yüzden güvenlik garantilerini Avrupa ülkeleri sağlamalı” açıklaması, Avrupa’nın savaştaki rolünü daha da artırmaya zorlayacak gibi görünüyor.

Rusya Batılı Şirketleri Geri Çağırıyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD ile müzakerelerin başlamasının ardından Batılı şirketlerin Rusya’ya dönüşü için hazırlıklara başlanması talimatını verdi. Boeing’in Rusya pazarına yeniden girmeyi planladığı iddiaları, bu değişimin ekonomik boyutunun ne kadar büyük olabileceğini gösteriyor.

Bu gelişmeler, Batı içinde bölünmeler yaratırken, Avrupa’nın Ukrayna’ya destek konusunda nasıl bir politika izleyeceği belirsizliğini koruyor. NATO müttefikleri arasında ise Trump’ın yaklaşımına yönelik tepkiler giderek artıyor.

Avrupa Liderleri Trump’a Karşı Önlem Alıyor

Avrupa’nın önde gelen liderleri, Trump’ın politikalarına karşı nasıl bir strateji izleyeceklerini belirlemek için hızla bir araya geliyor. 17 Şubat’ta Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, İspanya, Polonya, Danimarka ve Hollanda liderleri Paris’te toplandı. Zirvede, Avrupa’nın ortak savunmasını güçlendirmek ve NATO’dan bağımsız güvenlik mekanizmaları oluşturmak üzerine tartışmalar yapıldı.

Ayrıca NATO üyesi Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını artırmaları gerektiği vurgulandı. Washington, müttefiklerine gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 5’ini savunmaya ayırmaları gerektiğini iletti. Bu durum, zaten ekonomik durgunluk içinde olan Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri için yeni bir baskı unsuru haline gelebilir.

Ukrayna ve ABD Arasındaki Gerilim

Trump’ın Ukrayna’ya yönelik baskısı sadece finansal taleplerle sınırlı kalmadı. ABD Başkanı, Zelenski’nin müzakerelerde önemli bir rol oynamasına gerek olmadığını belirtti ve Ukrayna’nın geleceğine dair pazarlıkların büyük ölçüde ABD ve Rusya arasında yürütüleceğini açıkladı.

Ukrayna’nın sahip olduğu lityum, grafit, nikel, uranyum ve nadir toprak elementleri gibi kritik maden rezervleri, Trump’ın gözünü diktiği en önemli kaynaklar arasında yer alıyor. ABD’li şirketler, Ukrayna anayasasında doğal kaynakların özelleştirilmesini yasaklayan maddelerin kaldırılmasını talep ediyor.

Trump’ın stratejisi, Ukrayna’nın yalnızca bir müzakere unsuru olarak görülmesine neden olurken, Avrupa’nın Kiev’e yönelik politikasında da değişikliklere yol açabilir. Ukrayna’nın savaş sonrası nasıl bir konuma sahip olacağı, büyük ölçüde ABD ve Rusya arasındaki pazarlıklara bağlı hale geldi.

Türkiye’nin Rolü ve Lavrov’un Ankara Ziyareti

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Ankara ziyareti, Türkiye’nin Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi sürecinde nasıl bir rol oynayabileceğine dair önemli ipuçları verebilir. Türkiye, daha önce 2022 yılında İstanbul’da gerçekleştirilen barış görüşmelerinde arabuluculuk yapmıştı. Ancak Trump’ın barış sürecini tamamen ABD-Rusya eksenine çekmesi, Türkiye’nin arabuluculuk rolünü sınırlandırabilir.

Ankara, ABD’nin yeni yönetimiyle ilişkilerini yeniden tanımlamak zorunda kalırken, Rusya ile ekonomik ve diplomatik ilişkilerini nasıl sürdüreceği konusunda dikkatli adımlar atmak zorunda. Türkiye’nin NATO içindeki pozisyonu, Ukrayna savaşının gidişatına göre değişebilir.

Sonuç

Trump’ın başkanlığıyla birlikte küresel jeopolitik dengeler hızla değişiyor. III. Dünya Savaşı ihtimali şimdilik rafa kalkmış gibi görünse de, bu durumun uzun vadeli olup olmadığı belirsiz. ABD ile Rusya arasındaki müzakereler devam ederken, Avrupa’nın nasıl bir pozisyon alacağı büyük önem taşıyor.

Türkiye ise bu süreçte dengeli bir politika izlemek zorunda. NATO üyesi olarak Batı ile ilişkilerini korumaya çalışırken, Rusya ile ekonomik bağlarını da sürdürmek isteyecektir. Önümüzdeki haftalarda Avrupa ve ABD arasındaki gerilimin nasıl gelişeceği ve Türkiye’nin nasıl bir yol izleyeceği merak konusu.

www.yerelgundem.com

Kaynak: Akdoğan Özkan / T24