Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’na Yasak, Ama Özgürlükçü Anayasa Mümkün mü?
AİHM’nin Kararları Görmezden Geliniyor
Türkiye'nin Yeni Anayasa Tartışması: Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’na Yasak, Ama Özgürlükçü Anayasa Mümkün mü?
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Türkiye’de yeni anayasa tartışmaları, siyasetin en çalkantılı dönemlerinde yeniden gündeme geliyor. Karar Gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, bu sürecin tuhaf ve absürt yanlarını ortaya koyan bir yazı kaleme aldı. İktidarın "daha özgürlükçü" bir anayasa hazırlama iddiasıyla başlattığı kampanyanın, muhalefet liderlerine yönelik siyasi yasak ve cezalarla aynı döneme denk gelmesi, Türkiye'nin demokratik geleceği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor.
Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’na Yönelik Yasaklar
Türkiye’de yeni bir anayasa hazırlanırken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi önemli muhalefet liderlerine yönelik siyasi yasakların gündemde olması dikkat çekiyor. Ekrem İmamoğlu, "ahmak" kelimesi nedeniyle siyasi yasakla karşı karşıya kalırken, Kemal Kılıçdaroğlu'na Selahattin Demirtaş'ı övdüğü gerekçesiyle 3.5 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak talep ediliyor. Bu iki önemli figür üzerinden yürütülen davalar, hukuk sisteminin adalet ve tarafsızlık ilkeleri konusunda ciddi eleştirilere yol açıyor.
Ocaktan’ın belirttiği gibi, bu davaların zamanlaması dikkat çekici. Kılıçdaroğlu’na açılan dava, MHP’nin şikayetinden tam 3.5 yıl sonra gündeme geldi. Bu gecikmiş adaletin, tam da iktidarın anayasa hamlesi ile eşzamanlı olarak gündeme getirilmesi, kamuoyunda derin bir şüphe uyandırıyor.
Yargının Çifte Standartları
Ocaktan, yargının farklı kişilere karşı çifte standart uyguladığını iddia ediyor. Kılıçdaroğlu'na yönelik Çubuk’taki saldırı olayında yargının yavaş işleyişini hatırlatan Ocaktan, saldırganın “kahraman” ilan edildiğini ve yargının bu konuda gerekli hassasiyeti göstermediğini vurguluyor. Buna karşın, Demirtaş'ı övdüğü gerekçesiyle Kılıçdaroğlu’na hızla dava açılması, yargının tarafsızlığı konusunda ciddi endişelere yol açıyor.
AİHM’nin Kararları Görmezden Geliniyor
Selahattin Demirtaş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen “derhal serbest bırakılması” kararına rağmen, Türkiye’de yargı bu kararı uygulamak yerine Kılıçdaroğlu’na dava açmayı tercih ediyor. Ocaktan, bu durumu eleştirerek, Türk yargısının AİHM'ye karşı dava açabilecek kadar cesur davranıp davranamayacağını soruyor. Türkiye’nin anayasasında yer alan ve uluslararası sözleşmeleri bağlayıcı kabul eden 90. maddeye rağmen, AİHM kararlarının göz ardı edilmesi, Türkiye’nin hukuk devleti kimliği üzerinde ciddi bir gölge bırakıyor.
Yeni Anayasa Tartışmaları: Gerçekçi mi?
İktidarın "darbe anayasasından kurtulma" sloganıyla başlattığı yeni anayasa kampanyası, muhalefet ve kamuoyunda şüpheyle karşılanıyor. Ocaktan, yeni anayasanın "yargı bağımsızlığı" ve "kuvvetler ayrılığı" gibi temel demokratik ilkelerden yoksun olduğunu vurguluyor. Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez’in "daha demokratik ve özgürlükçü" bir anayasa ihtiyacından bahsettiği açıklamalarının altının boş olduğunu savunan Ocaktan, bu tür ifadelerin siyasi bir kampanya malzemesi olmaktan öteye gitmediğini düşünüyor.
Sonuç: Özgürlükçü Anayasa Mümkün mü?
Ocaktan, mevcut anayasanın bile tam olarak uygulanmadığı bir ülkede, yeni bir anayasa yapma çabalarının inandırıcı olup olmadığını sorguluyor. Özellikle muhalefet liderlerine yönelik yasaklar ve yargının siyasallaştığına dair iddialar, yeni anayasa sürecinin güvenilirliği konusunda ciddi endişeler doğuruyor.
İktidarın yeni anayasa hamlesi, Türkiye’deki özgürlükler ve demokratik değerler açısından önemli bir sınav olacak. Ancak şu anda görünen tablo, Ocaktan’a göre, bu anayasa sürecinin daha çok siyasi bir kampanyaya dönüştüğü yönünde. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’na yönelik yasakların gölgesinde, özgürlükçü bir anayasa hayalinin ne kadar gerçekçi olduğunu ise zaman gösterecek.
What's Your Reaction?