Ukrayna Türkiye Olabilir mi? Tarihsel ve Stratejik Perspektif

Ukrayna’nın NATO üyeliği süreci ve Rusya’nın işgali, Türkiye’nin 20. yüzyılda yaşadığı Sovyet tehdidine benziyor. Türkiye’nin 1945’te Batı ittifakına katılması, Ukrayna’nın bugün izlediği stratejiyi hatırlatıyor.

Ukrayna Türkiye Olabilir mi? Tarihsel ve Stratejik Perspektif

Ukrayna ‘Türkiye’ Olabilir mi? Tarihsel ve Stratejik Perspektif

YEREL GÜNDEM / TÜRKİYE

Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya yönelik başlattığı saldırı, Kremlin’in planlarının aksine Kiev’in hızlı bir şekilde düşmemesiyle farklı bir boyut kazandı. Ukrayna ordusu, siyasi liderliği ve halkıyla birlikte güçlü bir direniş gösterdi. Ancak, Türkiye’deki bazı çevrelerde, Ukrayna’nın NATO’ya katılma isteği nedeniyle bu işgale sebep olduğu yönünde bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.

Tarihsel perspektiften bakıldığında, Türkiye’nin 20. yüzyılda yaşadığı tehditler ile Ukrayna’nın bugün karşılaştığı tehditler arasında büyük benzerlikler bulunuyor. Türkiye, 1945’te Sovyetler Birliği’nin Kars ve Ardahan’ı geri istemesi ve Boğazlar üzerinde hak iddia etmesiyle büyük bir tehdit ile karşı karşıya kalmıştı. Bu tehdide karşı Batı ittifakına katılma kararı alan Türkiye, NATO üyesi olarak güvenliğini garanti altına aldı.

Rusya’nın Tarihsel Yayılmacı Politikası ve Ukrayna

Ukrayna, Rusya’nın jeopolitik yayılmacı politikalarına karşı direnmek zorunda kalan bir ülke konumunda. 2014’te Kırım’ın işgal ve ilhakı, sonrasında Donbas bölgesindeki çatışmalar, Moskova’nın Ukrayna üzerindeki planlarını açıkça ortaya koydu.

Ukrayna, egemenliğini korumak için Batı ile iş birliği yapmayı tercih etti ve NATO üyeliğini hedefledi. Ancak bu, Rusya tarafından bir tehdit olarak algılandı ve 2022’de geniş çaplı işgal başlatıldı. Türkiye’nin 1945’teki durumu ile kıyaslandığında, Ukrayna’nın bağımsızlık ve egemenlik mücadelesi açısından benzer bir yol izlediği görülüyor.

Türkiye’nin NATO Seçimi: Bağımsızlığın Teminatı

Türkiye, 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde Stalin’in talepleri karşısında yalnız kalmış ve Batı blokuna yakınlaşmak zorunda kalmıştı. İsmet İnönü’nün Batı ile ittifak kurma politikası, Türkiye’nin Sovyet baskısını bertaraf etmesini sağlamış ve 1952’de NATO’ya katılımını hızlandırmıştı.

Aynı şekilde Ukrayna da Rus tehdidine karşı NATO üyeliğini bir güvenlik stratejisi olarak benimsedi. Ancak, Ukrayna’nın NATO’ya katılma sürecinin tamamlanmadan Rusya’nın askeri müdahalesi gerçekleşti.

Batı Karşıtlığı ve Rus Sempatisi

Türkiye’de bazı çevrelerde, Rusya’nın Batı’ya karşı koyması nedeniyle Ukrayna’nın bu savaşta haksız olduğu yönünde bir algı oluşturuluyor. Oysa Rusya, Ukrayna’nın bağımsızlığını tanımama ve kendi etki alanı içinde tutma amacı güden bir yayılmacı politika izliyor.

Türkiye, tarih boyunca Rusya’nın yayılmacı politikalarından doğrudan zarar görmüş bir ülke olarak, Ukrayna’nın yaşadığı süreci yakından takip etmeli ve benzer tarihi deneyimlerini göz önünde bulundurmalıdır.

Sonuç: Ukrayna’nın Mücadelesi ve Türkiye’nin Tarihsel Deneyimi

Ukrayna’nın Batı ittifakına katılma isteği, Rusya tarafından tehdit olarak görülse de bir ülkenin egemenlik hakkı olarak değerlendirilmelidir. Türkiye, 1945’te Stalin’in toprak taleplerine karşı Batı ile ittifak kurarak bağımsızlığını güçlendirmiştir. Ukrayna da benzer bir tehdit altında ve benzer bir yol haritası izlemektedir.

Ukrayna’nın karşılaştığı zorluklar, Türkiye’nin 20. yüzyıldaki mücadeleleriyle büyük benzerlikler taşımaktadır. Bugün Ukrayna’nın bağımsızlık mücadelesi, yalnızca bir ülkenin toprak bütünlüğünü değil, uluslararası hukukun korunması açısından da kritik bir sınavdır.



www.yerelgundem.com

Kaynak: İbrahim Kiras / Karar