Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 158. sırada: “Sistematik sansür ve yargı kontrolü medyayı zayıflatıyor”

“Sistematik sansür ve yargı kontrolü medyayı zayıflatıyor”

Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 158. sırada: “Sistematik sansür ve yargı kontrolü medyayı zayıflatıyor”

Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 158. sırada: “Sistematik sansür ve yargı kontrolü medyayı zayıflatıyor”

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1993'de aldığı kararla 1994'ten beri 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanıyor.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü de 2002 yılından bu yana her 3 Mayıs’ta Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ni açıklıyor.

Türkiye endekste Filistin, Yemen ve Sudan’ın gerisinde kaldı

Örgüt, 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’yi 180 ülke içerisinde 158. sırada gösterdi.

2023'de 165. sırada yer bulan Türkiye’nin bu yedi sıralık değişim, medya özgürlüğü bir ilerleme içinde gibi görünse de Türkiye’de (158) görev yapan gazeteciler, Filistin (157), Tacikistan (155), Yemen (154) Pakistan (152) Sudan (149) gibi ülkelerdeki gibi medya özgürlüğü bakımından “çok vahim” kategorisinde değerlendiriliyor.

Türkiye bu yıl Bangladeş (165), Rusya (162), Cibuti (161), Birleşik Arap Emirlikleri(160) ve Hindistan (159) gibi ülkeleri gerisinde bıraktı.

Norveç, Danimarka ve İsveç zirvede Afganistan, Suriye, Eritre dipte

Dünya Basın Özgürlüğü’nün ilk dört sırasını Kuzey ülkeleri paylaştı.
Norveç (1), Danimarka (2), İsveç'i (3)Hollanda takip ederken, Almanya 10., Fransa 21., İngiltere 23., Amerika Birleşik Devletleri ise 55. sırada yer aldı.

Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nin en alt sıralarını ise Çin (172), Vietnam (174), İran (176), Kuzey Kore (177), Afganistan (178), Suriye (179) ve Eritre (180) paylaştı.

RSF raporu: “Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin yeniden seçilmesi endişe kaynağı”

Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi, Türkiye’nin Doğu Avrupa ve Orta Asya (EECA) bölgesinde “siyasi gösterge” olarak en ciddi gerileme yaşayan ülkelerden biri olduğunu da ortaya koyuyor.

Genel skor olarak 2023’te 100 üzerinden 33,97 puan toplayan Türkiye, bir yıl sonra 2,37 kayıpla 31,6 puanda kaldı

RSF raporunda, “Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin yeniden seçilmesi endişe kaynağı. Türkiye, gazeteci tutuklamaya devam ediyor, neredeyse sistematik online sansür ve yargı kontrolüyle medyayı zayıflatmayı sürdürüyor” tespitine de yer verildi.

Türkiye, 2002 yılında 99. sırada kendine yer bulduğu endekste 2016’da 151, 2017’de 155, 2018 ve 2019’da 157.'liğe kadar geriledi, 2020’de 154, 2021’de 153, 2022’de 149, geçtiğimiz yıl da 165. sırada gösterildi.

Önderoğlu: “Türkiye’nin endeksin dibinden çıkamamasının nedeni yargıdan elini çekmeyen, medyayı tek sesli olmaya zorlayan siyasi otoritedir”

Cumhurbaşkanlık seçimleri ve genel seçimler öncesinde tarafgir kamu yayıncılığı yapıldığını belirten RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, son dönemde ağırlıklı olarak Kürt medyasından çok sayıda gazetecinin tutuklanmasının medya özgürlüğünü zayıflattığını söyledi.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Önderoğlu, “Türkiye’de toplumsal uzlaşı kurulduğu, hukuk devleti ve şeffaflığın tesisine çalışıldığı her gün, gazetecilik alanının da genişlemesini sağlar. Son gelişmeler hiç iç açıcı olmasa da, sivil toplum ve toplumsal dinamikler de ortadayken her şey siyasi iradeye bakar. Keza, medya özgürlüğünde Türkiye’nin endeksin dibinden çıkamamasının temel nedeni sadece medya alanından değil, yargıdan da elini çekmeyen, medyaya güvence geliştirmesi gerekirken onu tek sesli olmaya zorlayan siyasi otoritedir” diye konuştu.

Öğret: “Baskılanmayan medya demokrasinin olmazsa olmalı, bu olmadan Türkiye’nin basın özgürlüğü sicili düzelmez”

VOA Türkçe’nin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü nedeniyle konuştuğu Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret de 2024 yılında da Türkiye’de basın özgürlüğünün sağlamlaştırılması yönünde ilerleme olmadığını düşünüyor.

Öğret, “Seçimlerden sonra Türkiye'de basın özgürlüğü bakımından bir değişiklik olduğunu düşünmüyorum çünkü bu yönde bir gösterge göremiyorum. Türkiye'nin kronik basın özgürlüğü problemlerini çözmek için ciddi yasal reformlar ve bununla beraber iktidar zihniyetinde devlet görevlilerinin yaklaşımına da kökten etki edecek olumlu bir değişim gerekiyor. Türkiye'de baskılanmayan, düşmanlaştırılmayan, özgürce haber ve yorum yayabilen bir medyanın gerçek bir demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu iktidar kabul etmediği sürece gerçek bir iyileşmeden söz etmek zaten zor. Bu çok temel bir talep. Türkiye eğer basın özgürlüğü sicilini düzeltecekse önce bu basit temellerle başlayabilir. Gerisinin geleceğine inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“Kanunun habercilere karşı bir gözdağı olarak kullanılmasının önüne geçilmesi gerekiyor”

CPJ Türkiye Temsilcisi, dün gazeteci Barış Terkoğlu’nun iki yıl hapse mahkûm edildiğini hatırlatarak yargının yasaları gazetecilere karşı bir “kalkan” olarak kullanmasının basın özgürlüğü ve demokrasiyle uyumlu olmadığını vurguladı. Özgür Öğret, şunları söyledi:

“Barış Terkoğlu'nun bugünkü duruşmasındaki savunmasında da değindiği üzere, ilgili kanun maddesinin güvenlik güçleri ve yargı mensuplarına karşı bir haber geçirmezlik kalkanı gibi kullanılmaması gerekir. Hukukçuların bu kanunun yorumlanması yönünde farklı görüşlerinin olduğu biliniyor; kimliği kamuya malum olan devlet görevlilerinin haklarında haber yapılması ile terör örgütlerine hedef olabileceği iddiasının savunma avukatları tarafından sorgulandığını, ilgili davaları takip edenler olarak mahkeme salonlarında duyuyoruz. Yakın zaman önce Mezopotamya Ajansı muhabiri Fırat Can Arslan bir tweet ile kamuya açık bir bilgiyi paylaştığı için bu maddeden dolayı tutuklanan ilk gazeteci olmuş, o tweet'i kendi akışlarında paylaşan diğer gazeteciler de gözaltına alınmışlardı. İlgili kanunun habercilere karşı bir gözdağı olarak kullanılmasının önüne geçilmesi gerekiyor.”

Terkoğlu davasında ne oldu?

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu’nun, OdaTV’de yayımlanan, “Türkiye’nin gündemindeki kararları hep aynı hâkim veriyor” başlıklı haber nedeniyle dün “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef almak” suçlamasıyla iki yıl hapse mahkûm edildi.

2020 yılında haberde sözü edilen, dönemin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek 1 Haziran 2022’den beri Adalet Bakan Yardımcısı olarak görev yapıyor.

Barış Terkoğlu hakkındaki mahkûmiyet, karara itirazın değerlendirileceği istinaf mahkemesi sürecinin ardından kesinlik kazanacak.

Hilmi Hacaloğlu / VOA