Adalet Bakanı’na bir soru

BERAATTEN MÜEBBETE

Adalet Bakanı’na bir soru

Adalet Bakanı’na bir soru

Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle sağdan ve soldan aydınlar “Gezi davası için adalet çağrısı” başlıklı bir bildiri yayınladı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç mutlaka görmüştür. Fakat Tunç’un bu konuda, kesinleştirdiği bir kanaati var. Avrupa Parlametosu’nun Osman Kavala’ya “İnsan Hakları Vaclav Havel Ödülü”nü vermesi üzerine Bakan Tunç, Gezi olayları sırasında ortaya çıkan vahim şiddet olaylarını hatırlatarak, şu açıklamayı yapmıştı:

İstanbul'da sokakları ateşe verip ve bu ateşi bütün Türkiye'ye yaymaya çalışan kişiler değilmiş gibi sözde bir insan hakları ödülü töreni yapılıyor. Avrupa Parlamentosu maalesef alet oluyor." (10 Ekim)

Demek ki Bakan Tunç’a göre Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve diğer hükümlüler “İstanbul sokaklarının ateşe verilmesini ve bu ateşin Türkiye’ye yayılmasını” azmettirmişler! Sayın Bakan’a soruyorum; şiddet olaylarını “azmettirdikleri” hakkında, hukuken somut, geçerli ve “illiyet” (nedensellik) bağı olan bir delil var mı?

BERAATTEN MÜEBBETE

Dosyada bu kişilerin “hükümeti devirmek” istediklerine dair bir delil olmadığı gibi, şiddet olaylarını “azmettirmek” istediklerine dair de bir delil yok. Olaylar sırasında marjinal grup ve örgütlerin şiddetine bakarak bunları Kavala ve arkadaşlarının “azmettirdiğini” gösteren hiçbir somut delil mevcut değil.

İşte bu sebeptendir ki, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Kavala ve arkadaşları hakkında “şiddet yoluyla hükümeti devirme” suçlamasından beraat kararı vermiş, ancak Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet, uyarıya rağmen dağılmama gibi suçlardan savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Kararda “vahim şiddet olaylarını azmettirme konusunda delil bulunmadığı” belirtilmişti. (Karar No: 2019/74)

Sayın Bakan, Cumhurbaşkanı’nın bu karara sert tepki gösterdiğini, başkanı bulunduğu HSK’nın da kararı veren yargıçlar hakkında “soruşturma” açtığını hatırlayacaktır! Kavala, hakkında alelacele casusluk soruşturması açılarak tutuklandığını da hatırlayacaktır.

Bundan sonra hangi yargıç farklı yönde karar verebilirdi?

DELİLSİZ HÜKÜM

Sonra casusluktan beraat ama dosyaya tek yeni delil eklenmeden darbeye teşebbüs suçuyla ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl ağır hapis cezaları verildi! Yargıtay onadı. Yargıtay’ın onama kararında da olaylar sırasında ortaya çıkan olan “şiddet” eylemleriyle sanıklar arasında “illiyet” (nedensellik) bağı olduğunu gösterir tek delil yoktur.

Bu arada AİHM’nin “ihlal” kararı uygulanmadı… Halbuki Adalet Bakanlığı “AIHM kararlarını sürekli uyguluyoruz” diye savunma yaptı. (Grand Chamber, Appendix, paragraf 29)

AİHM kararında da şiddete teşvik ve darbeye teşebbüs yönünde delil bulunmadığı kaydedilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Zühtü Arslan, “karşıoy yazısında şiddete azmettirme ve darbeye teşebbüs suçlamasının delilleri olmadığını belirtir. Aksine Kavala ve arkadaşlarının talepleri “yerel yönetimleri şeffaflaşması” gibi taleplerdi… Prof. Arslan, dosyadaki şu delile dikkat çeker: Hükümete baskı yapmak için vatandaşların bankalardan paralarını çekmeleri önerisi gündeme geldiğinde Osman Kavala “para çekme eyleminin ekonomiyi sıkıntıya sokabileceğini, ekonomik kriz yaratmanın sol demokratik kesimlerin faaliyet alanı olmaması gerektiğini” belirterek buna karşı çıkmıştı. (B. No: 2018/1073, karşıoy paragraf: 10)

ŞİDDETLE İRTİBAT?

Sayın Bakan, darbe kastı olan biri böyle mi hareket eder? Hükümlülerden Tayfun Kahraman, Başbakan Erdoğan’la görüşmesinde dile getirdiği ve kamuya açıkladığı talepler tamamen Gezi’nin park olarak kalması konularındaydı.

Sayın Bakan, bunlardan bir “azmettirme” ve “kast” unsuru çıkar mı? ““İstanbul sokaklarının ateşe verilmesi”ni isteyenlerin bu kişiler olduğunu gösteren bir delil var mı?!

Yargı, siyasetin “gezi kalkışmadır” açıklamasına inandı, buna uygun karar verdi. Böyle bir kararı “hüküm” haline getirmek için, şiddet olaylarını bu sanıklar “azmettirmiş” gibi gösterdi.

AYM Yargıcı Prof. Yusuf Şevki Hakyemez “karşıoy” yazısında belirttiği gibi, “dosyadaki olgu ve olaylar ayrı ayrı değerlendirmeden, bunun yerine bütüncül bir yaklaşımla dosyadaki olay ve olgulardan hareketle” bu olayların sanıklarla bağlantısını araştırmadan hüküm verildi. (B.No: 2018/1073, karşıoy, paragraf 7)

Halbuki Roma hukukunda, sonra İslam hukukunda, zamanımızda modern hukukta “suçların ve cezaların şahsiliği” adaletin olmazsa olmaz prensiplerinden biridir.

TAHA AKYOL / KARAR