Erdoğan’ın SDG tanımı tartışma yarattı: PKK, Suriye ordusu mu oluyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın PYD/YPG için “Suriye Demokratik Güçleri” ifadesini kullanması tartışma yarattı. PYD’nin Suriye ordusuna katılması ihtimali ise Ankara’nın uzun yıllardır sürdürdüğü politikalarla çelişiyor mu?

Erdoğan’ın SDG tanımı tartışma yarattı: PKK, Suriye ordusu mu oluyor?

Erdoğan’ın SDG tanımı tartışma yarattı: PKK, Suriye ordusu mu oluyor?

YEREL GÜNDEM / ANKARA

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan SDG açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşü yaptığı açıklamada Suriye Demokratik Güçleri (SDG) – yani PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG – ile Şam yönetimi arasındaki temasları değerlendirdi. Erdoğan, “Suriye'nin toprak bütünlüğü, üniter yapısı ve milli birliğinin korunması şart. Ancak SDG hâlâ oyalama taktikleriyle hareket ediyor” dedi. Bu açıklamalar, Cumhurbaşkanı’nın SDG ismini kullanması nedeniyle tartışma başlattı.

SDG tanımı: Siyasette yeni bir eşik mi?

Uzun süredir Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü PYD/YPG'ye karşı sert tutum sergileyen Erdoğan’ın, ilk defa bu yapıya ABD’nin tanımlaması olan “Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) ismiyle atıf yapması dikkat çekti. Bu söylem değişikliği, Ankara’nın bu yapıyı fiilen meşrulaştırmaya başladığı yorumlarına neden oldu.

ABD’nin ‘kravat takma’ stratejisi

Bu tartışmalar yeni değil. 2018’de ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, Aspen Güvenlik Forumu’nda yaptığı açıklamada, “Türkler YPG’nin PKK ile ilişkisini biliyordu, biz de bu yüzden isim değiştirin dedik. YPG bir günde kendine SDG adını verdi” demişti. Thomas’ın bu sözleri, SDG’nin yapay bir tanım olduğunu ve yalnızca diplomatik zeminde meşruiyet arayışı taşıdığını ortaya koyuyordu.

PYD/YPG Suriye ordusuna mı katılıyor?

Ankara'nın, PYD'nin silah bırakmasını talep ederken aslında onu Suriye ordusuna entegre etmeyi ima ettiği görüşü kamuoyunda yankı buldu. Ancak PYD'nin bu çağrıyı reddetmesi ve “Öcalan’ın çağrısı bizi bağlamaz” açıklamasıyla sürecin ne kadar karmaşık bir hal aldığı gözler önüne serildi.

Bu noktada Arslan Bulut’un sorduğu çarpıcı soru dikkat çekiyor: PYD/YPG’nin Suriye ordusuna katılması halinde, bu yapı Suriye’nin resmî ordusu hâline gelirse, bu PKK'nın Suriye ordusu olması anlamına mı gelir?

Asıl güç dengesi kimin lehine?

Suriye’de Şam rejiminin elinde 24 bin kişilik, hafif silahlı bir ordu bulunurken; PYD/YPG, ABD’nin desteğiyle oluşturduğu 80-100 bin kişilik, ağır silahlarla donatılmış eğitimli bir güce sahip. Böyle bir denklemde kimin kime katıldığı sorusu daha da anlam kazanıyor.

Erdoğan’ın sözleri olumlu bir sürece işaret etse de, bu süreçte Türkiye'nin neyi kabullendiği sorusu, iç ve dış politikada kritik bir eşik olarak duruyor.

Siyasi açıdan açılım sürecinin gölgesi

Bu gelişmeler, yıllar önce başlatılan çözüm sürecini hatırlatıyor. O dönemde de benzer şekilde "siyasi çözüm", "entegrasyon", "müzakere" gibi başlıklarla PKK'nın farklı kanatlarıyla ilişkiler gündemdeydi. Şimdi benzer bir sürecin, bu kez Suriye üzerinden şekillenip şekillenmeyeceği sorusu akıllarda.

Kamuoyunda büyük tepki çeken bu gelişmeler, Erdoğan’ın dış politikadaki denge oyunlarının yeni bir boyut kazandığını gösteriyor. Özellikle Suriye ile normalleşme sürecinde PYD’nin rolü, Türkiye’nin uzun vadeli güvenlik politikasını doğrudan etkileyecek kritik bir mesele olarak öne çıkıyor.

www.yerelgundem.com

Kaynak: Arslan Bulut / Yeniçağ