Unuttuğumuz Bir Ahlak: Paylaşmak ve Yardım Etmek
Dolmuşta şahit olunan bir konuşma, çaresizlik içindeki bir ailenin yürek burkan hikâyesini anlatıyor. Yardıma ihtiyaç duyan insanlara nasıl duyarsız kalamayacağımızı ve paylaşmanın asaletini hatırlatıyor. İnsanların sessiz çığlıklarını duyabiliyor muyuz? Bu köşe yazısı, bir dolmuşta şahit olunan bir konuşmadan yola çıkarak, çevremize duyarlı olmanın ve yardıma ihtiyacı olan insanlara el uzatmanın önemini vurguluyor.
SELİN ERDEM YAZDI...
Unuttuğumuz Bir Ahlak: Paylaşmak ve Yardım Etmek
Hepimiz hayatın koşuşturmacasında kaybolmuşken, çevremizde yaşanan gerçek hikâyelere bazen gözlerimizi kapatıyor ya da fark etmeden geçip gidiyoruz. Ama bazı hikâyeler var ki, duyduğumuz anda yüreğimize dokunur, bizi derinden sarsar. İşte, dolmuşta bir genç kızın anlattıkları tam da böyle bir hikâye…
Sessiz Çığlıklar: Bir Ailenin Hayatta Kalma Mücadelesi
Bir dolmuş yolculuğunda şahit olduğum konuşma, bir ailenin hayatın acımasız yüzüyle nasıl mücadele ettiğini gözler önüne seriyordu. Genç bir kız, babasının sigortasız çalıştığı iş yerinde geçirdiği kazadan sonra yaşananları anlatıyordu. Sigorta yoktu, yardım yoktu, geriye sadece çaresizlik kalmıştı. Annesi, asgari ücretin bile altında bir maaşla çaycılık yapıyor; genç kız ise okuldan sonra kafede çalışarak eve ekmek götürmeye çalışıyordu. Kazandıkları para, evin temel ihtiyaçlarını bile karşılamıyordu.
“Çalı Topluyoruz, Undan Çorba Yapıyoruz”
Kışın soğuk yüzü her geçen gün daha fazla hissedilirken, bu aile yakacak odun ve kömür bulamıyordu. Anne ve kızı, sabahın erken saatlerinde dere kenarından çalı topluyordu. Genç kız, ilk haftalık maaşıyla aldığı iki çuval kömürü saatlerce sürükleyerek eve götürmüştü. Gözümde canlanan bu sahne, insanın yaşam mücadelesini anlamlandırmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha gösterdi.
Akrabalar Sessiz, Çare Yok
Anlatılanlardan bir diğer üzücü detay ise akrabaların ilgisizliği ve yardım etmeyi reddetmesiydi. Eski kırgınlıklar ve bahaneler, bu ailenin yaşam mücadelesini daha da zorlaştırmıştı. "Akrabalarımızın desteğine ihtiyacımız var" diyen genç kızın sesindeki çaresizlik hâlâ kulağımda yankılanıyor.
Duyarsızlık Hepimizi Suçlu Kılar
O dolmuşta, o genç kıza yardım edebilmek için elimden hiçbir şey yapamadan durağıma inmiştim. Günlerce aynı saatte dolmuşa binerek o aileye ulaşmaya çalıştım ama bir daha karşılaşamadım. Bu pişmanlık, hayatımda bana en büyük derslerden birini verdi: Çevremize karşı duyarsız kalamayız. Yardıma ihtiyacı olan insanlara uzanacak bir el olmak, yalnızca bir erdem değil, aynı zamanda insani bir görevdir.
Sizin de Etrafınızda Böyle Hikâyeler Var mı?
Belki siz de bu yazıyı okurken birilerinin hayatına dokunabilecek bir fırsatı hatırladınız. Belki bir komşunuz, bir arkadaşınız ya da tanımadığınız biri yardıma ihtiyaç duyuyordur. Lütfen kulaklarınızı ve yüreğinizi açık tutun. Bir el uzatmak, bir hayat kurtarmak kadar değerlidir.
Unutmayın, paylaşmak asaletin en büyük göstergesidir.
SELİN ERDEM
Mail: [email protected]