Soykırım Oylaması Değil, Siyasi Baskı Mekanizması
Gazeteci İlhan Karaçay, Hollanda Parlamentosu’nda kabul edilen sözde Ermeni Soykırımı kararının siyasi baskıya dayandığını ve George Nypels’in tanıklığının bu propagandaya güçlü bir cevap olduğunu yazdı.

Soykırım Oylaması Değil, Siyasi Baskı Mekanizması
George Nypels’in 1920’de Yazdığı Tanıklık Bugünü Aydınlatıyor
YEREL GÜNDEM / ANKARA
Hollanda Parlamentosu’nun, 1915 olaylarını "Ermeni Soykırımı" olarak tanıma kararı yeniden gündemde. Bu karar, yalnızca 3 DENK Partili Türk vekilin karşı oyuna rağmen kabul edilirken, geriye Batı’nın çifte standartlı yaklaşımı ve tarihsel sorumsuzluğu kaldı. Araştırmacı gazeteci İlhan Karaçay, bu kararın bir tarih muhasebesi değil, siyasi bir dayatma olduğunun altını çizdi.
Sözde Soykırım Değil, Çatışma ve Trajedinin Tanıklığı
İlhan Karaçay’ın gün yüzüne çıkardığı 1920 tarihli bir belge, Hollandalı gazeteci George Nypels’in tanıklığına dayanıyor. Nypels, 1918’de Ermeni-Rus sınırında görev yaparken olayları yerinde izlemiş, her iki tarafın da yaşadığı dehşeti ve trajediyi kendi gözleriyle görmüş bir isimdi. Onun aktardıkları, "soykırım" iddiasının tek taraflı değil, iki yönlü bir etnik çatışmanın ve savaşın sonucu olduğunu ortaya koyuyor. Üstelik bu gözlem, Batılı bir gazetecinin kaleminden aktarılıyor.
İşte, giysilerinden Türk oldukları anlaşılan bir grup insan, Ermeniler tarafından katledilen yakınlarının iskeletleri ile görülüyor.
Parlamento Kararlarıyla Tarih Yazılamaz
Karaçay, Hollanda’da alınan kararların gerçeği değil, siyasi pozisyonları yansıttığını belirtti. “Bu kararların arkasında tarihsel belge ya da objektif bir analiz değil; lobilerin yönlendirdiği, duygulara hitap eden ve politik amaçlarla şekillendirilmiş söylemler var,” diyen Karaçay, özellikle Avrupa’daki parlamentoların tarihle değil, diplomasiyle hareket ettiğini savundu.
Tarihin Sessiz Tanıkları: Toplu Mezarlar ve Arşiv Belgeleri
Van’dan Erzurum’a, Kars’tan Bayburt’a kadar pek çok bölgede hâlâ Ermeni çeteleri tarafından katledilen Türklerin toplu mezarları bulunduğunu hatırlatan Karaçay, “Bu sessiz tanıklar, tarihsel manipülasyonlara en güçlü cevaptır” dedi. Ayrıca, Türkiye’nin yıllardır “Gelin, arşivler açık, birlikte inceleyelim” çağrısına rağmen, Batılı siyasetçilerin bu öneriye sırt çevirmesi de, niyetin hakikat arayışı değil, siyasi koz üretmek olduğunu gösteriyor.
Dabağyan ve Harbord Raporları Ne Diyor?
Ermeni tarihçi Levon Panos Dabağyan’ın “doğrudan bir kanıt yok” sözleri ve ABD’li General Harbord’un raporundaki objektif tespitler de göz ardı ediliyor. Dabağyan, Taşnak lobisinin baskın söylemlerinin tarihi gerçekleri gölgelediğini ifade etmişti. Harbord raporu ise Osmanlı yönetiminin sistematik bir soykırım politikası izlemediğini, ancak savaşın kaotik ortamında her iki tarafın da büyük acılar yaşadığını belgeliyor.
Ermeni Çetelerinin Katliamları Görmezden Geliniyor
George Nypels’in raporunda olduğu gibi, Ermeni çetelerinin Doğu Anadolu’da Türk köylere yaptığı saldırılar, işlenen cinayetler, yıkılan camiler ve katledilen sivillerin hikâyeleri siyasi söylemler arasında yok sayılıyor. “Gerçekleri Batı’dan duymak isteyenlere George Nypels’in kaleminden daha iyi bir örnek olabilir mi?” sorusunu yönelten Karaçay, medya ve siyaset kurumlarının bu belgeleri neden sansürlediğini sorguluyor.
Türkiye’ye Karşı Bir Baskı Aracı Olarak Tarih
Hollanda Parlamentosu’nun aldığı kararlar, Türkiye’ye karşı diplomatik bir araç olarak kullanılmak isteniyor. Karaçay, bu tür kararların ardında Türkiye’nin bağımsız dış politikasına, ekonomik yükselişine ve Avrupa’nın ikiyüzlü değer sistemine meydan okuyan duruşuna karşı bir hamle olduğunu ifade etti.
Susmadım, Susmayacağım
Karaçay, “Yıllardır bu konuda yazıyorum, belgelere dayanan gerçekleri ortaya koyuyorum. Arşivlere girdim, tarihi belgeleri Türkçeye çevirdim. Bu konuda medyaya, parlamenterlere, kamuoyuna seslendim. Ancak karşımızda duymak değil susturmak isteyen bir mekanizma var. Ben gazeteciyim. Ne olduğunun değil, neyin gerçek olduğunun peşindeyim” diyerek sözlerini noktaladı.
Tarih, bir gün mutlaka gerçeği ortaya çıkarır. O gün geldiğinde belgeler, tanıklıklar ve vicdanlar konuşacaktır. Bugün siyasi kararlarla bastırılmak istenen bu tarih, yarının gençlerine gerçekleri anlatmaya devam edecek.